Yüzlerce filmde rol aldı, kah güldürdü kah düşündürdü... Ama perde arkasında kimsenin bilmediği bir mücadele vardı. Yeşilçam'ın kötü karakteri Coşkun Göğen, şöhretin ışıltılı yüzünün ardındaki acı gerçekleri ilk kez bu kadar açık anlattı. 'Para her şey değil' diyen usta oyuncunun anlattıkları, hem yürek sızlatıyor hem de hayranlık uyandırıyor. İşte yıllara meydan okuyan o hayat hikâyesi...
Türk sinemasının emektar isimlerinden Coşkun Göğen, nam-ı diğer "Tecavüzcü Coşkun", hem acısıyla hem tatlısıyla geçen hayat hikâyesini samimi bir dille anlattı.
Yaklaşık 500'e yakın filmde rol alarak sinema tarihine adını altın harflerle yazdıran usta oyuncu, yaşadığı zorluklara rağmen hayat karşısında dimdik durmayı başardığını söyledi. Göğen'in sözleri, sadece bir oyuncunun kariyer yolculuğunu değil, aynı zamanda bir insanın direnişini de gözler önüne serdi.
SİMİDİ BİFTEK DİYE YEDİM!
"Simidi biftek diye yedim, dik durdum, sağlam durdum" diyen Coşkun Göğen, yokluk günlerinden bugüne uzanan hikâyesini içtenlikle anlattı.
Paranın her şey olmadığını vurgulayan sanatçı, "Sonuçta yediklerimiz de, içtiklerimiz de aynı yere gidiyor. Kimse kimseden fazla yemiyor" sözleriyle hayata karşı bakış açısını dile getirdi.
Bir dönemin en çok tanınan yüzlerinden biri olan Göğen, sahneye adım attığı ilk günleri ve sinema dünyasına girişini de anlattı. Duygusal anların yaşandığı söyleşide Göğen, zorlu yaşam koşullarına rağmen her zaman umutla ilerlemeye çalıştığını belirtti.
"Bazen elimdeki son parayla aldığım simidi, kendime ziyafet sanıp mutlu olmaya çalıştım. Ama hiçbir zaman boyun eğmedim, gururumu ezdirmedim" sözleriyle yoksullukla geçen günlerine ışık tuttu.
Coşkun Göğen'in oyunculuk kariyeri, 1970'li yıllarda Yeşilçam'da başladı. Genellikle "kötü adam" rollerinde görünüp seyircinin hafızasına kazınan Göğen, zamanla bu rollerin ötesine geçerek Türkiye'nin sevilen karakter oyuncularından biri oldu.
"Tecavüzcü Coşkun" tiplemesiyle tanınsa da, bu karakterin yıllar boyunca kendisini ne kadar etkilediğini ve zaman zaman taşıması zor bir yük haline geldiğini de itiraf etti.
Hayatı boyunca birçok acı olayla karşılaşan Göğen, ailesini genç yaşta kaybettiğini, ev geçindirmek için küçük yaşta çalışmaya başladığını söyledi. Ancak hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadığını dile getiren usta oyuncu, "Hayat bana hep sabretmeyi öğretti. Her şey zamanla oluyor, önemli olan insanın kendine olan inancını kaybetmemesi" dedi.
Bugün artık aktif oyunculuk hayatına daha az zaman ayıran Coşkun Göğen, genç kuşaklara da şu tavsiyede bulundu: "Şöhret gelip geçicidir. Önemli olan karakter sahibi olmaktır. Parayla gelen her şey, parayla gider. Ama onurun varsa, adın hep güzel anılır."
Coşkun Göğen'in bu içten ve sarsıcı sözleri, sadece bir sanatçının yaşam öyküsünü değil, aynı zamanda milyonların kalbine dokunan bir insanlık dersini de barındırıyor.
YEŞİLÇAM'IN BİR DİĞER DRAM HİKAYESİ! ÖMERCİK'İN İNANILMAZ DÖNÜŞÜMÜ....
1959 doğumlu Ömer Dönmez, Türk Sineması'nın altın çağında, 1963 yılında, henüz 4 yaşındayken Yeşilçam'ın tozunu yutarak kamera karşısına geçmiştir.
Çocuk yaşlarda girdiği sinema dünyasında, çoğunlukla kuzeni Zeynep Değirmencioğlu ile birlikte rol aldığı Ayşecik serisinde canlandırdığı 'Ömercik' karakteriyle tanınmıştır.
Küçük yaşta büyük bir şöhrete ulaşan Dönmez, sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış, yaklaşık 40 filmde izleyiciyle buluşmuştur. Ayşecik ile Ömercik, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler gibi pek çok filmdeki performanslarıyla hatırlanmıştır.
HAYATINI DEĞİŞTİREN O KAZA!
Ancak Ömer Dönmez'in hayatı, trajik bir kazayla değişmiştir. 17 yaşında, arabasının kelebek camını tamir ederken saplanan bir tornavida nedeniyle sol gözünü kaybetmiş ve bu olay, hayatının geri kalan kısmında ona farklı bir perspektif kazandırmıştır. Fakat yaşadığı bu zorluğa rağmen, her zaman pozitif ve neşeli kişiliğinden ödün vermeyen Dönmez, Türk halkı tarafından sevilen bir figür olarak hatırlanacaktır.
HAYATI BAKIN NASIL DEĞİŞTİ...
Ömer Dönmez, sinema kariyerinin yanı sıra televizyon dünyasında da başarılı bir kariyere sahiptir. En bilinen projelerinden biri olan İkinci Bahar dizisinde kuruyemişçi rolüyle ekranlarda boy göstermiştir.
ACI DOLU HAYATINI BAŞARIYA DÖNÜŞTÜREN YILDIZ: EKREM BORA!
Türk sinemasının efsanevi oyuncularından Ekrem Bora, 7 Mart 1932'de Ankara'da dünyaya geldi. Babası, Türkiye'nin ilk uçak asker pilotlarından Mazhar Uçak'tı ve soyadını da uçuşu sırasında almıştı. Bora, babasını henüz bebekken kaybetti ve ailesiyle İstanbul'a taşındı.
Sinemaya ilgisi ortaokul yıllarında başlayan sanatçı, 1953'te Yıldız dergisinin düzenlediği artist yarışmasına gizlice katıldı ve birinci oldu.
Bu başarının ardından "Bora" soyadını alarak sinema dünyasına adım attı. 1955'te "Alın Yazısı" filmiyle kariyerine başlayan sanatçı, 1958 itibarıyla birçok önemli yapımda rol aldı.
Bora, 1990'da "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" filmiyle bir kez daha Altın Portakal kazandı. 2008'de İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne layık görüldü.
Kariyerinde 200'den fazla film ve dizide rol alan usta oyuncu, 2009'da "Makber" filmiyle sinemaya veda etti.
Türk sinemasının en karizmatik aktörlerinden biri olarak hafızalarda yer eden sanatçı, usta isimlerin de belirttiği gibi, sinema tarihine unutulmaz bir iz bıraktı.
YEŞİLÇAM'IN SULTANI TÜRKAN ŞORAY'IN OYUNCULUĞU NEDEN BIRAKTIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ?
1-6 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan 36. Münih Türk Film Günleri'nin bu yılki onur konuğu, 'Türk sinemasının Sultanı' Türkan Şoray olacak. Festival kapsamında Şoray'a Yaşam Boyu Başarı ve Onur Ödülü takdim edilecek. Şoray'ın da katılacağı açılış gecesinde, yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı 1977 yapımı kült film 'Selvi Boylum Al Yazmalım' gösterilecek.