Üç güzel rota

New York
Özel bir şehir
Kozmopolit yapısı, hiç bitmeyen hareketliliği ile yaşam enerjinizi yenileyen bir şehir New York. En güzel mevsimi ilkbahar ve sonbahar olsa da kış ve yaz aylarında da ayrı bir keyif veriyor. Burada yapacak şey çok. Güzel yemekler yiyip, dünyaca ünlü müzelerde vakit geçirebilirsiniz. Ya da parklarında koşup alışverişe doymak mümkün. New York'un gezilecek yerlerinin başında Washington Square Park, Central Park, Soho, The High Line, Rockefeller Center geliyor. Şehre gelmişken mutlaka bir Broadway şovu da izlemelisiniz. Özellikle Soho alışveriş için vazgeçilmez bir adres. Bütün dünya markalarının en güzel mağazaları burada. Ayrıca bir sürü küçük lokal butiği de burada gezerken keşfedebilirsiniz. West Village bölgesi de özellikle yazın hem kafeleri, hem de mağazaları ile ideal. Oradan yürüyerek bir başka alışveriş cenneti Meatpacking'e geçin. New York, dünyada yeme-içme trendlerini belirleyen şehirlerin başında geliyor. En hip, en şık restoranlar burada. Burger seviyorsanız Standard Otel'in altındaki Standard Grill'de cheeseburger ve patates kızartması yemelisiniz. Bond Street Sushi, Japon mutfağıyla Amerikan tarzını harmanlıyor. Big Eye Tuna Tarts'ın yemekleri de çok lezzetli. Little Italy'de Rubirosa adında bir restoran var. Pizzaları inanılmaz güzel. Biraz da sanat diyorsanız New York'ta Museum of Modern Art'ın (MoMA) yanı sıra Guggenheim, Whitney, Metropolitan müzeleri, meşhur Frick koleksiyonu ve Chelsea gibi civarındaki galerileri gezmeye mutlaka zaman ayırın. Bu arada koşmak New Yorklular için bir tutku. Siz de seyahatiniz sırasında bu tutkuya ortak olabilirsiniz. Central Park'ta ya da Chelsea bölgesindeki eski tren raylarından şimdi parka çevrilen The Highline Park'ın üzerinde koşarak şehri yukarıdan izleyebilir, sabah saatlerinin keyfini çıkarabilirsiniz.

Mykonos
Eğlencenin adresi
Mykonos, beyaz renkli dar sokakları ve küp şeklindeki evleriyle tam bir Ege adası. En popüler Yunan adaları arasında yer almasının en önemli sebebi ise tatilde eğlence arayan turistlerin gözdesi olması. Dünya sosyetesinin de uğrak yerlerinden olan eğlence adasında hayat geç saatte başlıyor. Akşam yemeğine saat 23.00'te oturuluyor. Ve hareketlilik sabah saatlerine kadar kesintisiz devam ediyor. Barlarda, gece kulüplerinde müzik sesi hiç kesilmiyor. Mykonos'un merkezinde, deniz kıyısında açık hava kafe ve restoranların sıralandığı bölge, Venedik'i andıran görünümü nedeniyle Little Venice ismiyle anılıyor. Buradaki kafelerde oturup bir şeyler içerek güneşi batırmak çok keyifli. Ya da yel değirmenlerinin olduğu yere çıkıp manzaranın keyfini de çıkarabilirsiniz. Adada eğlence önce plajlarda başlıyor. Adanın dünyaca ünlü plajı Super Paradise küçük bir kıyıda saklı, güzel bir kumsal. Arabayla karadan, ada merkezinden kalkan teknelerle de denizden plaja ulaşabilirsiniz. Adayı gezmek için motosiklet de kiralayabilirsiniz. Harika bir koydaki Psarou Beach'te masmavi suların keyfini çıkarabilirsiniz. Nammos Beach'te ise eğlence öğlen başlayıp akşama kadar sürüyor. Sokaklarda gezerken çiçeklerle bezenmiş şirin beyaz evlerle karşılaştığınız adada alışveriş yapmak isteyenler de düşünülmüş. Mykonos'ta mağazaların çoğu gece 24.00'e kadar açık.

Rio de Janerio
Festival, okyanus, samba ve alışveriş
Brezilya'nın ikinci büyük şehri Rio de Janeiro ya da kısaca Rio, okyanus kıyısında yer almasının avantajını yüzyıllar boyunca yaşamış bir şehir. Rio tam anlamıyla bir tatil, kültür ve alışveriş cenneti. Uçağınız beyaz kumlu plajların ve tropik bitkilerle kaplı tepeciklerin üzerinden inişe geçerken Rio'ya geldiğiniz ve bu deneyimi yaşama fırsatınız olduğu için içten içe kendinizi dünyanın en şanslı insanlarından biri gibi hissedeceksiniz. Güney bölgesinin lüksü ile şehir merkezi ve favelaların karmaşası içinde; 18 kilometrelik sahiliyle bir yandan tatil beldesi, bir yandan büyük şehir olabilmeyi başaran nadir şehirlerden birisi Rio. Tropikal iklimin etkisindeki bu güzel şehir, en çok kumsalda tüm gününü geçirmek isteyenler tarafından tercih ediliyor. Yani bu şehir en çok plajlarıyla tanınıyor ve bu nedenle turist çekiyor. Şehrin en ünlü plajı Copacabana… Onu Ipanema ve Leblon plajları izliyor. Bu plajlar direkt olarak Atlas okyanusuna açılıyor. Okyanus dalgaları arasında yüzmek çok zor olsa da sörf yapmaktan hoşlanıyorsanız Rio, size macera dolu ve eğlenceli bir sörf deneyimi vaat ediyor. Kumsalda futbol ve voleybol oynayanlara bronz bir tene ulaşmak için güneşlenenler eşlik ediyor. Pazar günleri Copacabana plajının paralelindeki cadde komple trafiğe kapanıyor ve binlerce kişi burada bisiklete biniyor, yürüyor, koşuyor. Copacabana Plajı'nın yan tarafı sayısız irili ufaklı otelle kaplı. Copacabana ve Ipanema dışında Rio'nun köklü tarihini yansıtan şehir merkezi görülmeye değer birçok yapıyı barındırıyor. Rua Primeiro de Março'dan yürümeye başlayıp şehrin en eski meydanı olan Praça XV'i gezdikten sonra Rua do Ouvidor boyunca yürüyüp antikacılar, restoran ve kafelerle tekrar hayata döndürülen Rua Lavradio'da Brezilya mutfağının tadına bakabilirsiniz. Buraya kadar gelmişken elleriyle yaptığı yüzlerce seramikle kaplanmış basamaklarda ölü bulunan Şilili sanatçı Selaron'un merdivenini ziyaret etmemek olmaz. Rio'nun sembolü ve koruyucusu Cristo Redentor veya Corcovado kuşkusuz en çok ziyaret edilen anıtlardan birisi. Tabii ki Rio dendiğinde plajları, tarihi noktaları, doğal güzelliği kadar futbol, samba ve Rio Karnavalı da akla geliyor. Şubatta düzenlenen ve 10 gün süren karnaval sırasında şehrin yüzlerce caddesinde samba yapılıyor. Bu şehir kısa sürede kalbinizi çalacak ve bir kez gittikten sonra yeni bir fırsat yaratıp yeniden ziyaret etmek isteyeceksiniz.