Pazar 09.09.2012 00:00
Son Güncelleme: Pazar 09.09.2012 11:00

Samos’un kalbi

Fecir Alptekin

"Bir adaya gitmek, kocaman bir kalbe sığınmak gibi" yazmıştı geçen gün bir arkadaşım Facebook'taki statü iletisine… Tam o sırada ben de bir adadan, Samos'tan dönüş yolundaydım. Yunanistan'ın Türkiye'ye en yakın adalarından biri olan Samos…
"Hoş geldin komşuuu!"

Benim Yunanistan maceralarım, üç yıl önce Atina seyahatimle başladı. Bu kadar yakınımdaki bu güzel şehri nasıl hala görmemiş olurum deyip 29 Ekim tatilinde düştüm yollara. İşte böylece gönül verdim, o bizimkinin neredeyse aynısı mutfaklarına, girdiğim her mekanda "Hoş geldin komşuuu" diye kucaklayan dostluklarına, bizimkiyle aynı denize bakan günbatımlarına… Eski Plaka bölgesini sevdim önce, Agora'nın arkasındaki kafelerde saatlerce oturup gelene geçene bakarak miskinlik etmeye bayıldım… Ardından Atina'ya en yakın ada olan Hydra'yı keşfettim; oradaki mini minnacık dünyayı, ıssız koyları…
Ne yalan söyleyeyim, belli aralıklarla özlüyorum ben artık o "Ege'nin diğer yakası" havalarına karışmayı… O caanım Yunan müzikleriyle "cacıkiii", "faaava", "musakkaaa" yemeyi… Ve böylece yavaş yavaş, bu yıl da sıra sonunda Samos'a geldi!
Tavsiyem: Kokkari

Kuşadası'ndan sabah 09.00 feribotuyla 1.5 saat… (www.feribot.net)
Ve adanın merkezi Vathi'desiniz!
Tatil için gidebileceğiniz onlarca koyu kasabası var Samos'un… Ben Kokkari'yi seçtim ve sizlere de canı gönülden tavsiye ederim. Burada Mikanos, Kos gibi popüler Yunan adalarının kalabalığı ve keşmekeşinden eser yok. Hele de benim kaldığım Sunrise Beach Hotel'i tercih ederseniz sükunetin ve ıssızlığın doyasıya tadını çıkarabilirsiniz (www.sunrisebeach.gr).
Ben adadaki toplam bir gece iki günlük tatilime, otele yerleştikten sonra hemen taksi şoförüm Dionysos'un rehberliğinde küçük bir çevre gezisiyle başladım. Evet yanlış duymadınız, "şarap tanrısı" Dionysos gezdirdi bana bu büyüleyici adayı!
Kaçış noktası: Manolates
Muhteşem ormanların arasından geçerek – arabayla - yaptığımız zirve tırmanışı sonunda, Manolates dağ köyündeydim artık. İnsanın içinden tüm Samos tatilini burada geçirmek geliyor, inanın… Tepeden uçsuz bucaksız bir manzara, mavi yeşilin her tonu, minik köy evleri… Anlatmaya sözcükler yetmez. Bu gezinin tüm resimlerini http://pinterest.com/fecir13/samosun-kalbi-9-9-2012-tarihli-yazm/ adresinde sizler için topladım.
Samos'a giderken, bu küçücük mütevazı adada nasılsa fazla para harcanmaz diye düşünüyordum ama daha Manolates'te konuyla ilgili fikrim değişmeye başladı. Yanlış anlamayın, fiyatlar gerçekten uygun ama adanın gizli bir hazinesi var… Evet, burası birbirinden yetenekli takı tasarımcılarıyla dolu. Zaten genelde geçim kaynağı turizm olan ada halkının kadın kısmı da maharetlerini el işlerinde konuşturuyorlar besbelli…
Alışveriş ve yemek

Manolates'e ulaşıp arabadan indiğiniz noktadan itibaren köyün içine uzanan tek ana yol üzerinde, bahsettiğim tasarımcılara sırayla rastlayacaksınız. Bu arada "ana" deyince geniş bir yol canlanmasın gözünüzde… Küçük evlerin arasında ilerleyen daracık bir köy yolu bu… Hatta o kadar dar ki, vitrinini beğenip girdiğim ilk dükkanın tabelasını bir kamyonet çarpıp uçurmuş. Adını ancak içeri girince öğreniyorum: The Shop (http://infinitystop.blogspot.com/).
Sağ kolda yer alan The Shop'un hemen karşısındaysa, köşede The Crazy Boat adlı diğer takı tasarımı dükkanını göreceksiniz. Şimdi olduğunuz yerde kalın, hazır karnınız da acıktıysa hemen The Crazy Boat'ın yanındaki dar geçitte bulunan AAA, köyde en leziz yemekleri yiyebileceğiniz doğru adres (www.aaasamos.com).
Ben AAA'yı bulmadan önce tarif ve tavsiyeyle köyün tepesinde Lukas diye bir lokantaya yönlendirilmiştim; aman sakın yapmayın! O kadar tırmandığınıza değmez, köyün diğer noktalarından fazla bir manzarası yok ve üstelik menü de çok yetersiz… AAA'da ise, tuhaf bir şekilde koca Samos'ta bulamadığım, Yunan mutfağındaki gözdelerim dakos ve favaya kavuşuyorum sonunda. Evet, şaşırtıcı biçimde bu yemeklerin adada bulunmamasını "Turistler bilmiyor, biz de yapmıyoruz" diye açıklıyor daha sonra gittiğim bir restoranın sahibi…
Deniz ve güneş
Evet, öğleden sonra otele dönüşte deniz ve güneş keyfi başlıyor benim için… Daha önce de söylediğim gibi, konaklama adresim Sunrise Beach adanın belki de en sakin noktası… Tepeden muhteşem bir deniz manzarasına bakıyor ve önünde özel bir koyu/ plajı var ama sakın lüks aramayın, şezlong bile yok!
Hal böyleyken ben de üzerimi değiştirip otelden çıktığımda bir türlü denize inecek düzgün bir yol bulamıyor ve "ıssız, bakir, budur işte!" deyip salıveriyorum kendimi yamaçtan aşağıya, otların arasından yuvarlanmaya… Ve fakat her tarafıma dikenler batmış halde denize ulaştığımda, bir de bakıyorum ki aslında az ilerde gayet medeni bir merdivencik mevcutmuş!
Hava rüzgarlı, deniz dalgalı… Diyorum ki, bu da her halde Eylül'dendir… Ama otelin sahibi Babis diyor ki "Hayır bu bizim her zamanki havamızdır! Görmüyor musun karşısı Alaçatı… Burası sörf mekanıdır sörf!"… Böylece Samos'la ilgili bir şeyi daha, tecrübeyle öğrenmiş oluyorum. Rüzgar filan umrumda değil zaten… Dağ, taş, yokuş, köy, ıssız ve saire ama burası Samos, % 100 ada ve % 100 Greek! Aradığımız da bu değil miydi?
Horoz ve mehtap
İlk günümün sonu ve aynı zamanda da Samos'taki tek gecemde sıra geliyor sonunda akşam yemeğine… Adaya gelip de deniz ürünlerine karışmamak olmaz tabii, hem de seve seve!
Kokkari'de sahil boyunca restoranlar uzanıyor… Denize sıfır, şıkır şıkır, püfür püfür, mehtaba karşı… O gece sahilin en çok tavisye edilen restoranlarından Kokkoras'ta yediğim yemekte dolunay eşlik ediyor bana… Restoranın web sitesi ne yazık ki yok, ama kendisini logodaki horoz figüründen tanıyabilirsiniz. Adanın spesyali olan ızgara kalamar, Kokkoras'da da kocaman ve nefis bir şekilde sunuluyor önünüze… Ayrıca Samos'un beyaz şarapları da çok meşhur, o yüzden gittiğiniz restoranlarda mutlaka kendi üretimleri olan sofra şaraplarından sipariş edin…
Ve çarşı içi…
Yemekten sonra beni bu kez Kokkari kasabasında, çarşı içinde küçük bir tur bekliyor… Ttakı tasarımcıları, hediyelik eşya dükkanları, rengarenk kafeler, ada mimarisine özel küçük beyaz evler yine keyifli bir film gibi seyirlik akıyor her adımda gözümün önünden… Buradaki favorim ise, sahildeki restoranların hemen arkasındaki Crazy Cat (http://www.jewelery-design-samos.com/).
Günün yorgunluğu ve karnımın doymuşluğuyla benim için gün burada sona eriyor artık. "Issız bir noktada" diye bahsettiğim otelim Sunrise Beach, buna rağmen çarşı içine yürüyüş mesafesinde bir koyda… Merkezin hemen arkasından biraz yokuş tırmanarak ya da ara sokaklardaki basamakları kullanarak ulaşmak mümkün… Ve sonrası, dalga sesleri eşliğinde nefis bir uyku!
Adada sabah!
Denize uyanmak şu hayatta eşsiz bir zevk… Bütünüyle tazelenmiş zinde bir ruh ve bedenle!
Otelimin hemen çıkışında, sağdaki muhteşem manzaralı Nireas kafe restoranda sabah keyfi yapıp son bir yemek için çarşı içine iniyorum yeniden. Bu arada, Sunrise Beach otelde kalmasanız bile Nireas'a mutlaka uğrayın derim. Sanırım Kokkari'nin en güzel manzarası bu çardak görünümlü, tahta masa ve sandalyelerden ibaret salaş mekanda!
Samos'a veda
Şanslıyım ki, adada rastladığım bir grup İzmirli arkadaşın tavsiyesiyle son yemeğimi buranın en eski mekanı The Beer Taverna'da yiyorum… Öyle deniz kenarında, manzaralı filan değil. Çarşı içinde, sıradan bir esnaf lokantası görünümünde… Turist yok, etrafım adanın yerlileriyle, güzel insanlarıyla dolu... Ve sanırım burada hayatımın en nefis cacığını yiyor, efsane mekanda efsane "cacıki" ile noktalıyorum Samos maceramı…
Kuşadası'na dönüş feribotu, Kokkari'ye 10 dakika uzaklıktaki Vathi'den kalkıyor yine… Eğer erken gider de vakit geçirmeniz gerekirse, limanın hemen karşısındaki The Room barda muhabbet güzel. Burası adalılar için mahallenin kahvesi gibi bir mekan sanırım… Müdavimler bara kurulmuş gülüp oynuyorlar…

Evet, dünyanın neresinde olursa olsun "ada insanı" diye bir portre var benim aklımda… Stresten, hırstan, koşturmacadan, "çocuğum hangi okulu kazanacak" gailelerinden uzakta, adeta bu zamanın/ bu dünya gerçeğinin dışında, başka bir rehavet ve sükunet aleminde yaşıyorlar… Belki de bu yüzden "kocaman bir kalbe sığınmak gibi" adaya gitmek… Adalıların kalbine!
Yazara sosyal medyadan ulaşabilmek için:
http://www.facebook.com/fecir.alptekin
https://twitter.com/feciralptekin
http://pinterest.com/fecir13/

YAZIYLA İLGİLİ TÜM RESİMLER İÇİN TIKLAYIN!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.