Çarşamba 19.03.2014
Son Güncelleme: Salı 18.03.2014

Paris anlatılmaz yaşanır

Sadece aşkın şehri desek, sanata haksızlık etmiş oluruz. Modanın başkenti olarak ansak, yeme-içme konusundaki öncülüğünü es geçeriz. Paris öyle bir şehir ki, siz neyi arıyorsanız Paris'te o var. Sanat, tarih, kültür, moda, yeme-içme, romantizm, müzik...

2 bin yıllık bu şehrin gizemi, atmosferi, gideni içine çeken romantizmi, sokakları, kafeleri, müzeleri, insanları hepsi ayrı birer yazıya konu olacak unsurlar, Paris genellemelere uzak bir şehir. Bu nedenle her yıl 45 milyon turistin ziyaret ettiği Paris'te Sein Nehri de dahil olmak üzere birçok yapı UNESCO Dünya Tarih Mirası Listesi'nde yer alıyor. Her mevsim ayrı bir güzellik sunan Paris için ideal dönem diye bir şey söylemek bu güzel şehre haksızlık olur. Ama bir şehrin keyfini yürüyerek çıkaranlardansanız, Paris'in en güzel zamanları nisan ayından itibaren başlıyor. Paris'e birkaç günlüğüne gidenlerdenseniz, önerim bu kısa seyahatinize bir konsept belirlemeniz... Şunu belirtmeliyim ki; Paris birkaç günlük bir sevgili değil! Ona uzun zaman ayırmanız ve ilgilenmeniz gereken hassaslıkta.
Paris'e gelmişken bunları yapmak şart! ?
Aşk dolu bir gün geçirmek için, bir gün boyu süren Sein Nehri üzerindeki gezi motorlarına binebilir, aralarında Notre Dame, Eyfel, Saint German, D'Orsay Müzesi gibi durakların olduğu sekiz istasyondan istediğinizde inebilir daha sonra başka bir istasyondan tura kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Gezi otobüsleri de bu mantıkla hizmet veriyor ama benim tavsiyem nehir üzerinde romantik bir tur. Taksi seçeneğini söylemiyorum bile! Paris'te taksiler ortalıkta dolaşmaz, telefonla çağırılır veya duraklardan binilir ve pahalıdır.
* Notre Dame, Paris'in görülmesi gereken en önemli yerlerinden. 1163-1345 yılları arasında gotik tarzda inşaa edilen katedral 6 bin kişi kapasitesine sahip. Napolyon'un imparatorluk tacını giydiği Notre Dame'ın ön avlusunda oturmak adetten. Ayrıca kilisenin etrafındaki büfelerde satılan lezzetli panini'lerden deneyin.
* Paris denince altı yaşındaki oğlumun bile aklına ilk olarak gelen Eyfel Kulesi tabii ki her turistin görmeden dönmeyeceği yerler arasında. Ama ben turist gibi değil bir Parizyen gibi gezerim bu şehri diyenlerdenseniz, Eyfel Kulesi'nin yakınına kadar gitmenize gerek yok. Adını tasarımcısı Gustave Eiffel'den alan kule neredeyse tüm Paris'ten görülür. Yok ben illa kulenin tepesine çıkacağım diyorsanız, mevsimine göre uzun kuyrukları göze alarak çıkabileceğiniz asansörleri var. Bu kadar kuyruk bekledikten sonra en üst kata kadar çıkıp şahane Paris manzarasını izlemenizi öneririm.
* Paris'e gidip, Louvre Müzesi'ni gezmeden olmaz. Üzülerek belirtmem gerekir ki, bu müze öyle bir saatte gezebileceğiniz türden bir müze değil. Louvre'un hakkını verebilmek için en az iki gün ayırmanız şart! Çok hızlı bir tur için bile yarım gün harcamak gerekir. 1200'lü yıllarda inşa edilen, önceleri Kraliyet Sarayı olarak hizmet veren bina 1793 yılında müze oldu. St.Petersburg'daki Hermitage Müzesi'nden sonra dünyadaki en büyük ikinci müze. 80'li yıllarda girişine bir cam piramit eklenen müzenin en meşhur eserlerinden biri elbette Mona Lisa. Önünde her daim onlarca insan olan ve boyutlarıyla ilk etapta hayal kırıklığı yaratan eseri bu müzeye girip görmemek olmaz. Yunan mitolojisi eserlerinden eski Anadolu uygarlığı kalıntılarına, Rönesans resim sanatından İslam tarihi minyatürlerine kadar birçok sanat eserini ve tarihi mirası Louvre'da görebilirsiniz. Dünyaca ünlü tabloların birçoğu bu müzede bulunuyor. Sanat kokan şehrin tüm müzeleri hazine gibi. Musee D'Orsay, Musee D'Orangerie, Rodin Müzesi de vakit varsa mutlaka gezilmeli...
* Louvre'un önünden devam ettiğinizde karşınıza Tuileries Bahçeleri çıkar. Bahçeler sizi ünlü Concorde Meydanı'na götürür. Concorde Meydanı, Champs-Elysees'nin sonunda yer alan çok büyük bir meydan. Her açıdan güzel bir manzaraya sahip. Fransız Kralı XVI. Louis ve eşi Marie Antoinette bu meydanda giyotin ile idam edilmiş. 1763 yılında Kral XV. Louis bir hastalıktan kurtulmuş ve bunu kutlamak için bir heykel yapılmış. Sonra da bu heykeli çevrelemek için bir meydan düzenlenmiş. Fransız Devrimi sırasında heykel Özgürlük adı verilen başka bir heykelle değiştirilir. Meydana bir giyotin konur ve 1119 kişi burada giyotin ile idam edilir. Devrimden sonra meydana Concorde Meydanı ismi verilir. Concorde Meydanı'nın köşelerinde bulunan heykeller Fransa'nın şehirlerini temsil eder. Ortada görülen dikilitaş Luxor Tapınağı'ndan getirtilmiş ve Kral XVI. Louis'nin idam edildiği bu yere konmuş.
ŞEHRİ TEPEDEN GÖRÜN
* Concorde Meydanı'nın devamı ise alışverişin ve Paris şaşaasının merkezi Champs-Elysees... Alışveriş yapmak ve Paris'in ünlü sembollerinden biri olan şirin kafelerde kahve içmek isteyenler için idealdir. Dünyanın en ünlü ve en lüks caddelerinden biri olan Champs-Elysees, parıltısı ile sizi büyüler... Bu dümdüz caddenin bir ucu Concorde Meydanı'nda bir ucu Zafer Takı'ndadır ve Paris'in en ünlü caddesidir. Zafer Takı'nın üzerine çıkarsanız, 12 caddenin kesişimini görmeniz mümkün.
* Şehirdeki tek tepe Montmartre semtinde. Ve bu tepede Sacre Coeur Bazilikası görülmesi gereken bir diğer önemli bir yapı. Merdivenlerden çıkmanızı özellikle öneririm. Burası Hz. İsa'nın kutsal kalbine adanmış. Aynı zamanda İkinci İmparatorluk için de önemlidir. Montmartre'ın ara sokaklarından ünlü Ressamlar Meydanı'na ulaşıp, sokakta resim yapıp satan ressamlardan güzel bir Paris anısı satın alabilirsiniz. Sokak yerine galeriler de bir alternatif. Ressamlar Tepesi olarak bilinen bu yer modern sanatın merkezi gibi. Bir zamanlar Picasso, Salvador Dali, Claude Monet, Vincent van Gogh gibi ressamlar burada çalışırmış. Montmartre Tepesi çok önceleri genellikle çiftçilerin yaşadığı küçük bir yerleşim yeriymiş. Bugün Paris manzarasının en güzel izlendiği tepe.
* Pont Neuf yani Yeni Köprü, Cite adasını karaya bağlayan en eski köprü. Pont Neuf'dan sonraki köprü olan Pont des Arts'dan ada manzarası harika görünür.
* Lido ya da Moulin Rouge kabarelerinden birini görmek de Paris'te yapılması gerekenler arasında.
ALIŞVERİŞİ UNUTMANI Z MÜMKÜN DEĞİL
* Paris denince modayı es geçmek olmaz. Dünyaca ünlü markaların dev mağazalarının yer aldığı Paris'in her bir köşesi ayrı bir alışveriş imkanı vaat eder. Bütçenize uygun her tür seçenek bu şehirde mevcut. Paris özellikle küçük ve özel butiklerin yanı sıra ikinci el mağazalarıyla da alışverişseverlere geniş olanaklar sunuyor.
* Pantheon Paris'teki bir diğer önemli kilise olup XV. Louis tarafından yaptırılmış. Fransız İhtilali'nden iki sene sonra tamamlanmış. Bugün kamu binası olarak kullanılıyor. Özellikle Pantheon kubbesinden manzara çok güzel. 206 basamak ile çıkılır. Pantheon içinde ayrıca Foucault Sarkacı var. Ünlü astronomcu Foucault, dünyanın kendi ekseni ve gezegenler etrafında döndüğünü burada yaptığı deneylerle kanıtlar. Pantheon tüm Paris'i gören bir noktada yer alıyor.
* Lüksemburg Bahçesi Sorbonne Üniversitesi yakınında bulunan çok güzel bir bahçe. Zamanında bu bahçe Lüksemburg Dükü'ne aitmiş. Bahçenin kuzeyinde Lüksemburg Sarayı yer alıyor. Bu saray Fransız Devrimi sırasında hapishane olarak kullanılmış. Parkın ortasında küçük bir göl var.
PARİS'İN KAFELERİ

Paris kafeleri 19. yüzyıldan bu yana Parisliler'in sosyal hayatının ayrılmaz bir parçası. Paris'e gidip, bir kafede oturmadan Paris'i yaşamış sayılmazsınız...

Cafe Marly
Louvre Müzesi'nin bir kanadında bulunan kafenin kapalı bir terası var ve buradan Louvre'un cam piramitlerini görebiliyorsunuz. İçerde postmodern koltuklar yer alıyor ve duvarlar kırmızı.
Les Deux Magots
St. Germain Kilisesi'nin hemen karşısında bulunan, Paris'in en eski ve en ünlü kafelerinden olan Leux Deux Magots, adını iç mekanını bir şövalye gibi koruyan iki büyük heykelden alıyor. Buraya pek çok ünlü geliyor. Jean Paul Sartre ve Hemingway, eski zamanlara ait mekanın ünlü patronlarından.
Cafe de Flore
Sartre ve Simon de Beauvoir'ın buluşma mekanı olan kafe hâlâ Paris sosyetesinin gözbebeği sayılıyor. Burası, uluslararası düzeyde ünlü yazarların, ressamların ve film yönetmenlerinin sık sık uğradığı bir yer. 1930'ların stilini yansıtıyor, servis elemanları ise inanılmaz güleryüzlü ve zarif.
Cafe Carmen
Pigalle yakınındaki bu birinci sınıf mekan bir zamanlar Carmen operasının bestecisi olan George Bizet'nin eviymiş. Hatta Bizet'nin, Proust ve Gounod gibi arkadaşlarıyla eğlenirken arada da Carmen'i yarattığı ve kağıda döktüğü yer de burası.
Ne yenir?
Tüm dünya mutfaklarının ucuzdan pahalıya sunulduğu bir şehir Paris. Yani canınız ne yemek istiyorsa bulabilirsiniz... Birkaç öneri isterseniz: ? Fransız yemeği için Citrus Etoile'i deneyin. Şıklığı ve lezzetli yemekleri bu pahalı restoranı çekilir kılıyor. ? Giyinip kuşanıp şık bir Paris akşamı deneyimlemek isterseniz, La Société size uygun. ? Leon'sa bir deniz mahsülleri klasiği. ? Tatlı için La Durée'de makaron şart!
Nasıl gidilir?
İstanbul'dan Paris'e yaklaşık 3 saat 40 dakikalık uçuşla ulaşmanız mümkün. Türk Hava Yolları ve Air France'ın direkt uçuşları bulunuyor. Paris'te Charles de Gaulle ve Orly olmak üzere iki büyük havaalanı bulunuyor. Turizm şirketlerinin birçoğunun yıl boyunca Paris turları bulunuyor. Etstur'un yedi gecelik Benelüks-Paris turuyla da bu büyüleyici şehri gezebilirsiniz. Paris'te şehrin içinde ulaşım için en iyi seçenek ise metroyu kullanmak.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.