Hem rahat hem de ekonomik tatil

Şirket çalışanlarımızdan kurulu klasik otomobil ralli takımımız P+M Team'in yarış parkurlarından biri, farklı güzelliğiyle keşfedilmeyi bekleyen Romanya'daydı. Bükreş, Sibiu ve Braşov'u kapsayan rota, aslında Osmanlı İmparatorluğu tarihi ile ilgili olanlar için oldukça merak uyandırıcı bir bölgeyi içeriyor. Bükreş'in komünizm sonrası gelişen bir Avrupa başkenti olduğunu şehri gezerken hissediyorsunuz. Nispeten ucuz bir şehir ve arka sokaklarında fakirliği de görebiliyorsunuz. Buna rağmen, kültüre ve gelişime verdikleri önemi, yerel halkın yaşayışında ve çok sayıdaki müze, tiyatro, sanat galerisi, kütüphane gibi kültürel oluşumlarda fark etmek mümkün. Yine de şehirde geçmişin getirdiği hüznü bu modern havanın içinde hissetmemeye imkan yok. 1965'ten itibaren Çavuşesku liderliğinde komünizm sistemine geçişle birlikte, şehirdeki tarihi binaların yerine, yüksek komünist dönem bloğu olarak adlandırılan, bugün de bazıları ayakta olan binalar yapılmış. Çavuşesku'nun inşa ettirdiği Parlamento Sarayı, Pentagon'dan sonra dünyanın ikinci büyük parlamento sarayı olma özelliğine sahip. Halkın 1989'da ayaklandığı ve çatışmaların başladığı Devrim Meydanı ve şehrin Küçük Paris ismini de almasına vesile olan, 1. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybedenler anısına inşa edilen ve Paris'tekinin neredeyse aynısı olan Zafer Takı, Bükreş'te görülecek yerler arasında. Uzun yıllar Osmanlı topraklarının parçası olan Bükreş, bizim Kazıklı Voyvoda olarak tanıdığımız Vlad Tepeş'in Osmanlılara karşı savunma amaçlı yaptırdığı Bükreş Kalesi ile de tanınmakta. Esir aldığı Osmanlı askerlerini kazığa oturtarak öldüren Kazıklı Voyvoda'ya karşı sefer düzenleyen Fatih Sultan Mehmet, Eflak ve Bükreş'i Osmanlı topraklarına katmış ve bu bölge 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'na kadar da Osmanlı yönetiminde kalmış.
DRAKULA KALESİ
Kazıklı Voyvoda'nın Bram Stoker'in romanındaki meşhur hayali karakter Kont Drakula'ya ilham vermesi ve daha sonra tüm dünyanın tanıdığı bir karaktere dönüşmesi, Braşov yakınındaki Karpat Dağları'nın eteklerindeki Bran Kalesi'ne turistlerin akın etmesini sağlıyor. Kazıklı Voyvoda'nın yaşadığı rivayet edilen bu kale, bugün Drakula Kalesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Kale, dar merdivenleri, gıcırdayan tahtaları ve içeri girdiğinizde hissettiğiniz ürkütücü hava ile vampir dünyasını çağrıştırıyor. Ancak gerçekte, film endüstrisinin ne kadar güçlü ve etkili olduğunu anlıyorsunuz; çünkü aslında, kalenin içinde ne Kazıklı Voyvoda ne de Kont Drakula ilgili herhangi bir kayda veya nesneye rastlamıyorsunuz. Sadece tipik bir Romen şatosu. Bu bölgede, Drakula Kalesi'nden daha etkileyici olan dağların nefes kesen güzelliği. Şehir ve kasabaları birleştiren dağ yolları seyahati çok keyifli bir hale getiriyor. Romanya halkı Akdenizliler kadar sıcakkanlı değil; ama belki de klasik otomobillere olan ilginin bir getirisi olarak gayet kibar ve misafirperver bir yaklaşım gösteriyorlar. Bükreş ve çevresi, Avrupa'da hep aynı destinasyonlara seyahat etmekten sıkılmış geziseverler için hem rahat hem de ekonomik bir tatil deneyimi sunuyor.

MAMALİGA VE YAHNİ
Bükreş ve çevresinde çok özel bir mutfak yok. Alman, Sırp, Macar ve Osmanlı mutfaklarından etkilenmiş. Mesela Bükreş'te musakka veya baklava yiyebilirsiniz. Tercihim yerel tatları deneyimlemekten yanadır. Burada da mamaliga, (mısır unu ve peynirle yapılan bir yemek), tavuk ciğeri yahnisi gibi yerel tatları deneyebilirsiniz.