Kendileri küçük ama hikayeleri büyük
SIRADA GÖYNÜK VAR
Arabamıza atlayıp bu kez rotayı Göynük'e çevirelim. Sadece 51 km'lik bir yol var önünüzde. Yolların virajlı olmasını da dikkate alırsanız bir saat içerisinde yeni bir atmosfere gireceğiniz Göynük sizi karşılayacak. Ama durun, acele etmeyin. Çünkü ana yol üzerinden saparak Sünnet Gölü'ne uğramamak olmaz. 1050 metre yüksekliğindeki Sünnet Gölü, eşsiz manzarası ile sizleri büyüleyecek. Göle akseden mavi, turkuvaz ve yeşilin onlarca tonunu izleyerek kısa da olsa bir yürüyüş yapmanızda ve oksijeni içinize çekmenizde fayda var. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Göynük, çok yüksek olmayan engebelli bir araziye kurulmuş. İlçenin ortasından bir çay geçiyor. Su cılız, neredeyse akmıyor diyebiliriz. Göynük deyince ilk akla gelen Akşemsettin Hazretleri'nin türbesi elbette. Hacı Bayram Veli'nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet'in hocası olan Akşemsettin İstanbul'un manevi fatihi olarak biliniyor. Saçının ve sakalının beyaz olması ve sürekli olarak beyaz elbiseler giymesinden dolayı Akşeyh olarak bilinen Akşemsettin'in türbesi haliyle ilk durak olmalı. Türbenin yanında bulunan ve Orhan Bey'in oğlu Gazi Süleyman Paşa adına yapılan cami ve hamamı da mutlaka görmeniz gerektiğini hatırlatalım. İlçede bulunan evlerin tamamına yakını restore edilmiş. Kasabanın içinden geçen derenin ve daracık sokakların kenarlarına dizilmiş ve yamaçlarına serpilmiş evler tipik bir Anadolu-Osmanlı kasabasında olduğunuzu iliklerinize kadar hissettirecek. Kadınların daha çok beyaz ağırlıklı giysilerle dolaştığına da şahit olacaksınız bu vesileyle. Göynük'te küçücük dükkanlarda el işleri ve yöresel ürünler satılıyor ve eminiz ki onlar da ilginizi yeterince çekecektir. Göynük'ün simgesi haline gelen Zafer Kulesi'ni ilçenin her yerinden görmeniz mümkün. 1923'te Cumhuriyet döneminin ilk kaymakamı Hurşit Bey tarafından, üç katlı ahşap yalı baskı mimarisiyle yapılan kule Göynük'e hakim bir tepe üzerinde. Kulenin yanından Göynük'ü kuşbakışı izleyebilirsiniz.
MÜMKÜNLÜ KÖY: TARAKLI
Fazla oyalanmadan rotamızın son ilçesi Taraklı'ya uzanalım. Göynük'e 20 km gibi kısa bir mesafede olan Taraklı adını daha çok bir reklam filmiyle 'Mümkünlü Köyü' olarak gündeme geldi. Ancak her ne kadar birçok kişi yeni haberdar olsa da taraklı, UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilerek koruma altına alınmış ender bir ilçe. Dağ ve tepelerle çevrili bir vadinin içinde bulunan ilçe Sakarya'nın en uzak ilçesi. Ünlü gezgin Evliya Çelebi'nin 'Seyahatname'sinde, "İlçe halkı, şimşir kaşık ve tarak yapmaktadır ve bu nedenle yöreye Yenice Tarakçı ismi verilmiştir" dediği bu güzel ilçede Osmanlı dönemi mimari özelliklerini taşıyan ev, konaklar ve özellikle Mimar Sinan tarafından yapılan muhteşem bir cami bulunmaktadır. Taraklı'da yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda tarihi çarşıda bulunan 65 dükkanın birçoğu ve yine 100'den fazla ev bir kısmı aslına sadık kalınarak onarımdan geçirilmiş ve kültürel özellikleri koruma altına alınmıştır. 2011 yılında uluslararası 'cittaslow' yani 'sakin şehir' ağına dahil edilen ilçede adımlarken bunu ne denli hak ettiğini zaten anlayacaksınız. Büyük bir kısmı 300 yıllık olan evlerin Osmanlı şehir dokusunu oluşturan tarzda ve üç katlı olduğunu görecek, ziyarete açık bazı konakları gezerek tarihi içinize çekeceksiniz. Daracık ve arnavut kaldırımlı sokaklarda yürürken yük taşıyanların dinlenmeleri için yapılan dinlenme taşlarında yorgunluğunuzu atabilirsiniz.
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı