Çölden mega metropole

İlk kez 2004 yılında gittim Dubai'ye. Ve öğrencilik hayatını Miami'de yaşamış biri olarak bana hitap ettiğini düşünmüş ve hatta "Burada yaşamak isterim" yorumunu yapmıştım. O dönem ne kadar suni ve yaşanamayacak bir yer olduğuna dair birçok da eleştiri almıştım. Sonuçta çölün ortasında kurulmuş bir imparatorluktu. Ama Dubai her geçen gün beni şaşırtmaya devam ediyor. Doğal güzelliği olmasa da insan gücünü ve maddi imkanları kullanarak enleri ve ilkleri yaratmaya devam ediyor. Bir mega metropol olarak nitelendirebileceğimiz şehir dünyanın en büyük yapay adası Palm Jumeirah, dünyanın en büyük alışveriş merkezi Dubai Mall ve dünyanın ilk yedi yıldızlı oteli Burj Al Arab'ı da bünyesinde bulunduruyor. 1999 yılında kapılarını açan Burj Al Arab şehrin mihenk taşlarından biri. Yedi yıldızıyla Dubai'nin yansıtmak istediği tüm lüksü tek başına simgelemeye yetiyor. Jumeirah Group bünyesinde yer alan Burj Al Arab bu yıl 15. yılını kutluyor. Grup, iki yıl once Demsa Group'un üst kullanım hakkını satın aldığı Beyoğlu'ndaki bir müze otel olan Pera Palace Hotel'in işletmesini üstlenmişti. Hem bu iş ortaklığını hem de otelin 15. yılını kutlamak adına Dubai'nin yelken şeklindeki otelini ziyaret ettim. Bunca Dubai ziyaretine rağmen bu Burj Al Arab'ta ilk konaklamam. Etihad Airways'in lükste sınır tanımayan uçağıyla Abu Dhabi'ye uçtuktan sonra Phantom marka otomobillerle Dubai'deki otele transfer oluyoruz. Yol yaklaşık bir saat sürüyor. Ama araçta wi-fi olduğu için zaman nasıl geçiyor anlamıyorsunuz Bu arada Dubai'de neredeyse her yerde ücretsiz wi-fi var ve şifre sorulmuyor. Kısacası dünyayla bağlantınız hiç kopmuyor.

ODALARDA JAKUZİ VAR
Jumeirah Group'un 10 ülkede toplam 22 lüks oteli var. Birleşik Arap Emirlikleri dışında Maldivler, Şangay Frankfurt, Roma, Mallorca gibi şehirlerde de otelleri mevcut. Grup önümüzdeki yıllarda da Katar, Mısır, Çin, Rusya gibi yerlerde onlarca otel daha açmaya hazırlanıyor. Burj Al Arab'a geri dönersek... Her ne kadar dünyanın en yüksek binası statüsünü Burj Dubai'ye kaptırsa da hâlâ en lüks otel olma ünvanını taşıyor. Birçok turist sadece fotoğraf çektirmek için bile otele geliyor. Oteldeki tüm odalar süit olarak tasarlanmış. Hepsi dubleks süitlerden oluşuyor. Giriş katında resepsiyon, oturma odası, tuvalet ve valizleriniz için ayrılmış ufak bir aynalı oda var. Üst kat ise oda, giyim odası ve kocaman bir jakuziden oluşuyor. Otelin Hermes ile anlaşması var. Banyoda sadece şampuan ve kremler değil, Hermes parfümler de bulunuyor. Üstelik hem kadın hem de erkek parfümleri konaklayanlara veriliyor. 24 saat butler hizmeti de var. Zaten her katın resepsiyonu da ayrı. 27. katındaki tüm Dubai'yi gören Al Muntaha isimli barında bir akşam içkisi almanın keyfini ise anlatmak biraz güç...

SANAT MERKEZİ OLMA YOLUNDA
Dubai'yi ziyaret etmek için şu sıra en güzel zaman. Çöl sıcakları kavurmuyor arada esen rüzgar içinizi ferahlatıyor ve en güzel tarafı denize giriliyor. Jumeirah Beach Hotel zamanını plajda geçirmek isteyenlerin tercih ettiği bir yer. Özellikle çocuklu aileler için ideal. "Ben deniz istemem, alışverişe giderim" diyorsanız istikamet dünyanın en büyük alışveriş merkezi olan Dubai Mall. Dünyaca ünlü markaları burada bulabilirsiniz. Gümrüksüz alışveriş imkanı sunan Dubai alışveriş tutkunları için önemli bir destinasyon. Enerji, inşaat ve lüks markaların üssü konumundaki Körfez'de sanat da moda olmuş durumda. Son yıllarda dünyaca ünlü sanatçıların eserleri bölgede vitrine çıkmaya başladı. 2015 yılında açılacak olan Louvre Müzesi ve 2017'de tamamlanması beklenen Guggenheim Müzesi, Dubai'nin ne kadar ciddi bir sanat yatırımcısı haline dönüştüğünün sinyallerini veriyor. Onlar açılana kadar da Dubai Art Society, Dubai International Art Centre gibi yerleri ziyaret edip kuzey emirliklerindeki çağdaş sanatçıların eserlerini inceleyebilirsiniz.
TÜRK LOKANTASI DA VAR
Etihad Airways'in business sınıfında koltuklar yatak oluyor ve ikram sınır tanımıyor. Çok yakında havayolu The Residence suiti de devreye sokulacak. Bu çok özel kabinde yolcuların oturma bölümü, özel banyosu ve saç kurutma makinesi mevcut. İnsan düşünmeden edemiyor: "Özel jete ne gerek var?"
Jumeirah Zabeel Saray'ın içinde ev özlemi çekenler için Lalezar isimli otantik dekorasyona sahip bir Türk lokantası var. Ama bana kalırsa onu es geçin ve steak restoranında hem ete hem de trüflü patates püresine doyun.
Talise spa keyfi yapmadan dönmek olmaz. Güneş ve deniz sonrası kendinizi gerçekten şımartabileceğiniz bir yer.
Deve yarışlarına ne dersiniz? Hem de zaman zaman bu yarışlarda biniciler robot oluyor... O halde Star Wars'a hoş geldiniz...
Tek şansınız deve de değil. Ata binme merakınız varsa istikamet Naad El Sheba... Burada sürekli at yarışları oluyor. Ya da çölde atla gezintiye çıkabilirsiniz.