Zamanda yolculuk için Küba!

Küba'ya gider gitmez başka bir ruh haline geçiyor insan... Daha sakin, daha yavaş, daha sevecen, daha keyifli bir hâl bu sözünü ettiğim. Egzotik, tropik ve sosyalist Küba'ya dair yazacak çok şey var. Ama orası anlatılmaz yaşanır bir yer... Şehrin DNA'sında, müzik, puro, mohito, dans, Che ve Fidel var... Başkent Havana'daki Jose Marti Havaalanı'na iner inmez 1960'lara ışınlanıyorsunuz.... Takvim orada durmuş... Adını havalanına veren Jose Marti'ye değinmeden olmaz... Jose Marti yaşamını, Küba'da İspanyol koloni yönetimini sona erdirilmesi ve Küba'nın ABD dahil başka ülkelerin egemenliği altına girmemesi için savaşıma adamış bir şair ve yazar... Durum böyle olunca Asi Küba'nın başkentinin havaalanına ismini vermesi gayet normal... Devrimin ardından ABD sermayesine kapılarını kapatan Küba, o şaşaalı günlerine, casinolara, gece kulüplerine ve paranın su gibi aktığı günlere veda etti. Şimdilerde o şaşaanın tortuları şehirde hüküm sürüyor. Bu yüzden havaalanından itibaren eski Amerikan arabaları Havana'yı adeta yürüyerek gezilen bir müze haline getirmiş... Neyse ki son yıllarda turizme önem veren Kübalı yöneticiler, bu güzellikleri başka ülke vatandaşlarıyla paylaşmaya karar verdi de biz de nasiplendik. Haliyle yıllardır kapalı bir kutu olan Küba turist akınına uğradı. Yılda üç milyon turistin ziyaret ettiği Küba'ya Türkiye'den yılda 10 bin kişi gidiyor. 110 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle, 11 milyon insanın yaşadığı Küba, Florida'dan sadece 180 kilometre uzakta. Dünyada son kalan dört sosyalist devletten biri olarak, süper güç Amerika'ya direnmekte... Türkiye'den direkt uçuşla gitmek şu an için mümkün değil. Tek umudumuz THY'nin Havana'ya direkt uçuş hattı açması... Aktarmalı uçuşla Küba'nın başkenti Havana'ya 17 saatlik bir yolculukla ulaşılabiliniyor. Havaalanından çıktıktan sonra saatlerinizi yedi saat geri almayı unutmayın. Unutmamanız gereken bir başka şeyse, modern hayatın bizi acele ettirdiği kadar hızlı değil burada işler... O yüzden rahatlayın ve Küba'nın keyfini çıkarın... Nacional Hotel Havana'nın en çok bilinen ve tercih edilen oteli. Otel, God Father 2 filmine mekan olduğu için bu kadar ünlü. Babaların toplantı yaptığı otel olarak bilinen Nacional Hotel her yere ulaşım için ideal noktada. Otelin kocaman bahçeli lobisi bile havaya girmeniz için yeterli... Havana eski şehir ilk duraklarınızdan biri olmalı. 1982'de UNESCO'nun dünya kültürel mirasına kattığı yer, Latin Amerika'daki büyük kolonyal döneme ait bir merkez. Bölge İspanyol- Endülüs mimarisinin güzel örneklerini barındırıyor. Buradan Katedral Meydanı'na yürüyerek gidebilirsiniz... 1777'de bitirilen ve Aziz Cristobal'e yani Kolomb'a adanan katedral, en güzel dini binalardan biri. Vaktinde aristokratların yaptırdığı ve aynı meydanda bulunan binalardan biri de Kolonyal Sanatlar Müzesi'ni de görebilirsiniz. Turunuza küçük yemek molası vermek isterseniz, hemen yan sokakta 1954'te aldığı Nobel ödülünü Küba'ya adayan Ernest Hemingway'in meşhur ettiği Bodeguita del Medio isimli restoranı deneyin. Yemeğin ardından Washington'daki Capitol'un bir kopyası olan eski parlamento binası Capitolio'ya uğrayın. Bugün Bilim Teknoloji ve Çevre Bakanlığı olarak kullanılan binada, son Rus çarına ait olan ve bir Türk kuyumcu tarafından Küba devletine satılan 25 karatlık elmasın bir kopyası yer alıyor.

MÜZİKSİZ BİR KÜBA DÜŞÜNÜLEMEZ!
Ve Devrim müzesi... 1920'de açılan ve eski başkanlık rezidansı olan bina, 1959 devrimine kadar 22 başkan tarafından kullanılmış. New York'tan Tiffany'nin dekore ettiği bina Küba'nın bağımsızlık mücadelesini, özellikle devrim dönemini anlatan eserlerin sergilendiği neo-klasik üsluba sahip. Partagas, Havana'ya gelen puroseverlerin uğrak yeri. Capitolio'nun hemen arkasındaki caddede yer alan fabrikayı gezmek için önceden randevu alınması gerekiyor. 45 dakika süren turda, tütünün puro haline gelinceye kadar hangi işlemlerden geçtiği, bu iş için nasıl bir el emeği ve maharet gerektiğini anlayabileceğiniz bu turda, puronun güzel kızların bacaklarında sarılmadığını öğrenmek küçük bir hayal kırıklığı yaratsa da müthiş bir deneyim. Küba ve müziği ayrı düşünmek mümkün değil... Hasta Siempre, Guantanamera, Quizas, quizas, quizas şarkılarını dinlemeyen varsa, Havana'da bol bol dinleyeceği kesin. Küba'ya gidip salsa yapmadan dönülmez... Üstelik Küba'da müzik olan bir ortamda hiç tanımadığınız birinin sizi dansa kaldırması son derece normal. Salsa bilmek zorunda değilsiniz, saatlerce size öğretebilirler. Ama salsa olmasa bile, müziğin ritmine uygun hareket etmek zorundasınız. Haftanın son günü olan cuma Kübalılar için parti günü. 'Fiesta" dedikleri bu partiler, evlerde ya da barlarda düzenlenebiliyor. Malecon partileri de farklı bir alternatif... Malecon, uzun bir duvarın tüm deniz kenarını dolaştığı bölgenin adı. Havana'daki yolların neredeyse tamamı Malecon'a çıkıyor. Küba'da her restoranda, kafede, barda bulunan amatör müzik grupları Malecon'da da sahne alıyor. Varadero, Küba seyahatinin olmazsa olmazlarından... Havana'ya yaklaşık iki saat mesafede olan bu sayfiye yeri Hicacos yarımadasında yer alıyor. Palmiye ve begonviller arasında otel, restoran, tatil köyü, bar ve disko dolu. Fransız mutfağıyla ünlü eski Villa Xanadu'da yemek yemeyi ve katamaranla Cayo Blanco adasına gitmeyi ihmal etmeyin. Varadero dalmak için de ideal, mercanlar muhteşem ve su ısısı hiçbir zaman 18 derecenin altına inmiyor.
KÜBA YOLCULARINA TAVSİYELER
* Havana Casa De La Musica'da ve Trinidad meydanında canlı müzik eşliğinde salsa yapın.
* Yanınızda eski spor ayakkabısı, sakız, kalem gibi ambargodan dolayı Kübalıların edinemediği ürünleri hediye olarak götürün, inananın size minnetkar kalacaklar.
* Pinar Del Rio ve Vineales'e gidin çünkü Havana'ya çok yakın ve görülmesi gereken önemli yerler.
* Para olarak Amerikan doları götürmeyin, Euro götürün çünkü dolardan yüzde 10 komisyon alıyorlar.
* Gitmeden Küba tarihi, Che, Castro ve Jose Marti hakkında bilgi sahibi olun ve Havana'da devrim müzesini gezin.