Medeniyetler beşiğine yolculuk
Harran Ovası, Göbekli Tepe, Balıklıgöl, Mevlid-i Halil Camii... Tarih boyunca birçok medeniyete evsahipliği yapan Şanlıurfa'ya gitmek ve geçmişin izlerini görmek için pek çok neden var
ŞEHİR DOĞAYLA İÇ İÇE
Şanlıurfa' da yolları çok düzgün, şehrin doğayla iç içe olması dikkat çekici. Anlaşılan belediye iyi çalışıyor. Şanlıurfa insanı da yardımsever ve güler yüzlü. Şehrin merkezinde de ilçe ve köylerinde de Kürt, Türk, Arap ve Zaza, her etnik kökenden her dilden insan koşuşuyor. Yörede ayrıca Çerkez, Acem, Afgan ve Ermeni kökenli vatandaşlarımız da yaşıyor. Şanlıurfa'ya gelince ilk iş olarak Balıklıgöl ziyaret edilir, biz de adeti bozmadık. Rehberimiz bizi erken saatte götürmeye özen gösterdi. Çünkü öğleden sonra inanılmaz kalabalık oluyormuş. Balıklıgöl şehir merkezinin güneybatısında yer alıyor. Hz. İbrahim, Mevlid-i Halil Camii'nin avlusunun güneyinde bulunan mağarada doğmuş. Rivayete göre devrin hükümdarı bir rüya görür ve rüyasını müneccimlerine anlatır. Dinleyenler "Bu yıl doğacak bir çocuk senin saltanatına son verecek" deyince, Nemrut halkına emir salarak o yıl doğacak bütün erkeklerin öldürülmesini ister. Sarayın putçusu Azer'in hanımı bu mağarada gizlice İbrahim'i dünyaya getirir. İbrahim yedi yaşına kadar bu mağarada yaşar. Halk bu mağaranın içindeki suyu şifalı kabul ediyor ve hatta şişelere koyup evlerine götürüyor. Bu mağara sonraki yıllarda yapılan düzenlemeyle Mevlid-i Halil Camii avlusu içine alınmış. Kent merkezi de Ortadoğu'daki şehirler gibi, kapalıçarşının etrafında gelişmiş.
TARİHİN İLK ÜNİVERSİTESİ
Ertesi gün Göbeklitepe'ye doğru yola koyulduk. Sapsarı bir toprak bizi karşıladı. Harran Ovası'nın nefes kesen bir görüntüsü var. Burada yıkılmış tarihi Harran Üniversitesi, otantik evleri ve rasathaneyi görebilirsiniz. Harran evlerinde yaşayan olmadığı halde içleri hayat varmış gibi dayalı döşeli duruyor. Şanlıurfa'ya gelince mırra içmeden olmaz. İster tek kişi, ister 10 kişi olun mırra, iki fincanla ikram ediliyor. Sırayla herkes bu fincandan içiyor ve bitince de masaya bırakmıyorsunuz. Tadı oldukça sert olan kahvelerimizi içtikten sonra bizi kazı ekibi karşılıyor. Ekipte yurt dışından gelen işinin ehli profesörlerle birlikte 50 kişi var. Göbeklitepe Höyüğü'nde tapınma amaçlı törensel alanlara ait çeşitli mimari kalıntılar, dikili taşlarla üzerinde hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu cilalı taş devrinden kalma bir de mabet var.
BİZ GÖRDÜK, SİZ DE KAÇIRMAYIN
Kazaz Pazarı: Gümrük Han'ın güneyine bitişik pazar 1562'de inşa edilmiş. Dört kapısı bulunuyor. Günümüzde Kazaz Pazarı, yöresel giysi ve aksesuvarların satıldığı bir çarşı.
Sipahi Pazarı: Gümrük Han'ın batısına bitişik olarak inşa edilmiş bir kapalıçarşı. Gümrük Han ile aynı tarihte hana gelenlerin hayvanlarının barınması için yaptırılmış olduğu düşünülüyor. 1997'de Şanlıurfa Valiliği tarafından restore edilmiş. Çarşı günümüzde halıcılar çarşısı olarak kullanılıyor.
Gümrük Han: Haşimiye Meydanı'nın yakınlarındada. Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1563'te Urfa Sancakbeyi Halhallı Behram Paşa tarafından yaptırılmış. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde 70 hanlı olarak anılan Gümrük Hanı, Şanlıurfa'daki hanların en güzel ve anıtsal olanı. Dış cephelerini kaplayan iki renkli kesme taştan dolayı Alaca Han adıyla da biliniyor.
Millet Han: Bu han askeri kışla olarak da biliniyor. Dördüncü Murat zamanında askeri kışla olarak yapıldığı söylense de bu konuda bir belge mevcut değil. Geniş bir alanı kaplayan han, bugün harabe gibi. Ayrıca Kınacı Pazarı, Pamukçu Pazarı, Boyahane, Çukur Han, Mercek Han, Barutçu Han ve Topçu Han gibi gezip görebileceğiniz ve hikayesini öğrenebileceğiniz yerler de var.
Çöğköfteli sıra gecesi
Şanlıurfa'nın geleneksel sıra gecesine katılmak için Edesa konuk evine gittik. Eski bir tarihi yapının terasına kilimler, minderler ve sedirler hazırlanmış. Sesi yanıklar hemen Urfa türküleri söylemeye başladı. İlerleyen saatlerde belirli yerlere örtüler seriliyor, malzemeler geliyor ve ustalar çiğköfte yoğurmak için işin başına geçiyor. İkram edilen çiğköftelerin acısı yerinde. İstanbul'da yediğimiz çiğköfteyle hiç alakası yok tabii. Bir de şıllık tatlısı var, söylemeden geçmeyelim. Bu lezzetleri tatmadan "Şanlıurfa'yı gezdim" demeyin!
Nerede, ne yiyelim?
Şanlıurfa' nın merkezinde Balıklıgöl'ün yanında Halil İbrahim Sofrası'na gittik. Mekan geleneksel Urfa mimarisiyle kesme taştan yapılmış ve Dergah, Balıklıgöl ve Urfa Kalesi manzaralı.... Kebabı, içli köftesi, lahmacunu ve mezeleri inanılmaz lezzetli. Urfalılar lokum gibi ciğer şiş yiyor. Ne demeli, ciğerlerin kıvamı gerçek manasıyla lokum! Eğer saat 11.30 gibi ciğerciye giderseniz kahvaltıyı kaçırmış olursunuz. Çünkü Urfalılar sabaha karşı 04.30 gibi gelip ciğerleri afiyetle yiyor. Bu lezzetli kahvaltıdan sonra da işe gidiyorlar. Gerçi geç gitseniz bile ciğer yiyebilirsiniz ama olayın ambiyansını yakalayamıyorsunuz.
NAZAN DEMİRCİOĞLU
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı