Masalları kıskandıran tepe
Masalları kıskandıracak kadar büyülü bir yer. Yerleşik nüfusu sadece 30 kişiden oluşuyor. Fransa'nın kuzeybatısında yer alan St. Michel Tepesi ve benzersiz mimarisiyle ünlü manastır her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret ediliyor
30 KİŞİLİK NÜFUS
İlk olarak manastır olarak inşa edilen bu yapı etrafında zamanla küçük bir köy kurulmuş. Günümüzde bu küçük köyün ada esnafından oluşan 30 kişilik bir nüfusu var. Zaten adadaki butik, restoran ve oteller geleneksel olarak babadan oğula geçen işletmeler. Manastırı karaya bağlayan yol yapılmadan önce, gelgit zamanlarında adada yaşayan halkın gündelik hayatı sürdürmek için yaşadığı zorlukları hayal etmemek elde değil. Üç kat üzerinde kurulan bu manastırın en üst katında keşişlerin inzivaya çekildiği alanlar, yemekhane ve küçük bir şapel yer alıyor. İkinci kat, zamanında soylular, şövalyeler ve başrahip için düzenlenmiş en alt kat ise yoksullara ayrılmış. Tarihte bu manastır birçok savaşa şahit olmuş, Yüzyıl Savaşları sırasında kale olarak kullanılmış, Fransız Devrimi sonrasında hapishaneye dönüştürülse de Victor Hugo gibi birçok gönüllünün protesto hareketiyle tekrar restore edilerek bugünkü görünümüne kavuşmuş. Ortaçağ mimarisine sahip, daracık kıvrım kıvrım Arnavut kaldırımlı sokaklarda birçok hediyelik eşya satan dükkan yana yana dizilmiş. St. Michel Tepesi'ne gelmişken, Fransa'nın en büyük şeflerinin bile sırrını çözemediği, Mere Poulard'ın yorgun argın adaya varan hacılar için hızlı ve pratik bir yemek ararken keşfettiği ünlü omletin tadına bakmalısınız. İki-üç yumurta için bu kadar para verlir mi diye düşünürken; yumurtalar çırpılırken çıkan tarifsiz ritmik müzik ve şöminede odun ateşi üzerinde pişen bu bol köpüklü omletin kokusu sizi içeri çekecek! St.Michel Tepesi'nde konaklamak mümkün, üstelik tüm turistler gittikten sonra kalan sessizlikte, geç batan güneşin bıraktığı rengarenk gökyüzü altında bambaşka bir deneyim yaşayabilirsiniz fakat bir saat uzaklıkta bulunan korsanların şehri St. Malo da görülmeye değer bir alternatif.
ORTAÇAĞ'A YOLCULUK
İkinci Dünya Savaşı sırasında neredeyse tamamı yıkılmış sonra her bir taş numaralandırılarak ve orijinaline sadık kalınarak yeniden yapılmış eski şehir ve Fransa'nın en büyük çiçek pazarı St. Malo'da görülmesi gereken yerlerden. Sahil boyunca uzanan surlarla çevrili eski şehri gezerken, sokaklarda 'St.Malo Historique' tabelasını izlerseniz kendinizi bir açık hava müzesinde hissedebilirsiniz. Gece hayatıyla da ün yapmış bu şehirde Brötanya bölgesine özgü esmer buğday unundan yapılmış tuzlu krepleri, okyanustan masanıza; buz dolu ihtişamlı tepsilerde servis edilen deniz mahsullerini, midyenin her çeşidini, ışıl ışıl istridyeleri, ıstakozun en lezzetlisini tatmak üzere birçok restoran bulabilirisiniz. Şampanya şişelerinde sunulan elma şarabını da tatmayı ihmal etmeyin. St. Malo'dan ayrılmadan St. Malo Şatosu ile karşılıklı Fort National, St. Vincent Katedrali ve de romantizm akımının kurucularından Fransız yazar Chateaubriand'ın hayatını geçirdiği binaları da mutlaka ziyaret edin. Dört gününüzü ayırarak yapabileceğiniz 'Ortaçağda' geçen bu seyahat sonrası kendinizi geçmişe yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz.
BUNLARI UNUTMAYIN
Ceren Özkanlı Rolland
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı