Son Güncelleme: Pazartesi 18.05.2009 12:23
Masal diyarında bir tatil
Kim demiş masal diyarları sadece çocuklar içindir diye? Paris'e 150 km. uzaklıkta, şatolarıyla ünlü Loire Vadisi, size bir masal kitabının içinde dolaşıyormuş hissi verebilir.
Önce feodal kale olarak inşa edilen, daha sonra korunma amaçlı kale olarak kullanılan ve son olarak da Rönesans döneminde süslü, zarif saraylara dönüştürülen şatolar, bölgenin UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası kategorisine alınmasını sağlamış. Yüzlerce şatonun kimisi halen isminin önünde 'kont' ve 'kontes' ibaresi bulunan varisler tarafından mesken olarak kullanılıyor, kimisi ise otele dönüştürülmüş.
Fakat bölgede 30'a yakın şato var ki bunlar tarih boyunca Fransız kraliyet ailesinin çeşitli fertlerine ev sahipliği yapmışlar ve şu anda müze olarak işletiliyorlar. Tümünü gezmeniz çok zor, ama birkaç tanesi muhakkak görülmeli.
Chambord: Loire'ın en haşmetli şatosu olarak anılan Chambord, 365 bacadan oluşan ve kalabalık bir satranç tahtasını andıran süslü çatısı, Leonardo da Vinci'nin tasarladığı iddia edilen ikili spiral merdivenleriyle dikkat çekiyor. Merdivenleri iki kişi aynı anda çıkmaya başladığınızda, birbirinizle asla göz göze gelmeden en üst kata ulaşıyorsunuz. Neredeyse bir Escher tablosunu canlı canlı yaşıyor gibi! I. François'nın gövde gösterisi olarak inşa ettirdiği bu şatonun etrafını saran kanalların suyu için Loire Nehri'nin yönünü değiştirmeyi bile düşündüğü söyleniyor. Şatoların şahı bu olsa gerek!
Cheverny: Çizgi roman kahramanı Tenten'in çizeri Georges Hege, kitaplarındaki Moulinsart Şatosu'nu Cheverny'den esinlenerek yaratmış. Şık mobilyalarıyla dönemin yaşam tarzını birebir yansıtan şatonun alamet-i farikası av köpekleri. Her gün akşam üzeri saat 17.00'de 70 av köpeğinin beslenme saati, ziyaretçiler için bir gösteriye dönüştürülüyor. Bu şatoda av geleneği yüzyıllardır sürüyor. Hâlâ av mevsiminde törenlerle ava çıkılıyor, şatoda bir şölen havası esiyor.
Usse: Masalsı şatoların en masalsı olanı Usse, Uyuyan Güzel'in şatosu olarak anılıyor. Öykünün yazarı Charles Perrault, bu şatoyu hayal ederek yüz yıl boyunca uyuyan prensesi yaratmış. Ona hak vermemek imkânsız. Şato, sırtını yasladığı balta girmemiş ormanı, gökyüzüne yükselen kuleleri, bitmek bilmeyen merdivenleri ve ormana uzanan gizli geçidi ile içinizde masal yazma isteği uyandırıyor.
Villandry: Şatonun kendisi değilse de bahçesi görmeye değer. Gerçek bir Rönesans bahçesi; su bahçesi, çiçek bahçesi, sebze ve baharat bahçesi... Mor lahana ve pazılarla yaratılan şıklık inanılmaz. Özellikle aşkın dört halini anlatan Aşk Bahçesi, ellerinde şemsiyeleri, akıllarında sevgilileri, yüzlerinde müstehzi gülümsemeleri ile uzun eteklerini sürüyerek yürüyüşe çıkmış genç kızları bekliyor gibi.
ACELE ETMEYİN!
Bu şatoları tadına vararak gezebilmek için her birine birkaç saat ayırmalısınız. Şatonun içini gezmekle kalmayıp, bahçelerinde yürüyüş yapacak, ahırlarındaki faytonları, serasındaki çiçekleri inceleyecek, sebze bahçelerini keşfedeceksiniz. Kimisinin gölünde nilüfer yaprakları arasında sandalla gezecek, kimisinde minyatür bir trenle yaban hayvanlarıyla karşılaşacağınız koru turuna çıkabileceksiniz. Hatta bir çoğunda şato manzaralı öğle yemeği yiyebileceğiniz keyifli restoranlar da mevcut.
Bu sebeple, Loire'da Loirelılar gibi davranıp hayatı yavaşlatmanızı tavsiye ederiz. Yaşam felsefeleri "Rahat Yaşa!" olan Loire Bölgesi insanının günlük düzeni, hayatın tadını çıkarmak ve güzellikleri sonuna kadar hissetmek üzerine kurulu. Bunun için gerekli olan zamanı kendilerine tanımayı ihmal etmiyorlar. Siz de bu stratejiyi benimsediğiniz takdirde, bu verimli vadi size unutulmaz bir tatil geçirmenizi garanti ediyor.
Hangi kasabalara uğramalı?
Loire Bölgesi'nin şatolarını gezerken uğramayı ihmal etmemeniz gereken birkaç kasaba var; Chinon, Amboise, Blois, Azay Le Rideau, Vendome, Loches, Aubigny sur Nere ve Chartres. Birbirinden keyifli bu küçük kasabaların kimisinde su kanalları, kimisinde katedral meydanları, kimisinde dar parke taşlı sokakları ilginizi çekecek. Ama her birinde keyifli restoranlar ve kafeler sizi bekliyor olacak. Blois, Amboise ve Chinon'u nehrin karşı kıyısından izlemeyi, Vendome, Chartres ve Loches'da su kanalları boyunca yürümeyi, Azay Le Rideau'da ise şatosunu ön cepheden görebileceğiniz bir noktada birkaç dakika geçirmeyi ihmal etmeyin.
Nerede kalınır?
Loire'a giderken alışık olduğunuz otel kavramını evinizde bırakmalısınız. Bölgenin masalsı havasına daha kolay uyum sağlayabilmeniz için muhakkak bir şatoda konaklamanızı öneririz. Burada büyük otel zincirleri tarafından işletilen şatolar da mevcut. Fakat ev sahibinizin size kahvaltıyı elleriyle hazırlayacağı ve aileden kalma antika porselenlerle ikram edeceği, beşon odalı şatolar çok daha samimi ve çok daha gerçek.
Nerede yenir?
Rabelais'in obur kahramanı Gargantua'nın anavatanı Loire'da yeme-içme, hayatın zevkleri sıralamasında en başlarda yerini alıyor. Burada sizi birbirinden keyifli restoranlar bekliyor. Bazen küçük bir kasabanın dar bir sokağında, bazen bir çiftliğin şömineli salonunda... Ama her zaman usta şeflerin lezzetli tarifleriyle ve Loire'ın dünyaca ünlü Sancerre şarapları eşliğinde.
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı