Pazar 08.05.2016

Huzur da var eğlence de

Atlayın bir gemiye, olmadı feribota ya da pırpır uçağa. Doğru Santorini ya da Mykonos’a... Eğlenmek için Mykonos, huzur içinse Santorini muhteşem seçenekler

Yunanistan'da fiyatlar makul, e bu durumda da plajları, otelleri her daim ful... Üstelik Türkiye'den geldiğinizi öğrenen işletmeler pek bir sempatik. Türkçe "Hoşgeldin" diyorlar... Hal böyle olunca kaçırmamalı... Gemiye atlamalı, Yunan adalarını aşındırmalı. Gemiyi kaçırdıysanız, Atina'dan feribota, o da olmadı pırpır uçağa atlayın soluğu güzeller güzeli Yunan adalarında alın. Eğlencenin adresi Mykonos... Ama romantik bir tatilse isteğiniz, o zaman gerçekleşsin dileğiniz... İstikamet Santorini... Bu arada genelde eğlence adası Mykonos ile sakinlik adası Santorini birlikte anılıyor. Birinde sabahlara kadar eğlenen diğerinde huzurun tadını çıkartıyor.
RODOS
Şövalyeler adası
Ege denizinin doğusundaki 12 ada içinde dördüncü büyük ada olan Rodos, Türkiye kıyılarına sadece 18 kilometre mesafe uzaklıkta. Rodos'a gemiyle gelenleri, 4 kilometre uzunluğundaki dev duvarların arasındaki Rodos Kalesi karşılıyor. Rodos Şövalyeleri'nin inşa ettiği kale, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan eski şehrin merkezini çepeçevre sarıyor. Eski şehrin parke taşlı daracık sokaklarında kaybolup zaman yolculuğuna çıkabilir, kalenin içindeki yüzlerce mağaza, restoran, kafe ve dükkanda vakit geçirebilirsiniz. Karnınız mı acıktı; birkaç euro'ya pita, waffle veya tatlı krep yiyebilirsiniz. Ege'deki birçok noktanın aksine denizi fazla tuzlu olmayan adada, pazar günleri bile sessiz-sakin deniz keyfi yapabileceğiniz pek çok plaj bulunuyor. Adanın kuzey tarafında deniz biraz dalgalı. Bu bölge; daha çok rüzgar sörfü yapanlar ve eski şehre yakın olmak isteyenlerin tercihi. Yüzücülerin en çok rağbet ettiği noktaların başında ise Lindos, Faliraki ve Anthony Quinn Koyu geliyor. Adanın şehir merkezinden sonraki en büyük yerleşim yeri olan Lindos, mavi pencereli beyaz evleri, turkuaz renkteki denizi ve yüksekten bakıldığında kalp şeklinde görünen St. Pauls Koyu ile doğaüstü güzellikte bir yer. Lindos'a gitmişken, Acropolis'i görmeden dönmeyin. Acropolis'e, 100'den fazla merdiveni aşarak ulaşabiliyorsunuz. 5 euro'ya bir eşekle de tapınağa çıkabilirsiniz. Adada yüzmek için en ideal noktalardan bir diğeri ise Anthony Quinn Koyu. Faliraki bölgesinde bulunan koy, Rodos tutkunu olan Anthony Quinn'in 1961 tarihli The Guns of Navarone filminin burada çekilmesinin ardından ünlü aktörün ismini almış.
BİRAZ DA TARİH TURU
Ziyaretçilerine deniz-güneş-kum üçlüsünden çok daha fazlasını vaat eden Rodos'ta Bizans ve Osmanlı döneminden kalma eserler de var. M.Ö. 300 yılında inşa edilen Apollo Tapınağı ile eski Rodoslular'ın güneş tanrısı Helios şerefine atletizm yarışmalarının düzenlediği antik stadyum mutlaka görmeniz gereken yerlerden.
MYKONOS
Burada uyumak yok
Mykonos'ta uyumak yok... Ada sabaha kadar eğleniyor... En sıkıntılı tarafı taksi bulunamaması. Ama eğlenmeye gelmişiz canım, kim ne yapsın arabayı... Villa kiralayabilir ya da farklı fiyat seçeneklerindeki otellerden birine yerleşebilirsiniz. Ama zaten bütün gün parti, plaj, eğlence tadında geçiyor. Kısacası otelin, kaldığınız yerin pek de önemi yok. Siz mayolarınızı ve mini elbiselerinizi almayı unutmayın yeter. Mykonos'ta plan, program yapmaya pek gerek yok. Kalabalığı takip edin yeter. İlk istikamet elbette Türklerin favori mekanı Nammos... Bu arada eğlencesi kadar yemekleri de iddialı. Yemek sonrası DJ'in müziği eşliğinde masanın üstüne çıkabilir, dilediğinizce dans edebilirsiniz. Scorpios ise Nammos'a rakip bir başka plaj ve kulüp. Buranın manzarası gerçekten de çok güzel. Ayrıca yemekleri bir plajdan ve kulüpten çok daha öte...
TAVERNA İÇİN...
Mykonos'un en şık tavernası ise Sea Saten Market... Burada her an ünlü birilerini de görebilirsiniz. Arada Tarkan gibi Türkiyeli müzisyenlerin şarkıları da çalıyor. Balık yemekleri gerçekten de çok lezzetli. Yemek sonrası herkes masanın etrafında dans ediyor. Bu arada yine yemek sonrası ortaya koca bir buz kovası geliyor. İçinde karpuz dilimleri ve elbette damlasakızı likörü...
KÜÇÜK VENEDİK DE VAR
Adanın en popüler bölgesiyse Little Venice (Küçük Venedik). Denize sıfır bu bölgede yan yana kafeler var. Burada adet gün batımını bu bölgedeki kafelerden birinde bir şeyler içerek karşılamak.

SANTORINI
İyi ki gelmişim
Volkanik adalar grubu olan Santorini'de M.Ö. 1650-1450 yılları arasında püskürmeye başlayan volkan, adanın 73 kilometrelik bir alanının deniz altında kalmasına neden olmuş. Birkaç adacıktan oluşan Santorini'nin yerleşim başkenti Fira adlı büyük ada. Fira'dan botlarla geçilen Thirassia Adası ise 40 hanenin yaşadığı ufacık bir köy. Santorini'de hissettiğiniz ilk şey huzur. Adanın tepesinde yer alan kafelerden birinde oturup adayı ve muhteşem deniz manzarasını seyrederken "İyi ki gelmişim" diyorsunuz. Ada çok büyük değil. Her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Ama yokuşlar çok fazla. O yüzden kondisyonunuz iyi değilse size tavsiyem araç kiralamanız. Otomobil istemezseniz ATV kiralayın.
EVLENMEK İÇİN GELİYORLAR
Santorini ile ilgili hemen hemen her fotoğrafta Oia (ayo diye okunuyor) Köyü yer alır. Mavi çatılı şapeller vardır ya hani kartpostallarda işte orası Oia Köyü... Uzakdoğu'dan her yıl 800 çift evlenmek ya da evlenme teklif etmek için buraya geliyor. Çünkü bölgenin uğur getirdiğine inanıyorlar. Arnavut kaldırımlı, daracık sokaklarında yürürken kayalıklar üzerine kurulmuş muhteşem yalıları ve evleri görüyorsunuz. Köyün denize bakan cephesinde kafe ve restoranlar yer alıyor. Arka tarafta, sanat galerileri ve hediyelik eşya satan tezgahlar var. Gün batımı buraya uğramak için en iyi vakit. Örneğin Sunset Cafe'de oturup öğlen yemeğinizi yiyebilir, gün batımının keyfini çıkarabilirsiniz.
SİYAH PLAJ MI BEYAZ MI?
Santorini'de plajların rengi bile romantik. Kuzeyden güneye doğru ilerlerken renk değiştiriyor. Siyah, kırmızı ve beyaz plajlar var. Buralara giriş ücreti alınmıyor. Ama şezlong ve şemsiye için ücret alıyorlar. Plajların arka taraflarında kafe ve restoranlar sıralanıyor. Restoranlar öğlenleri oldukça uygun fiyata menüler oluşturuyor. Bol bol deniz mahsullü içeren menüler iştah kabartan cinsten. Yapmadan dönmeyin
Santorini'de gün batımının keyfini çıkarın.
Taverna eğlencesi için Amudi bölgesine geçin. Yalnız tavernalarda canlı müzik, tabak kırmak gibi aktiviteler asla olmuyor.
Fira'daki Nicolas öğlen yemeği için ideal. Konumu gereği esintili bir yer, yemeklerin görüntüsü ve tatları muhteşem. Deniz mahsullü makarnada iddialılar.
Santorini'nin balı da meşhur. Ama karamelize olmuş halde satılıyor. "Bu alınır mı?" diye soruyorsunuz. "Sıcak ekmeğin üzerine önce tereyağı sonra balı bir sürün, sonra görüşelim," yanıtını alıyorsunuz. Sonuç mu: Bence haklılar.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.