Kartpostaldan çıkmış gibi bir güzellik Gölcük

Yoğun iş karmaşası, hayat koşuşturması derken sakin ve huzurlu bir ortamı yaşayabilmek için bulduğumuz ilk fırsatta kendimizi Bolu'nun doğal güzelliği Gölcük Milli Parkı'na bıraktık. Burada yeşilin her tonunun keyfini sürerken Bolu kent merkezini de keşfettik. İki günlük kısa bir mola ile hem ruhunuzu dinlendirebilir hem de çevredeki termal otellerden birinde kalıp, kükürtlü suyun şifasından faydalanabilirsiniz.
ÜÇ SAATLİK YOLCULUK
İstanbul'dan otobüsle üç saatlik bir yolculuğun ardından Bolu'dayız. Kente varır varmaz istikametimiz 17 kilometre uzaklıktaki Gölcük Milli Parkı. "Özel aracımız yok" diyorsanız endişelenmeyin. Taksiyle gayet makul bir fiyata istediğiniz yere gidebiliyorsunuz. Bu arada taksi şoförlerinin turist rehberi gibi kentle ilgili tüm bilgileri bir çırpıda aktardığı notunu da düşelim. Gölcük Gölü, Aladağlar'ın eteğinde. Güzelliği seyrettikten sonra hemen gölün etrafında bir tur atıyoruz. 1300 metre kıyı uzunluğuna sahip gölet turumuzu kurbağa ve cırcır böceklerinden oluşan harika bir orkestra eşliğinde tamamlıyoruz. Sonra dalıyoruz seyre. Yeşilin her tonuyla gözlerimizi, tertemiz havasıyla ciğerlerimizi bayram ettiriyoruz. Burada göl ve etrafını saran yeşilliğin görsel şölen edasıyla bütünleşmesi tek kelimeyle muhteşem. Bu da size zengin bir keyif sunuyor. Bu noktada gölün 1958 yılında yapay göl yani gölet olduğunu, yıllar içinde de genişletildiğini hatırlatalım. Göl kenarında oturup manzarayı seyretmek ayrı bir keyif... Tabii burada da teknolojiden ayrı kalamıyor insan. Çünkü manzara fotoğraf çektirmek ve çekmek için sizi kışkırtıyor. Etkileyici güzelliği ile Gölcük Milli Parkı, birçok sanatçının klibine de ev sahipliği yapmış. Gölün hemen yanındaki Orman Müdürlüğü'ne ait misafirhane Gölcük'ün sembolü gibi. Boylu boyunca yeşilli gölet ve etrafında şık bir misafirhane. Bir tablo ya da bir kartpostal gibi.
SEMAVERLE ÇAY KEYFİ
Gölet etrafında yapılacak yürüyüşün ardından bu bölgedeki iki ayrı restorandan zevkinize ve kesenize uygun olanı tercih edip, hem karnınızı doyurabilir hem de güzel bir çay keyfi yapabilirsiniz. Hayvancılık Bolu'nun geçim kaynaklarından olduğu için et yemeklerini tercih edebilirsiniz. Bu arada sucuk da mutlaka denenmesi gerekenlerimiz arasında. Restoranların çevresindeki serbest alanlar ve mangal yerleri de piknik yapmak isteyenler için ayrı bir seçenek.
KEBAP ZİYAFETİ ÇEKMEDEN OLMAZ
Dönüş yolculuğu öncesi mutlaka kebap ziyafeti çekilmeli... Bolu merkezinde tarihi Tabaklar Hamamı yanında bulunan konakta hizmet veren Mercani Restoran listeye alınabilir. Geçirdiği büyük depremlere rağmen bugünlere kadar ayakta kalan konak sivil mimarı örneklerinden de biri. Osmanlı mimarisine uygun olarak ahşap ağırlıklı, taş temelli, kıtık sıva üzerine beyaz badanalı bina 2013 yılında aslına sadık kalınarak restore edilmiş. Yedigöller kebabı, Abant kebabı, Çam tabağında köfte tadına bakılması gereken yöresel lezzetler... Dönüş yolunda akıllara ilk gelen; "Burası kışın kim bilir nasıldır?" sorusu ve yeni bir tatil planı.
KÜKÜRTLÜ SUYLA GELEN SAĞLIK
İki günlük bu fırsatta gözünüzü ve ruhunuzu dinlendirmenin yanında Gölcük Milli Parkı'na yakın termal bir otelde kükürtlü suyun şifasından da yararlanabilirsiniz. Otelde konaklamanıza gerek yok. Buradaki termal aile banyoları saatlik kiralanabiliyor. Sıcak su romatizmal, deri, kan dolaşımı, sindirim hastalıklarından, kısırlığa hatta diş çürümelerini önlemeye kadar pek çok hastalığa iyi geliyor.