Bir huzur vahası Mardin

Seyahat benim için yaşadığım topraklardan uzaklaşmak yerine tam da içine doğduğum toprakları ziyaret etmem için en keyifli sebeplerin başında geliyor. Tarihsel ve kültürel mimari zenginliği, doğası, insanları ve farklı lezzetleri ile son yıllarda sadece ülkemizin değil dünyanın da ilgi odağı haline geldi memleketim Mardin. Büyüdüğüm yer olması nedeniyle ise benim için ayrı bir değer ve önemdedir her zaman. İş seyahatlerim dışında dinlenmek ve ailemle keyifli vakit geçirmek istediğimde büyülü atmosferiyle Mardin'e gitmek en özel seyahat programı benim için. Her bir taşı ayrı bir tarihi doku, Anadolu'dan geçen onlarca kültürün uğrak yeri ve mihenk taşı aynı zamanda. Adeta bir açık hava müzesi. Birbirinden farklı kültürlerin, binlerce yıl bir arada ve dayanışma içerisinde yaşadığı Mardin'de sayısız yer var, tatil rotanıza eklemek ve seyahatinizi uzatmanıza neden olacak güzellikte. Örneğin; Mardin'in tarihinde yolculuğa çıkmak ve bilgi sahibi olmak isteyenler için Mardin ve Sabancı Kent Müzeleri ilk uğrak yeriniz olabilir. Anadolu'da yüzyıllardan bu yana dinlerin ve kültürlerin bir arada yaşadığı Mardin'i gezerken bir caminin hemen ilerisinde bir kiliseye rastlayabilirsiniz. Kızıltepe Ulu Camii, Mardin Ulu Camii ile Deyrülzeferan Manastırı ve Mor Gabriel Manastırı ile daha onlarca mimari eser. Ve elbette Mardin evleri... Mardin denilince zihnimizde oluşan görüntülerin pek çoğu Mardin evlerine ait. Özellikle gün batımında çekilmiş olan ve her biri bir ateş böceği misali parlayan taş evlerin yer aldığı Mardin fotoğrafları ilk aklımıza gelenler arasında. Dünyaca üne sahip geleneksel taş evler aynı zamanda konaklama için de tercih edilebilir. Restore edilmiş olan taş evler gelenekseli ve modern dünyayı dozunda birleştiriyor ve sunuyor. Söz Mardin mutfağına geldiğinde ise apayrı bir tat ve lezzet çıkıyor karşımıza. Ülkemizin her bir köşesi muazzam lezzetler barındırıyor ve bu nedenle dünyanın en zengin mutfağı deniliyor elbette ama Mardin benim için bir başka. Mardinliler damak zevkine oldukça düşkündür. Baharatından tutun da, görünümüne kadar her bir detayı benim ziyaret sıklığımı artırıyor. Kaburga dolması, sembusek, kızarmış içli köfte, mumbar dolması ve cevizli sucuğu ilk aklıma gelen lezzetler arasında. Mardin'in medeniyetler tarihi açısından zenginliği, Mardin mutfağına da yansımış, ortaya mükemmel bir lezzetler harmonisi çıkmıştır. İtiraf etmem gerekirse her ziyaretimde muhakkak birkaç kilo almış olarak dönüyorum.
YALÇIN AYAYDIN