Çikolata kokulu bir şehir Brugge

Brugge, tren istasyonundan çıkıp sokaklarına karışır karışmaz insanı içine alan, romantik sokaklarının çikolata ve baş döndürücü waffle kokularına bulandığı bir Ortaçağ şehri.
EN İYİ AVRUPA ŞEHRİ
Küçük taş köprülerden geçerken, dar sokaklarında zaman durmuşçasına yürürken masal tadında anlar yaşatan bu estetik şehre bir de gastronomik lezzetler eklenince; Brugge'ü en iyi Avrupa şehirleri listesinin başına oturtmak fazla zaman almıyor. Zarif sunumlar ve lezzetli ürünlerle dolu pastaneleri, deniz kenarı şehirlerini aratmayan tazelikte deniz ürünleri ile enfes tatlar sunan restoranları, 400'den fazla bira çeşidi ve acı kırmızı biberli, tropikal meyveli gibi envai çeşit çikolatanın tadılabileceği butikleriyle insanın kalbini çalıyor.
EV HALKI KADAR BİSİKLET
Brugge, diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gibi metro haritasında kaybolmak yerine sokaklarında kaybolmaya olanak sağlayan bir şehir. Her Brugge sakininin evinde en az o evin nüfusu kadar bisiklet bulunan bu şehirde, bir bisiklet kiralayıp, birbirinden güzel parklarda taze bir sandviç eşliğinde şehrin tadını çıkarmak hiç zor değil. Aksine bu, tipik bir Bruggelü'nün hemen her gün yaptığı keyiflerden... Ara sokakların büyüsünden çıkıp şehrin turistik noktalarını keşfetmek isteyenler Markt Meydanı'na çıkabilir.
SEVİMLİ BACALAR
365 basamakla çıkılan şehrin sembolü Belfry Kulesi'nin tepesinde, nefesine ve bacak kaslarına güvenenleri bekleyen ödül; akşam güneşinin şehrin karakteristik çatılarının üzerinde bıraktığı yumuşak ışıkları izlemek. Kuleden indikten sonra, buraya kadar gelmişken; Michelangelo'nun Madonna with Child heykelinin başında soluklanıp zarif mermer heykeli bir süre seyretmenin tadını çıkarmadan olmaz. Michelangelo'nun İtalya dışında bulunan birkaç eserinden birinin Brugge'de sergileniyor olması, Bruggelular için başlı başına bir övünç kaynağı. Brugge'ün en ilgi çekici yanlarından biri de masalsı kulelere sahip binaları ve evlerin bacaları... Şehrin karakteristik bir özelliği olan; birbirinden sevimli, yılbaşı zamanında geleneksel olarak yapılan kurabiye evlere benzeyen çatılar ve farklı baca tipleri bile yürürken insanın başını hep gökyüzüne doğru çevirmesine sebep oluyor.

MATRAK BİR MÜZE
Şehirde , Sint-Jan Hospitaal veya Groeninge gibi sanata olan ilginizi doyuracak klasik müzeler dışında bir müze görmek isterseniz; rotanızı Patates Müzesi'ne çevirebilirsiniz. Bruggelüler'in iddialı oldukları bir diğer lezzet patates kızartması olduğundan, bu müzede iyi bir patates kızartması için gerekli bilgilerle birlikte çeşitli alet edavatı ve patates kızarması ile ilgili ilginç rekor denemelerini ve yüzlerce ilginç bilgiyi bulabilirsiniz.

NE YENİR, NE İÇİLİR?
Farklı lezzette çikolatalar tatmak için The Chocolate Line'e, haute couture bir Belçika çikolatası deneyimi için BbyB Chocolade'ye, zarif sunumlu gastronomik tatlılar için, Tom van Loock'a uğrayın.
Meşhur midyelerinden yemek için, Bruggelüler'in de takıldığı, turistik olmayan bir adres var; Gran Kaffee de Passage.
400'den fazla bira çeşidi arasında hangisini deneyeceğinize karar verebilirseniz; romantik şehrin sevimli kafelerinden biri olan Cambrinus'a gidin.
NASIL GİDİLİR?
THY'nin Brüksel'e her gün tarifeli uçuşlarıyla uçabilirsiniz. Brüksel Havaalanı'nda bulunan tren istasyonundan sizi havaalanından çıkmadan bir saat içinde Brugge'e ulaştıracak trenler geçiyor.

NELER YAPILIR?
Sabah güneşini Sint-Janshuis Değirmenleri'nde karşılayın. Değirmenlerin yanında nehir boyu uzanan yürüyüş parkurunda sabah koşusunu yapanlara siz de katılın.
Bruggeluler'in özellikle öğle yemekleri için tercih ettikleri, turist mönülerinden uzakta gerçek Flaman yemekleri yiyebileceğiniz Pas Partout'ta takılın.
Romantik ve gizli bir bahçe için Hof Bladelin'in kapısını çalın. 15. yüzyılda meşhur İtalyan ailesi Mediciler'e ait olan bu evin kapısı açıldıktan sonra sizi karşılayan küçük Ortaçağ avlusu ve bahçe, görülmeye değer. Sadece randevu alırsanız kapının açılacağını unutmayın.