Yeşilçam'ın unutulmaz "fettan kadın" rollerine hayat veren, sahnelerin zarif ismi Lale Belkıs, yalnızca sinema dünyasında değil, moda ve müzik sahnesinde de iz bırakan çok yönlü bir sanatçı olarak Türk kültür tarihinde önemli bir yer tutuyor. Şimdi 86 yaşında olan Lale Belkıs'ın son hali şaşırtıyor! İşte detaylar…
Ahmet Mekin, özellikle karakter rollerinde sergilediği başarılı performanslarla tanındı. Sinema kariyerinde Osman F. Seden'in "Aşktan da Üstün" (1961), Halit Refiğ'in "Gurbet Kuşları" (1964) ve "Bir Türk'e Gönül Verdim" (1969), Lütfi Ö. Akad'ın "Düğün" (1973), Atıf Yılmaz'ın "Selvi Boylum Al Yazmalım" (1978) ve Feyzi Tuna'nın "Seni Kalbime Gömdüm" (1982) gibi filmlerle büyük beğeni topladı.
"Selvi Boylum Al Yazmalım" filminde canlandırdığı Cemşit karakteriyle Türk halkının gönlünde özel bir yer edindi.
Tiyatroya da büyük önem veren Mekin, 1969'da Güngör Dilmen'in "İttihat ve Terakki" oyununda rol aldı. 1972'de ise Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelenen "Abdülcanbaz" oyununda Turhan Selçuk'un ünlü çizgi roman kahramanını canlandırdı. 1980'lerden itibaren televizyon dizilerinde de rol alan sanatçı, "Geçmiş Zaman Elbiseleri", "Bir Yürek Satıldı", "Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep", "Bir Adam Yaratmak", "Bugünün Saraylısı" ve "Tatar Ramazan" gibi yapımlarda izleyiciyle buluştu.
İŞTE AHMET MEKİN'İN SON HALİ!
Kariyeri boyunca birçok ödüle layık görülen Ahmet Mekin, 1992 yılında 4. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Başarı Ödülü" kazandı. 39. Altın Portakal Film Festivali'nde "Yıldırım Önal Anı Ödülü", 15. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nde "Sinema Onur Ödülü" ve 32. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde "Sinema Onur Ödülü" ile taçlandırıldı. Ayrıca, 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde "Görünmeyen" filmindeki performansıyla "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandı.
Ahmet Mekin'in özel hayatı da kariyeri kadar dikkat çekiciydi. 1957 yılında kendisi gibi oyuncu olan Kumral Şükran Sabuncu ile evlenen Mekin, Sabuncu'nun 2020 yılındaki vefatına kadar onunla mutlu bir evlilik sürdürdü. 63 yıllık hayat arkadaşını kaybettikten sonra derin bir yalnızlığa gömülen usta oyuncu, kaybının ardından yaşadığı acıyı şu sözlerle dile getirdi: "Kendimi hâlâ toparlayamadım. Hayat ve herkes anlamını yitirdi. Zamanın acıları hafiflettiği büyük bir yalanmış. O gitti ve ben dağıldım."
Mekin, eşinin mezarını her gün ziyaret ettiğini ve ona sabahları "günaydın", akşamları ise "iyi geceler" dediğini belirterek, "Mezarlığı evimin yanında, camdan onu görebiliyorum. Ona hâlâ hayatı anlatıyorum. Kimse erkekler ağlamaz demesin, ben ağlıyorum" ifadelerini kullandı.
Eşine olan bağlılığıyla dikkat çeken sanatçı, "Evlenmeyi düşünmez misiniz?" sorusuna ise, "Ben onu sonsuz bir aşkla severken nasıl böyle bir ihanette bulunabilirim?" diyerek cevap verdi.
Ahmet Mekin, Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri olarak anılmaya devam ediyor. Sinema ve tiyatroya adadığı ömrü boyunca birçok başarıya imza atan sanatçı, karakteri ve duruşuyla da büyük bir saygıyı hak ediyor.
DEĞİŞİMİYLE BÜYÜK DİKKAT ÇEKEN BİR DİĞER İSİM: SERTAN ACAR!
Bir dönemin en popüler isimlerinden biri olan Acar, sinema kariyerini bırakıp bambaşka bir meslek seçti. Üstelik artık İstanbul'da değil, doğayla iç içe bir hayat sürüyor. Peki, bir zamanların ünlü yıldızı şimdi ne yapıyor? İşte yıllar sonra ortaya çıkan Sertan Acar'ın hikayesi…
Kısa süren sinema kariyerinde birçok iz bırakan rolde yer alan Acar, sadece 2,5 yıl içinde Yeşilçam'ın önemli yüzlerinden biri haline geldi. Ancak oyunculuğu bırakıp diş hekimliğine yönelen Acar, bugün Kerpe'de doğayla iç içe bir yaşam sürüyor.
ŞÖHRETİN KAPILARI AÇILIYOR
Acar'ın sinema kariyerine başlaması adeta bir film senaryosunu andırıyor. Abisi Serkan Acar'ın, Ses Mecmuası'nın düzenlediği "En Yakışıklı Futbolcu" yarışmasını kazanmasıyla film yapımcılarının ilgisini çekmesi, bu süreci başlatan olay oldu.
Serkan Acar'a gelen tekliflerin ardından, Zeynep Değirmencioğlu'nun karşısında oynayacak kişi olarak Sertan Acar'ın adı geçti. O dönemde Diş Hekimliği Fakültesi'nde okuyan Acar, Zeynep Değirmencioğlu'nun bir çay daveti sırasında denize düşmesi ve onu kurtarmasıyla yapımcıların radarına girdi.
Ünlü yönetmen Aram Gülyüz'ün teklifiyle, deneme çekimine bile gerek kalmadan sinema macerası başlamış oldu.
SİNEMA SETLERİNDE UNUTULMAZ ANILAR
Acar, ilk filmi "Bahar Çiçeği"nde Ediz Hun ve Zeynep Değirmencioğlu ile başrolü paylaştı. Oyunculuk konusunda deneyimi olmamasına rağmen, set arkadaşlarının büyük desteğini gördü.
Özellikle usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın derslerinde kendisine yardımcı olması, Acar için unutulmaz anılardan biri oldu. Sinema dünyasında hızla tanınan genç oyuncu, peş peşe filmler çekerek Yeşilçam'ın romantik jönlerinden biri haline geldi.
ÜNİVERSİTE HAYATI VE ŞÖHRETİN ZORLUKLARI: İŞTE SERTAN ACAR'IN SON HALİ!
Sinemada parlaması, Acar'ın üniversite hayatını da derinden etkiledi. Makyajını çıkarmayı bilmediği için derslere makyajlı gitmesi ve kantinde herkesin ona dönüp bakması, onun için zaman zaman sıkıcı hale geldi.
O dönemde İstanbul'un nüfusu az olduğu için insanlar vapurda bile kendisini tanıyordu. Kısa sürede gelen şöhret, Acar'ı bir noktada bunaltmaya başladı.
BEYAZ PERDEDEN DİŞ HEKİMLİĞİNE
Sertan Acar, sinema kariyerine devam edebilecek fırsatlara sahip olmasına rağmen, diş hekimliğine olan ilgisini hiçbir zaman kaybetmedi.
Aynı zamanda deniz kenarında bir kafe işletiyor ve kaz, hindi, tavuk gibi hayvanlarla doğal bir hayat sürdürüyor. Oğlu Yaman'ın müziğe olan ilgisinden bahseden Acar, onun sanatsal yönünün güçlü olduğunu söylüyor.
ESKİ GÜNLERE DAİR HATIRALAR
Bazen eski filmlerini izlediğini belirten Acar, geçmişin İstanbul'unun bugünkünden çok farklı olduğunu dile getiriyor.
Sinema dünyasına dair unutulmaz anılarını paylaşırken, bir Japon turistin film çekimi sırasında korkuya kapılmasını hâlâ gülerek hatırlıyor. Tekrar oyunculuk yapmayı düşünmediğini belirten Acar, doğayla iç içe yaşadığı hayatın kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor.