Birleşik Krallık'ta bir kadın, kızını yaklaşık üç yıl boyunca bir çekmecede sakladığı gerekçesiyle 7,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Çocuğun bu süreçte ciddi fiziksel ve zihinsel gelişim geriliği yaşadığı, kötü hijyen koşulları ve yetersiz beslenme nedeniyle sağlık durumunun ciddi şekilde tehlikeye girdiği tespit edildi.
Olay, annenin erkek arkadaşı tarafından çocuğun bulunmasıyla ortaya çıktı. Cheshire'daki evde bulunan çocuk, bulunduğunda, saçları keçeleşmiş ve vücudunda döküntüler vardı. Anne, bebeği kendi kardeşlerinden ve evde kalan erkek arkadaşından da gizledi. Çocuğu, annenin erkek arkadaşı tesadüfen buldu.
Tuvalete gitmek için eve döndüğünde duyduğu ses üzerine odalardan birini kontrol etti ve bebeği gördü. Sağlık yetkilileri, çocuğun aşırı kötü koşullarda tutulduğunu ve doğumundan itibaren dış dünyadan tamamen izole edildiğini açıkladı.
Sosyal hizmet görevlisi mahkemede yaptığı açıklamada, "Anne bebeği çekmecede tuttuğunu gayet normal bir şekilde söyledi. Hiç duygu göstermemesi ve durumu önemsememesi beni şok etti. Muhtemelen annesinden başka gördüğü tek yüz bendim" ifadelerini kullandı.
Anne, 7,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve zorunlu psikolojik tedaviye tabi tutulacak. Çocuk, devlet koruması altına alındı ve tedavi sürecine başlandı.
TOPLUMDA GENİŞ YANKI UYANDIRDI
Olay, İngiltere'de büyük etki yaratarak çocuk koruma yasalarının daha etkili bir şekilde uygulanması gerektiği yönünde çağrılara neden oldu. Uzmanlar, böyle trajik durumların önüne geçmek için toplumda çocuk istismarı ve ihmali konusunda farkındalığın artırılması gerektiğini vurguluyor.
Bu trajik olay, Birleşik Krallık'ta çocuk ihmali ve istismarı konularında derin bir tartışmayı yeniden alevlendirdi. Uzmanlar, çocuğun bu kadar uzun süre fark edilmeden yaşadığı kötü koşulların, sosyal hizmetler ve toplumun çocuk koruma mekanizmalarındaki eksikliklere işaret ettiğini belirtiyor.
Çocuğun, bu süre zarfında hiçbir sağlık kontrolüne götürülmemesi ve annenin çevresindekilere durumu fark ettirmemesi, olayın ne denli gizli kaldığını ortaya koyuyor.
Çocuğun maruz kaldığı koşullar, fiziksel ve zihinsel travmanın ötesinde, sosyal hayata entegrasyon sürecini de büyük ölçüde zorlaştıracak gibi görünüyor.
Uzmanlar, benzer vakaların önüne geçebilmek adına sosyal hizmetlerin daha etkili ve kapsamlı bir şekilde çalışması gerektiğini, toplumun ise bu tür durumlara karşı daha bilinçli olması gerektiğini vurguluyor.
Mahkeme sürecinde annenin ruhsal durumuna yönelik yapılan değerlendirmeler, olayın sadece bireysel bir ihmalkarlık değil, aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlığın sonucu olabileceğine dair işaretler sundu.
Ancak mahkeme, annenin sorumluluktan muaf tutulamayacağını belirterek ceza sürecini uyguladı.Olayın ardından hükümet yetkililerin, çocuk koruma politikalarını gözden geçirmeye dair yeni politikalar geliştirilmesi gerektiğine değinildi.
Çocuk istismarıyla mücadelede halkın da daha etkin bir rol alması gerektiğini belirten uzmanlar, özellikle sağlık ve eğitim alanında çalışan profesyonellerin daha dikkatli ve bilinçli olmasının önemini vurguluyor.
Bu tür vakaların erken tespiti için toplumun her kesiminin çocuk haklarına duyarlı olması gerektiği ifade ediliyor.
