Son Güncelleme: Çarşamba 14.04.2010 10:17
Mavi Köşk'ün kodları
Kuzey Kıbrıs'ın en bilinmeyen yerlerinin başında ise Beşparmak Dağları'na gizlenmiş bir Köşk geliyor. Girne'den Güzelyurt'a giderken Beşparmak Dağları'nın bittiği yerde yeşiller içindeki Mavi Köşk, Türk Barış Kuvvetleri'ne bağlı askeri bölgenin içinde. Mavi Köşk'e girmek için sıkı bir kimlik kontrolünden geçiyorsunuz. Kontrolün ardından sağlı sollu ağaçlarla kaplı yolu aştıktan sonra Mavi Köşk'e ulaşılıyor.
Kıbrıs'ın ünlü din ve siyaset adamı Başpiskopos Makarios'un avukatlığını da yapan Byron Pavlides, gizli sığınağını 1957 yılında dağların arasında o dönemde yolun bile bulunmadığı yamaca yaptırdı. Evde neler yaşandığı, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından ele geçirilen Pavlides'in hizmetçilerinden öğreniliyor.
Köşkün o dönemde doğru dürüst yolu bile bulunmuyor. Mavi Köşkün en önemli özelliklerinden biri yer altından bir kilometre uzaklıktaki İngiliz ailelerinin yazlıklarına kaçış tünelinin bulunması. 20 Temmuz 1974'ten kısa bir süre önce Barış Harekatı'nın gerçekleşeceğini öğrenen Pavlides, hangi yöne gittiğinin görülmemesi için kaçış tünelini kullanarak bölgeden uzaklaşıyor. Tünel sistemini de kendi geçtikten sonra kuru patlayıcılarla imha ediyor.
KANLI VADİ
Köşkün bahçesinin en son noktasından manzara. Bu noktadan ilerideki boğaz ve dağlar görünüyor. Buradan bütün alanı kontrol edebilen Pavlides'in silahları denize açılan bu boğazdan kaçırdığı söyleniyor. Pavlides, çok yakın bir arkadaşı olan bir mimara bu köşkü yaptırdıktan sonra köşkün yerinin kimseler tarafından bilinmemesi için mimarı öldürtüyor.
Pavlides, 4 dönümlük bir arazi üzerinde ve Akdeniz'e kadar olan bölgeye tepeden bakan bir yamaçta yer alan evin çevresine makinalı tüfek yuvalarının yer aldığı mevziler yaptırmış. Barış Harekatı sırasında Beşparmak Dağları'na yapılan paraşütçü indirmesi sırasında bir grup Türk askeri köşkün altındaki ovaya inmiş, ancak Pavlides'in korumalığını yapan Rum askerlerinin ateşi altında çok sayıda şehit vermişler. Bu nedenle köşkün altındaki bölgeye Kanlı Vadi adı verilmiş.
13'ÜN GİZEMİ
İki katlı Köşk 13 odalı. Bahçesindeki yüzme havuzunun her iki tarafında da 13'er fıskiye bulunuyor. Merdivenleri de 13 basamaklı. Köşkün krokisine tepeden bakıldığında hem 13 rakamına hem de tabancaya benzediği söyleniyor. Pavlides'in mafya liderleriyle yaptığı toplantı odasındaki sandalye ise Papalık ve Vatikan armalarıyla dolu. Tahtı andıran sandalyenin sırtında özel bir başkoyma bölümü var.
KLEOPATRA'NIN SÜT HAVUZU
Mavi Köşk'ü gezdiğimiz sırada askeri personel tarafından anlatılmasa da kulaktan kulağa yayılan bazı hikayeler var. Bunlar arasında Köşkün ikinci katında 2.5 metre çapında yarım metre derinliğinde bir süt havuzu bulunuyor. Köşke gelen kadınlı erkekli konukların Kleopatra'nın süt havuzu içinde rahatlıyorlardı. Köşke gelen ünlü misafirler arasında Sophia Loren'in de olduğu iddia ediliyor.
ELMA OYUNU
Mavi Köşk için anlatılan şehir efsanesine dönüşmüş bir diğer hikaye ise şöyle: "Pavlides kimi zaman köşkünde partiler verir. Ev sahibi partinin ilerleyen saatlerinde ikinci kattaki bahçeye bakan balkona çıkar ve ısırdığı bir elmayı yüzme havuzuna atar. Havuz içinde ya da dışında yer alan konuklar elmayı alabilmek için yarışır. Kim elmayı alırsa Pavlides ile geceyi geçirir."
YATAK ODASINDA GİZLİ GEÇİT
Köşk sahibinin yatak odasında yatağın hemen arkasında bir kapak bulunuyor. Bu kapağın gizli bir geçite giden bir bölüm olduğu söyleniyor.
7 AYRI NOKTAYI GÖREBİLECEĞİNİZ AYNA
Evde çok sayıda günah çıkarma köşesi bulunuyor ve bu köşelerin birinde bulunan bir aynadan yeni ayrı noktayı görebiliyorsunuz. Günah çıkarma sırasında arkasını göremeyen Pavilides bu ayna sayesinde odanın tamamını ve arkasından gelebilecek tehlikeleri görebiliyormuş.
BUKALEMUN DERİSİNDEN MASA
İddiaya göre, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında Pavlides, bukalemaun derisi kaplı masası ve sandalyesinin iadesini ister. Karşılığında ise 100 yıl boyunca Köşk'ün bakımı için gerekli parayı vermeyi teklif eder. Türk Barış Gücü askerleri, silah kaçakçısının ısrarından şüphelenerek Köşk'ün içindeki tüm eşyaları Türkiye'ye göndererek en küçük ayrıntısına varıncaya kadar inceletir. Pavlides'in Sicilya'da bir mafya toplantısında çıkan çatışmada öldüğü ve o güne kadar da Köşk'ün bakımı için para gönderdiği iddia ediliyor. Köşk'ün içerisinde dikkat çeken kırmızı, mavi, sarı olmak üzere üç farklı oda daha var. Kırmızı oda Pavlides'in mafya görüşmeleri için gelen arkadaşlarıyla toplantı yaptığı oda, mavi olağan misafirlerini ağırladığı oda, sarı oda ise misafir çocukların odası.
Pavlides'in masası duvar kenarında bulunuyor. Kaçakçı Pavlides'in toplantıları buradan yönetme sebebiyse arkasından gelecek olan bir saldırıya maruz kalmamak. Bu arada alt kattaki yemek odasındaki her masa ve sandalye kırmızı, mavi ve sarı olarak boyanmış. Misafirlerin kaldıkları odanın rengi olan masadan başka masaya oturmasına izin verilmiyor. Evin içindeki düzenin böyle sağlandığı ifade ediliyor. Öte yandan buradaki Meryem Ana tablosunun dikkat çekici bir özelliği de var. Odanın neresinden bakarsanız bakın, gözleri size dönük. Köşkün bahçesindeki 'Aslanlı Çeşme'de ise sürekli şarap akıyormuş. Ayrıca Köşk'te dilek havuzu da bulunuyor.
Köşkte ufak bir heykel bulunuyor. Ama özelliği itibariyle önemli bir görev üstleniyor. Yetkililer, bu heykelciğin olası bir deprem anında bütün köşk ahalisini uyarmak için kullanıldığını söylüyor. Eve gelen misafirlerin eğer çocuğu varsa Köşkü'nu bu özel odasında ağırlanıyormuş. Depreme karşı evin en dayanıklı odası burası. Oda, raylı bir sistemle evden bağımsız hareket edebiliyor ve depreme karşı esnek. Burası ikinci katta bulunan dinlenme odası.
Dinlenme odasının pencerelerinde yemyeşil ağaçlarla çevrili eşsiz bir manzaraya tanık oluyorsunuz. Köşkün ikinci katında bulunan dinlenme odasında, içine şarap veya başka bir içecekler konulan biblolar mevcut. Bayan misafirler kadın şeklindeki olan biblodan, erkek misafirler ise erkek şeklindeki biblodan içkilerini içerlermiş. Köşk'ün giriş katında köşkün tavernası bulunuyor. Eve gelen misafirler hangi renkli odada kalıyorlarsa tavernada o renkte bulunan masaya oturuyorlarmış. Pavlides'in misafirleri tavernada eğleniyor ve sirtaki yapıyorlarmış.
Kaçakçının evinin bahçesinde küçük bir anfi-tiyatro bulunuyor. Makarios'un avukatlığını da yapan Pavlides'in sık sık burada sesinin mahkeme salonunda nasıl duyulduğunu ölçmek için prova yaptığı söyleniyor. Köşk'ten ayrılırken iki tarafı çam ağaçlarıyla çevrili yolda özellikle bahar aylarında yürümenizi tavsiye ederiz. Yol üzerinde yeşillikler içinde orkidelere rastlamanız çok büyük olasılık. Dünyada bilinen 20 bin çeşit orkidenin 30'unun Kuzey Kıbrıs'ta bulunduğunu öğreniyoruz. Mavi Köşk ziyaretinin ardından yeşillikler içindeki şirin bir köye doğru yol alıyoruz.
KUZEY KIBRIS'TA BİR HIRİSTİYAN KÖYÜ
Kıbrıs'ta Rumlar ve Türkler dışında yaşayan bir üçüncü halk daha var. Maronitler Kıbrıs'ın üçüncü halkı. 1300 yıl önce Lübnan'dan gelip, Kuzey Kıbrıs'ın kuzey-batısındaki Koruçam köyüne yerleşen Maronitler, Arap kökenli Katolik Hıristiyan bir topluluk olarak geleneklerini sürdürerek adada yaşıyorlar. Köyün adı Koura'dan geliyor. Koura'nın Lübnan'da bir kasaba olduğu belirtiliyor.
Kıbrıslı Maronitlerin Lübnan'daki Koura adlı kasabadan Kuzey Kıbrıs'taki Koruçam köyüne geldikleri ifade ediliyor. Maronitler, göçüp geldikleri topraklara duydukları özlemin bir ifadesi olarak yeni yerleştikleri yere "Koura-Macidi" demişler. "Koura-Macidi" nin "Koura'dan geldim ama toprağım gelmedi" anlamına geldiğini öğreniyoruz. Koruçam'ın ortasındaki kilise köyün en görkemli, en etkileyici yapısı. Hafta içleri çok sakin olan köye, hafta sonu Güney'den ziyaretlerin yaşandığı belirtiliyor.
YORGO'NUN YERİNDE FIRIN KEBABI
Çok salaş gözüken ancak muhteşem meze ve yemekleri olan Yorgo Kasap Restoran'
Hafta içi bir günde burada olduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz. Yorgo Skoulou ile eşi Maria Skoulou ve kızları Christina Skoulou tarafından işletilen restoran lezzetli mezeleri ve etleri ile meşhur. Tavsiye üzerine Fırın Kebabı'nı tadıyoruz. Fırın Kebabı, kuzu eti ve patatesin folyo kağıdına sarılarak toprak fırında pişirilmesi ile hazırlanıyor.
Maria Hanım, restoranda kendi kasaplık yapıyor. Restorandaki et yemeklerinin yanısıra ızgarada kızarmış hellim, taptaze salataları, pancar turşusu, tahinli yoğurt tarama ve zeytinler de çok lezzetli.
KUZEY KIBRIS'IN EN KEYİFLİ YERİ
Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen Bellapais Manastırı'nı geziyoruz. Bellapais adada günbatımını görebileceğiniz en etkileyici yerlerin başında geliyor. Girne ve Akdeniz ayaklarınızın altında. Bellapais Manastırı, akşamları ışıklandırıyor. Manastır ile içiçe geçmiş olan restoranda büyüleyici bir atmosferde yemek yeme fırsatı var. Bellapais'te her yıl mayıs ayının sonunda klasik müzik festivali düzenleniyor.
WALT DİSNEY'İN KALESİ
Tarihi 10. yüzyıla dayanan St. Hillerion Kalesi, dünya çapındaki ABD'li çizgi yapımcı Walt Disney'i bile
Walt Disney'in ayrıca "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler'de de mekan olarak St.Hillarion'u çizdiği söyleniyor.
St. Hillarion Kalesi Beşparmak Dağları'nın kuzey eteklerinde inşaa edilmiş. Ortaçağ'ın en etkileyici mimarisine sahip kalelerinden. Kale Girne'ye 10 kilometre uzaklıkta. St. Hillarion Kalesi'nde üç ayrı bölüm var. İlk bölümde asker, kale çalışanları için inşa edilen yapılar bulunuyor. İkinci bölümde ise Kilise, Kraliyet Sarayı ve holü, mutfak, sarnıç gibi birçok yapı var.
CENNETE 480 BASAMAK
Eğer 480 basamak tırmanırsanız büyüleyici bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Rivayete göre, Kraliçe'nin penceresinden bakanın dilekleri gerçek oluyormuş.
Kalenin zirvesi deniz sevisinden 732 metre yükseklikte. Kaleyle ilgili en büyük trajedi ise 14. y.y. sonlarında günümüze ulaşıyor. Kıbrıs Kralı 1. Peter'in kardeşi Antakya Prensi John ile ilgili. Prens ve ailesi Kıbrıs'a saldıran Cenevizililerden korunmak üzeri St. Hilarion Kalesi'nde yaşamaya başlamıştı. John, kendisine düşman olan Kraliçe Eleanor'un yalanları sonucu sadık korumaları olan Bulgar askerlerinin kendisine karşı gizli planlar yaptığına inanmıştı. Bu olaya çok kızan Prens Bulgar korumalarını yanına çağırarak tek uçurumdan aşağı attı. Bu olayın bugün Prens John Kulesi olarak bilinen yerde yaşandığı tahmin ediliyor.
DÜNYANIN BÖLÜNMÜŞ TEK BAŞKENTİ
Girne'nin ardından dünyanın bölünmüş tek başkenti Lefkoşa'ya doğru yola çıkıyoruz. Girne Lefkoşa arası yaklaşık 25 kilometre. Selimiye Camii'nin (St. Sophia Katedrali) yanıbaşında antikacı d
Lefkoşa'nin güney doğu tarafında yer alan Büyük Han, restoranları, antikacıları ve el sanatları ürünleriyle turistler için çekim merkezi. Dikdörtgen biçiminde inşa edilen yapının 70 odası bulunuyor. İç bahçesindeki alt kısmı çeşme olan sekizgen yapılı bir mescit yer alıyor. Büyük Han, Lokmacı Kapısı'na çok yakın. Özellikle turistlerin yemek yemek için uğrak alanı. Büyük Han'ın avlusu çocukların oyun oynamaları için çok uygun.
"KUMLARA GÖMÜLÜ KENT'
OTHELLO'NUN MEKANI
"TÜRKİYE'NİN HAWAİ'Sİ OLALIM"
Kuzey Kıbrıs gizemli mekanları ve gotik mimarisinin yanısıra Akdeniz ikliminin tüm güzelliklerini taşıyor. KKTC Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Ersan Saner, ''Nasıl Yunanistan'ın bir Girit Adası, İtalya'nın Sicilya'sı, ABD'nin Hawaii'si varsa biz de neden konsept olarak Türkiye'nin Hawaii'si olmayalım'' diyor. Türkiye Kültür Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Levent Demirel de KKTC turizminin geliştirilmesi için katkı sağlamaya hazır olduklarını dile getiriyor.
http://uzakyakingezgin.blogspot.com/
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı