Gelin Konya'da bir olalım!
Her yıl 17 Aralık'ta Mevlana'nın ölüm yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen etkinlikler, bu yıl da Mevlana sevenleri Konya'da bir araya getirecek
DEVASA BİR CAMİİ
Turdaki ilk durak Alâeddin Camisi. Burası, Anadolu Selçuklu mimarisinin yazıtlı en eski camisi olması dışında, devasa bir külahı andıran kümbetiyle gerçekten ilgi çekiyor. Yemyeşil ağaçların arasından yürüyerek kentin can damarı Zafer Caddesi'ne gidiliyor. Cadde üstündeki muhteşem medrese uzun bir süre soluksuz kalmamıza neden oluyor. Mükemmel taş işçiliğiyle dillere destan İnce Minareli Medrese, çarşının orta yerinde, bir eski zaman mücevheri gibi karşımıza çıkıyor. Yeni denemelerle dönemine damgasını vuran mimar Kölük Bin Abdullah'ın yaptığı medrese, 1260 yıllarına denk geliyor. Yalın ve süslemesiz yapı, kemer kilidinin üstünde birbirine dolanan yazıt, bitki ve geometrik motiflerden oluşan iki kuşakla çevrili anıtsal taç kapısı sayesinde Anadolu'nun en önemli medreseleri arasına girmiş. Turun bir sonraki durağı Karatay Medresesi. Taş işçiliğinin mükemmel bir örneğini sergileyen kapısıyla zihnimizden asla silinmeyecek bir yapı burası. Alâeddin Tepesi eteğindeki Karatay Medresesi, dönemin en önemli ve ünlü eğitim kurumu olmakla birlikte, mimari düzeni, kubbesi ve zengin bezemeleriyle Türk sanatının başyapıtlarından biri kabul ediliyor. Tek katlı, revaksız, kapalı avlulu medreseler planındaki yapıyı, 1251 - 52'de Emir Celalettin Karatay yaptırmış. Kesme taş, sırlı ve sırsız tuğla mermer ve çini süslemenin uyumlu beraberliğinin gözlenebildiği yapının en önemli bölümünü oluşturan avlunun kubbesi ve duvarları, tümüyle çini kaplı. Bir kısmı dökülmüş olsa da görkeminden bir şey yitirmemiş. Medresenin avlusunun sağ ve solundaki üç odanın birinde Celalettin Karatay'ın türbesi, diğerlerinde de Beyşehir Gölü kenarındaki Kubad - Abad Sarayı'ndan çıkarılan duvar çinileri, çini ve cam tabaklar, Konya ve yöresinde bulunan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kandiller ve alçı buluntuları sergileniyor.
SON DURAK AKŞEHİR
Konya'ya gelmişken Akşehir'e ve Nasreddin Hoca Türbesi'ne uğramamak olmaz. Türbenin yapıldığı tarih kesinlik kazanamamıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özgünlüğünü yitiren bu yapıyı Akşehir Kaymakamı Şükrü Bey 1905 yılında yaptırmıştır. Eski yapıdan yalnızca ortadaki ana türbe bölümü günümüze gelebilmiş. Bu ana türbe bölümünü, altı sütunu birbirine bağlayan sivri kemerlerden oluşan bir revak çevreliyor. En dışta 12 köşeli mermer kaideye oturan 12 sütun sıralanmış. Türbenin üzerini 12 köşeli çinko külahlı bir çatı örter. Mermer sandukanın başucunda Nasreddin Hoca'nın yaşamını simgelemek üzere ölüm tarihi olan 683 (1284), ters olarak 386 şeklinde yazılmış. Şeb-i Arus Turu'ndan sunduğumuz küçük bir kesitin ardından bu huzur dolu atmosferi ve tarih kokan mekânları bizzat gelip görmenizi tavsiye ederiz.
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı