Son Güncelleme: Cumartesi 21.05.2016
Gizem, hoşgörü ve kaosun başkenti Yeni Delhi
Hindistan’ın otantik yaşamı her daim ilgi görüyor. Ülke bambaşka bir kültür mozaiği sunuyor. Bir milyarı aşan nüfusuyla Müslüman, Hindu, Sikh, Bahai, Budist birçok dine mensup insan bu gizemli ülkede barış içerisinde yaşıyor. Yeni Delhi ve Agra kentleri de görülesi. Tac Mahal ise her daim ziyaretçi akınına uğruyor
ÇELİŞKİLER KENTİ YENİ DELHİ
Ve nihayet Delhi'ye indiğimizde bizi sabah saatleri olmasına rağmen ağır bir sıcak adeta sarıp sarmalıyor. Otelimize yerleşip şehri görmeye çıktığımızda mayıs ayında 42 dereceye varan sıcaklık insanı pişiriyor. İstanbul'u mumla aratan trafik ve durmaksızın öten korna sesleri arasında her yerden fışkıran insan kalabalığı karşılıyor bizi. Otomobillerin neredeyse hepsi minik kazalardan dolayı hasarlı ve sürücüler ufak tefek çarpmalarda duraksamıyorlar bile. Yeni Delhi 17 milyon nüfuslu birkaç kentin birleşmesiyle oluşmuş dev bir metropol. Dev plazaların hemen yanı başında sokakta yatan insanlarıyla, dünya markası lüks bir restoranın arka sokağında çöpten beslenenleriyle çelişkiler kenti. Hindistan'da bir milyarı aşan nüfusuyla Müslüman, Hindu, Sikh, Bahai, Budist birçok dine mensup insan tam bir barış içerisinde yaşıyor. Hindistan 250 milyon Müslüman nüfusuyla dünyada en çok Müslüman'ın yaşadığı ülke.
HİNDİSTAN'IN YEMEKLERİ ZORLAYICI
Eski şehir ve yeni şehir olarak ikiye ayrılan kenti hızlıca görmek için iki gün yetiyor. Ancak "Ben keyifli keyifli, kasmadan gezeceğim" derseniz üç gün ayırmak daha mantıklı. Daha fazla kalırsanız, baharat kokusu içinize kadar işliyor. Ayrıca evsizlerin, çadır ve barakalarda yaşayanların çokça olduğu bir ülke Hindistan. Hindistan'da en büyük harcamayı konaklama ve yemeğe ayırmakta fayda var. Öyle hem ucuz, hem temiz bir otel bulmak kolay değil. Ayrıca ucuz bir otelde kalıp kendinizi güvende ve temiz hissetmeniz de pek mümkün değil. Açık satılan hiçbir içeceği içmemek gerekiyor. O yüzden 4-5 yıldızlı otellerde kalmak daha doğru. Bizim kaldığımız 4 yıldızlı otel, havaalanı yakınındaydı ve memnun kaldık. 4 yıldızlı otellerin fiyatları oda kahvaltı 100-150 dolar civarındaydı. Yeni Delhi hatta tüm Hindistan yemek konusunda biz Türk insanının zorlanacağı ülkelerin başında geliyor. Bol baharatlı ve inanılmaz acılı yemekleri var. "Ben her şeyi yerim, madem geldik yerel lezzetlerden de tadalım" dediğinizde alışık olmadığınız için hastanelik olmanız işten bile değil. Tek yol ya kaldığınız otelde yemek ya da Yeni Delhi'de bolca bulunan, oldukça pahalı dünyaca ünlü restoranlardan beslenmek. Bizim gruptakilerden bir arkadaşın memleketten getirdiği lavaş ekmeği, zeytin ve peynirler çoğu zaman kurtarıcımız oldu. Yeni Delhi'nin bir şehir merkezi yok. Birçok merkezi var. Gezilecek yerleri de birbirinden farklı noktalarda. Öyle Avrupa'daki gibi yürüyerek gezmek mümkün değil. Taksiler ve motosikletten bozma arkası açık rikşalar çok ideal, ucuz. 3-5 dolar karşılığı rupiye 8-10 kilometrelik mesafeye gidilebiliyor. Yemekte, rikşada, takside hizmet aldığınız her Hintlinin bahşiş beklediğini de unutmayın.
KÜLTÜR MOZAİĞİ GÖRÜLESİ
Bence Hindistan, her şeye rağmen mutlaka görülmesi gereken ülkelerin başında geliyor. O kadar anlattık hijyen sorunu, kalabalık, sıcak, kaos ama bambaşka bir kültür daha doğrusu kültürler mozaiği. Ve gizem ve hoşgörü. Dahası ucuz işgücüne dayalı gelişmiş sanayisi, bilgisayar yazılım teknolojine yaptığı yatırım, iyi eğitimli insan kaynaklarıyla dev bir ülke. Gidin görün ama dikkat edin. Bana gelince, tekrar gitmek mi? Neden olmasın?
GÖRMEDEN GELMEYİN!
AŞK İÇİN DİKİLMİŞ EN BÜYÜK VE MUHTEŞEM ANIT
sonra sıra geldi Tac Mahal'i görmeye. Tac Mahal, Yeni Delhi'nin güneyinde yaklaşık 200 kilometre uzaklıktaki Agra kentinde. Yeni Delhi'den otobüsle trafikten çıkmayı başarıp Agra'ya ulaşmak karayoluyla yaklaşık dört saati buluyor. Burada otobüsler otoyolda 60 kilometreden fazla hız yapamıyorlar. Yolculuk ise keyifli. Hindistan'ın uçsuz bucaksız, dümdüz ovalarını seyrederek hayallere dalıyor, minik yerleşim yerlerinden geçerken, bazen 1970'li yılların Anadolusu'nda seyahat ediyormuş hissine kapılabiliyorsunuz. Nihayet yol bitip Agra'ya girdiğinizde ise sizi Yeni Delhi'yi mumla aratacak bir şehir karşılıyor. Buradaki yoksulluk ve altyapı eksikliği hemen göze çarpıyor. Yıkık dökük evlerle yan yana dizilmiş hatta iç içe girmiş tamirhaneler, hediyelik eşya ve baharat dükkanları. Açıkta akan lağımların yanı başında hiç rahatsızlık duymadan oturan, uyuklayan insanlar ve onların da yanı başında yatan inekler. Demir kafeslerde bir biri üstüne tünemiş yarı baygın tavuklar, bakımsız uyuzlu bir deri bir kemik köpekler. Açıkta pişirip oracıkta bol baharat kokulu yemek satan seyyar lokantalar ve tüm bunlara eşlik eden sıcak.
İÇİNDE DEĞERLİ TAŞLAR VAR
Derken, Agra'yı boydan boya geçip Jumma Nehri kıyısına geliyoruz. Nehir kenarında bir süre ilerledikten sonra Tac Mahal'e giden yolun başında otobüsten iniyoruz. Bize Taj Mahal'i anlatacak rehberimiz eşliğinde etrafımızı saran minik satıcılardan güç bela kurtulup tuk tuklara binerek giriş noktasına varıyoruz. Bilet, kuyruk ve ardından sıkı bir üst aramasıyla karşılaşıyoruz. Tac Mahal'e girerken mümkünse yanınızda su, fotoğraf makinesi ve cep telefonu dışında bir şey getirmeyin. Güneşten korunmak için krem hatta şemsiye de alınabilir. Her tür yiyecek, tırnak makası, tırnak törpüsü dahil kesici ve delice aletlerle girmek yasak. Çünkü içeride dünyanın dört bir yanından getirilmiş değerli taşlar var. Dünyanın en değerli mermeri diye bilinen beyaz mermerle kaplanmış her yer. Uzun kuyruktan sıyrılıp Tac Mahal'in bulunduğu alana adım attığınızda kafanızdaki düşünce "İyi ki gelmişim!" oluveriyor. Karşınızda dünya harikası anıt, önündeki havuzla birlikte muhteşem gözüküyor. İnanın fotoğraflarından daha etkileyici. Tac Mahal bildiğiniz gibi Hindistan'ı uzun yıllar yöneten (Babürler) Türk hükümdarlardan Şah Cihan'ın çok sevdiği eşi Mümtaz Banu anısına yaptırdığı bir türbe. Dünyanın aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıtı olarak kabul ediliyor.
TAC MAHAL MEHTAPLI GECELERDE BİLE AYDAN DAHA PARLAK
Türk hükümdar Şah Cihan'ın İstanbul'dan getirttiği Mimar Sinan'ın talebeleri Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi isimli iki mimara yaptırılmış. 1652'de tamamlanan Tac Mahal'in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmış, Aynı mermerden yapılan yüksekliği 82 metre olan kubbenin üzerinde altınlı bir alem var. Türbenin beyaz mermerden dört de minaresi bulunuyor. Anıtın dört yanına Hattat İsmail Efendi, Yasin suresinin tamamını yazmış. Mümtaz Mahal ve Şah Cihan'ın sandukaları üst katta, kubbenin altında. Sandukaların bulunduğu yerdeki kubbede insan ağzından çıkan her ses yedi kez yankılanacak şekilde bir akustiğe sahip. Şahin ve eşinin asıl lahitleri ise en alt katta bulunuyor. Tac Mahal'in yüz binlerce akik, sedef ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci var. Romantik görünüşü ile herkesi büyüleyen, Doğulu-Batılı birçok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olan Tac Mahal, mehtaplı gecelerde bile aydan daha parlak görünüyor.
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı