Çarşamba 11.02.2015
Son Güncelleme: Salı 10.02.2015

Bir parça duvar, biraz köri kokusu Berlin

Eğlenceli, şaşırtıcı, enerjik, her sokağından başka kokular gelen bir dünya şehri. Berlin acılarla dolu tarihini unutmamış ama çoktan geride bırakmış. Dünyanın dört bir tarafından gelen ziyaretçileriyle her daim hareketli Berlin'in ruhunu hissetmek için zamana ihtiyacınız olacak

Berlin'de turist olmak iyi mi kötü mü bir türlü karar veremiyorum. Eğer bu kente birkaç günlüğüne giderseniz, Checkpoint Charlie'yi görür, hediyelik eşya dükkanlarındaki Berlin Duvarı kalıntılarından satın alır, currywurst (körili sos ve kızarmış patatesle servis edilen sosis) yer, kanal kenarında yürüyüş yaptıktan ve üzerinde 'I heart Berlin' yazan bez çantalardan satın aldıktan sonra mutluluk içinde evinize geri dönersiniz. Geri dönüş yolunda, uçakta ikram edilen elmalı kekinizi yerken heyecanla, "Seneye bir daha gidelim" dersiniz, "Şimdiden özledim." Ama eğer burada uzun yaşarsanız, kentin sefası yanında cefasını da sürmeniz gerektiğini bilirsiniz. Tıpkı İstanbul'da olduğu gibi. Ya da belki de dünyanın neresine giderseniz gidin öyledir. Turist olmak güzel, hafif, tatlıdır. Yerli olmak; kök salmak, saç tokaları, tren biletleri ve tonlarca anı biriktirmekse, en düz ifadeyle, zordur. İster Berlin'de yaşayın ister Addis Ababa'da, İstanbul'da, Prag'da, Nice'de... Bu hep böyle. Tercih sizin. Berlin'i ister bir turist gibi gezin, ister sokakları caddelere ekleye ekleye dolaşıp, arka sokaklarda kaybolun. İlkinde kentin ruhu içinize tam sirayet etmeyecek. İkincisinde ise kalabalık ve gürültücü turistler, işsiz göçmenler, gece gündüz partileyen gençler ve bütün bunlardan az bunalmış yerliler görüp burada yaşamanın ne kadar zor olduğunu fark edeceksiniz. Ama ikisinin de yeri ayrı. Berlin, incecik buz tutmuş kaldırımlarda bavulunu çeke çeke yürüyen turistine tatlılıkla gülümseyen bir kent. İkinci Dünya Savaşı'nın baş kahramanlarından biri değilmiş, şimdi önünde gençlerin yoga yapıp uzandığı tren istasyonundan, zamanında binlerce Yahudi toplama kamplarına gönderilmemiş gibi. Ya da şimdilerde ufak bir parçasını 50 euro'ya sattıkları duvar, bir zamanlar anneleri çocuklarından, kardeşleri birbirinden ayırmamış gibi. Burada hemen her şey, üzerinden zaman geçince asıl manasını yitirmiş sanki.
BERLİN'DE GÖRÜLECEK BEŞ ŞEY
Bu kente gidince görmeniz gereken pek çok şey var. Ama liste yapan, yanına tik atan ve o küçük işaretleri attıkça "oh şimdi rahatladım" diyen biriyseniz şunları mutlaka görmeniz gerekiyor.
Televizyon Kulesi: Berlin'in en ünlü meydanlarından Alexanderplatz'da bulunan kule, kentin merkezi sayılıyor. Yukarı çıkıp Berlin'i kuşbakışı görebilir, ya da aşağıda kalıp currywurst satılan seyyar tezgahlarda karnınızı doyurabilirsiniz.
CheckpoInt CharlIe: Burası, Doğu ve Batı olarak bölünmüş Berlin'de geçiş noktası olarak kullanılan bir kapı. Günümüzde Friedrichstrasse üzerinde bulunuyor ve UBahn'a (Berlin metrosu) binip Kochstrasse durağında inilince hemen önüne çıkılıyor. Çok büyük bir yapı değil, iki yolun ortasında bir kontrol noktası ama görmeden olmaz.
BerlIn Duvarı: Yani duvardan kalanlar... Doğu Berlin ile Batı Berlin'i ayırmak için 13 Ağustos 1961'de yapılan 46 metre uzunluğundaki bu duvar, 9 Kasım 1989'da, Doğu Berlin hükümetinin isteyen vatandaşların Batı'ya geçebileceğini açıklaması üzerine coşkulu kalabalıkların katılımıyla yıkılmıştı. Aslanbaşı modelli kadınlar, bıyıklı adamlar sarılıp sarılıp ağlamıştı... Bugün duvardan kalan çok küçük bir bölümü Kreuzberg'de görebilirsiniz.
Brandenburg Kapısı: Bu ihtişamlı kapı Almanya'nın imparatorluk döneminden kalma bir yapı. Üzerinde, Mahşerin Dört Atlısı'nı temsil eden bir heykel var ki, epey dönüp dolaştıktan sonra oraya gelebilmiş.
BerlIner Dom: Berlin Katedrali, İkinci Dünya Savaşı'nda ağır hasar gören bir yapı. Ancak gövdesindeki bomba izleri restore edilmek yerine, bu ayıbın her zaman hatırlanması adına, öylece bırakılmış. Belediye Binası'nın hemen çaprazında yer alan bu görkemli katedrali 8 euro karşılığında gezebilirsiniz.

HİÇ GEREK YOK!

Berlin'de, eğer özellikle şık bir davete katılmayacaksanız, kıyafetlerinizin güzelliğinden çok sizi sıcak/rahat tutup tutmamasına bakın. Bu kentte herkes kafasına göre giyiniyor ve kimse sizi üstünüze başınıza bakarak yargılamıyor. Bu kentte taksiye binmek çok lüzumsuz. Toplu taşıma tıkır tıkır işliyor ve taksiye binenlere "neden ki?" gözüyle bakılıyor. Berlin'in en ünlü noktalarından biri de hayvanat bahçesi. Ama Berlin Zoolojik Bahçesi'ni (Zoolichergarten) ziyaret etmenizi hiç tavsiye etmem. Hayvanlara kötü muamele var diyemem ama dışarı çıkmak için kapıyı tırmalayan aslan ya da sıkıntıdan hep aynı yerde volta atan çita, çok can sıkıcı.
YAPMADAN DÖNMEYİN
Nuekölln'deki Coco Beach'de karamelli dondurma yemeden,
Kreuzberg'deki Würgeengel'de bulunan onlarca çeşit kokteyli denemeden,
UBahn, SBahn gibi toplu taşıma araçlarını kullanmadan,
Potsdamer Platz'daki Lego mağazasında kendinizden geçmeden,
Pazar günü Mauer Park'ta kurulan ikinci el pazarına gitmeden,
Bisiklet kiralayıp sokaklarda dolaşmadan,
Her sokak başında rastlayacağınız foto kabinlerde komik fotoğraflar çektirmeden,
Berlin Filarmoni Orkestrası'nın bir konserine gitmeden (Tabii bileti çok önceden almalısınız)...
BERLİN'DE NE YENİR?
Genellikle sosis, steak ve patates salatası. Ama bir yandan da dünyanın her mutfağını bulmak, her damak tadına uygun restoranlar keşfetmek mümkün bu şehirde. Kentin en eski lokantası olan Zur Letzten Instanz'a muhakkak uğrayın. Burası 1621'den bu yana hizmet veriyor. Müşterileri arasında Napolyon bile varmış. Tahta masaları, sokak lambası şeklinde aydınlatmaları ile sıcak bir atmosfere sahip. Fiyatlar makul, yemekler lezzetli. Berlin'e gidince her köşe başında bir dönerci göreceksiniz ama en iyisi Mehringdamm'daki Mustafa. Mustafa's Gemüse Kebab adlı küçük dükkanın önünde uzun bir kuyruk olacak, şaşırmayın. Tıpkı dönerciler gibi falafelciler de çok Berlin'de. Salata ve humus ile dürüm yapılan falafel ekonomik bir seçim. Mitte'deki Dada Falafel'i ziyaret etmeyi unutmayın. Türk dönerciler ile Arap falafelciler arasındaki tatlı rekabeti gözlemlemeyi de ihmal etmeyin. Uzakdoğu yemeklerini sevenler için burası cennet. Prenzlauerberg'deki Kore restoranı YamYam ve hemen karşısındaki Vietnam restoranı Monsieur Vuong'u da mutlaka görün. Berlin genel olarak yeme içme konusunda ucuz bir kent. Çok para harcamadan lezzetli ve güzel yemekler yemek mümkün. Şimdi, bütün bu yazdıklarıma bakıyorum da, bu şehre turist olarak gelmek iyi bir şey olabilir aslında. Eğlenceli, şaşırtıcı, enerjik, her sokağından başka kokular gelen, kalabalık bir dünya şehri sizi bekliyor. Mimarisi, tarihi, kültürü, insanı, doğası, mutfağı, kokusu, havasıyla çok özel bir şehir.

BAHARDA YİNE GELİRİZ

Berlin için en güzel vakit bahar ayları. Mart ayından itibaren havalar ısınmaya, günler uzamaya, gri şehir yeşillenmeye başlıyor. Hazirana kadar da sürüyor bu. Daha ince kıyafetlerle gezmek, sokaklarda dolaşmak, kanal kenarında yürüyüş yapıp açık havada yemek yemek mümkün oluyor. Kış aylarında gidenler bilir, Berlin'in soğuğu meşhurdur. Bu meşhur soğuğu tecrübe etmek istemeyenler ve şehirle daha güzel havalarda tanışmak isteyenler için önümüzdeki bahar, iyi bir fırsat.
MÜZELER ADASINDA BİR GÜN
Berlin'de gezecek müze çok. Şansımıza hemen hepsi bir arada bulunuyor. Müzeler adası adı verilen alanda, ki burası Berin Katedrali'nin hemen yanından başlıyor, Bergama Müzesi, Ulusal Galeri, Yeni Müze (Neues Musemum) ve Eski Müze (Altes Museum) var. Müzelere tek tek giriş ücreti vermek yerine, hepsine giriş yapmanızı sağlayan şehir kartlarından satın alabilirsiniz. Bu kartlara gişelerden ulaşmak mümkün. Neues Müzesi'ndeki Nefertiti heykeli ve Bergama Müzesi'ndeki tapınak kalıntıları turistlerin en çok ilgisini çeken detaylar. Neues Müzesi aynı zamanda Mısır Müzesi adıyla da anılıyor ve Antik Mısır'a ait pek çok eser burada sergileniyor. Bu bina da tıpkı Berlin Katedrali gibi, İkinci Dünya Savaşı'nda gördüğü hasarı hâlâ koruyor. İçerideki duvarlarda mermi izleri görmek mümkün. Bunun sebebi de aynı. Savaşın utancını her zaman hatırlamak. İnsanlara savaşın kötü bir şey olduğunu her zaman hatırlatmak. Bu arada, özellikle Mitte bölgesinde yoğunlaşan sanat galerilerini gezmeyi de ihmal etmeyin. Buralarda da çağdaş Alman sanatçıların ve Berlin'e sanat okumaya gelmiş yabancı sanatçıların işlerini görebilirsiniz.
ELİF TÜRKÖLMEZ

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.