Vikinglerin izinde

Bazen bir çikolatayı atarsınız ağzınıza, sonra bir tane daha, bir tane daha... Hiç bitmesin istersiniz. Danimarka'nın üçüncü büyük kenti Aalborg da işte böyle gezdikçe daha fazla tat alacağınız şehirlerden... Türk Hava Yolları'nın 2012 yılından bu yana uçtuğu 120 bin nüfuslu şehir, pek çok ilginç detayı bünyesinde barındırıyor. Öncelikle doğasıyla sakin ve güvenli. Herkes için bir şeyler var burada. İskandinavya'nın en büyük akvaryumu Aalborg'ta örneğin. Kopenhag'dan sonra fuar ve kongreler açısından ikinci etkinlik şehri sayılıyor. Temmuz ve ağustos aylarında Avrupa çapında golf turnuvası yapılıyor. Kente çoğunlukla yeni yerler keşfetmek isteyen, doğayı seven turistler geliyor. Aaalborg, endüstri ve üniversite şehri aynı zamanda. Hayvancılık, ekonomide önemli bir kaplıyor. Rüzgar enerjisi çok fazla kullanılıyor ve ilaç sanayisi ekonomiyi oluşturuyor.
SANAT, MİMARİ VE TASARIMIN KESİŞTİĞİ ADRES
Aalborg, cıvıl cıvıl bir şehir. Bölge çoğu 17. yüzyılda yapılmış ve kente kimliğini veren evlerle dolu. Bispensgade ve Algade önemli alışveriş alanları olarak biliniyor. Tarih Müzesi, kentin tam merkezinde yer alıyor. Danimarkalı mimar Jörn Utzon tarafından yapılmış Utzon Merkezi, 2008 yılında beri sanat, mimari ve tasarımın kesiştiği bir adres. Suyun hemen kenarındaki bu merkezde sergi, buluşma ve konferans benzeri etkinlikler ilgiyle izleniyor. Bölgedeki Lindholm Hoje Müzesi ise 7. yüzyılla 11. yüzyıl arasında İsveç, Danimarka ve Norveç'te yaşayan Vikingleri hissetmek için gidebileceğiniz en doğru adres. Burası İskandinavya'da en iyi korunan Viking alanı olarak biliniyor. Özellikle Japon ve Amerikalı turistlerin çok fazla ilgisini çekiyor. Müzenin açık hava bölümünde sergilenen mezar taşları, Vikinglerin nasıl savaştıklarını gözler önüne seriyor. Mezar taşı sivri olanlar erkekleri, yuvarlak olanlar kadınları temsil ediyor.. Gemi şeklindeki taşlar ise asıl Viking savaşçılarını simgeliyor.
TARİHİN İÇİNDE YAŞAYABİLECEĞİNİZ BİR ŞATO
Aalborg'un biraz dışında bulunan Lindenborg Kalesi, 1367 yılında inşa edilen tarihi bir şato aslında. Ava meraklı Schimmelman ailesinin 1762'de aldığı bu şato, çeşitli kereler renovasyondan geçmiş. Bugün özellikle avcılıkla ilgilenen gruplar tarafından kiralanmak üzere turizm sektörünün hizmetine açılmış. Şatoda 19 oda bulunuyor. Odaların 10'u kuzey, dokuzu güney kanadında yer alıyor. Odaların hemen hepsinde avlanarak duvarlara asılmış geyik boynuzları yer alıyor. Ancak bu odaların fotoğraflarının çekilmesine izin verilmiyor.