Son Güncelleme: Cumartesi 18.04.2015
Bu ada ne kadar büyük!
Yunan adaları içinde bence en güzeli, en tenhası, en ucuzu, en çağıran, sarılan, kal diyeni Midilli. Oturduğunuz masada zeytinyağına ekmek banarken yaz hiç çaktırmadan geçebilir, öyle söyleyeyim. Ama işte, Ada'nın bir de biz gittikten sonraki hali var
KALABALIK DEĞİL
Siz de benim gibi, Büyükada'nın etrafını bisikletle 20 dakikada turlayanlardansanız, Midilli canınızı sıkabilir. Bu adanın tamamını değil bisikletle, arabayla dolaşmak bile imkansız. Çünkü çok büyük. Yüzölçümü 1631 km. Girit ve Eğriboz'dan sonra Yunanistan'ın üçüncü büyük adası. Ama buna rağmen, mesela hiç de Girit gibi kalabalık, popüler, 'gelişmiş' değil. Son birkaç yıldır Türkler tarafından keşfedilmiş olduğuna bakmayın, turizm araştırmaları buranın henüz diğer adaların turizm potansiyeline ulaşmasına çok vakit olduğunu gösteriyor. Midilli, ya da resmi yazışmalar dışında pek kullanılmayan adıyla Lesvos'a Ayvalık'tan kalkan feribotlarla yaklaşık 1 saat 15 dakikada ulaşmak mümkün. Ada'ya giriş için Schengen vizesi şart. Ama vizeniz yoksa kapıdan da alabilirsiniz. Tabii bunun için orada bulunan bir turizm şirketini arayıp üç gün önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Yani feribottan inince alırım derseniz olmaz. Midilli Adası'nın merkezinde yani Liman bölgesinde yan yana dizilmiş kafeler, restoranlar, barlar karşılıyor sizi. İçerilere doğru ilerlediğinizde damak tadımıza hiç de yabancı olmayan ev yemekleri yapan küçük restoranlar sıralanıyor. Musakka, dolma, köfte yazan tabelaları okuyarak yavaş yavaş yürüdüğünüzde merkezin en işlek caddesi Ermu'ya ulaşıyorsunuz. Burada hediyelik eşya satan butikler, insanın ağzını sulandıran çörekler pişiren pastaneler, bir yorgunluk kahvesi içmeye çağıran gölgelik mahalle kahveleri var. Bir de şu an yarı yıkık vaziyette olan Osmanlı'dan kalma bir cami ve hamam. İkisi de gezilebilir durumda, mutlaka görün. Midilli'nin merkezi değil de, çevresi iyi. Mutlaka bir araba kiralayıp Anaxos bölgesinde yer alan Petra'ya ve Molivos'a gidin. Denize girin. Kabak çiçeği dolması, Yunan salatası, kalamar, ahtapot yiyin. Ömrünüz uzasın. Vaktiniz olursa Ayasos'a çıkın. Acayip bir yer. Yazın bile serin, yanınıza mutlaka kalın bir hırka alın. Ada halkının geri kalanından farklı bir Yunanca konuşan Ayasoslular'dan kızartmalık peynir alın. Mahalle kahvesine oturup kaynar için. Avrupa'nın en büyük tiyatrolarından biri olan Ayasos sahnesini görün. Bütün bunları böyle sıralayınca olmuyor. Vakit bulun, mutlaka gidin, deniz şahane, yemekler ağlatacak kadar iyi ve çok hesaplı, havası ömür uzatır, insanı on numara. Ben kışın da gitmeyi düşünüyorum. Ayasos'a özellikle. Gidip kalmayı hatta belki. Orada yaşamayı. Zeytin ağaçları arasında, dünyanın her yanından eczacının ot toplamaya geldiği şifalı dağlar içinde... Korkmayın, şu an kahve içiyorum. Herkese güzel bir bahar diliyorum.
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı