Masal diyarı Hallstatt’ta 24 saat
Bir fotoğraf aklınızı başınızdan alır ve “Görmeden ölünmez!” dersiniz ya... Hallstatt benim fotoğrafını görüp aşık olduğum ve görmeden ölmek istemediğim yerler listesindeydi...
GÜNÜBİRLİKÇİLER GİDİNCE
Buraya gelenlerin yaptığı en büyük hata, Hallstatt'ı günübirlik ziyaret edilecek bir yer gibi düşünmeleri... Oysa günübirlikçiler gittiğinde ve küçük köy sessizliğe büründüğünde tadını çıkarmak çok daha keyifli oluyor. Hallstatt'ta epey konaklama seçeneği mevcut... Biz göl kıyısındaki, bölgedeki en pahalı otellerden Heritage Hotel'i tercih ettik. Sabah göl manzarasına uyanmak harikaydı ama gerek var mıymış? Kesinlikle yokmuş... Çünkü köyün tepelerinde çok daha uygun fiyata aynı manzarayı sunan seçenekler var. Tercih size kalmış... Hallstatt'a Viyana'dan arabayla geldiğimiz için, alternatif ulaşım seçenekleri hakkında pek fikrim yok. Araç trafiğine kapalı köyün girişine çok yakın noktalarda yer alan otoparklara kolayca park edebiliyorsunuz aracınızı... Kaldığınız otelin shuttle'ı bu otoparklarda sizi bekliyor ve köye ulaşımınız sağlanıyor. Sonrası keyfine doyum olmaz bir yürüyüş... Bir buçuk saatte her yerini didik didik gezebileceğiniz bir köy burası. Gölün kenarından başlayın, ara sokaklarında kaybolarak çizebilirsiniz rotanızı. Bol bol fotoğraf çektirme molası ile köyün tamamını gezince sıra eğlenceye geliyor... Önce göl kenarında Gasthof Zauner Restoran'da karnımızı doyurduk. Gölden çıkan bir balık soframıza renk ve lezzet kattı. Seehotel Gruner'in restoranı da listemizdeydi ama akşam yemeğinde denemeyi tercih ettik. Yeme-içme faslı bitince köyün altını üstüne getirmeye geldi sıra... Minik dükkanlar, tatlıcılar, hediyelik eşya satan yerler arasında kendimizi kaybettik. Günübirlikçiler genelde akşam beş gibi ayrılıyor köyden ve derin bir sessizlik hakim oluyor Hallstatt'a... Gölde gezmek için tekne kiralamanın tam sırası! Herhangi bir tekne kullanım bilgisine ihtiyacınız yok. Oğlumun kaptanlığında aç ve kapa düğmeli teknemize bindik, yarım saati 10 euro'ya harika bir göl turu yaptık. Peki bu bizi kesti mi? Hayır. Köyü biraz daha dolaştıktan sonra, tekrar teknede soluğu alıp, köyü gölden izlemenin keyfini bir saat daha çıkardık. Hallstatt'a yaptığımız en güzel şeydi.
Bunlar da var
Hallstatt'ı sadece huzurlu diye tanımlamak haksızlık olur. Köyde yer alan Beinhaus yani Kemik Evi çocukların bayılacağı yerlerden... Adından da anlaşılacağı üzere kemikten inşa edilmiş bir ev burası. Geçmişte sınırlı mezar alanı olduğu için ölüler geçici olarak gömülürlermiş, 10-15 yıl sonra kemikleri toplanıp güneşte beyazlamaları için bırakılırmış. Sonunda bu kemikler Beinhaus'ta dekoratif şekilde sergilenmeye başlanmış... 70'li yıllarda Katolik Kilisesi ölülerin yakılmasını onayladıktan sonra bu uygulama da durmuş... Atraksiyonlar bununla sınırlı değil bu küçük köyde... Fünikülere binerek tuz madeni gezisi de yapabilirsiniz. Biz bu geziyi Salzburg'a sakladığımız için yapmadık. Ama Avusturya'dan tuz madeni gezisi yapmadan dönmeyin. Özellikle çocuklu bir tatilse bu! Hallstatt'ı yukardan görmenizi sağlayan Viewing Platform da ilginç bir tecrübe olabilir. Yükseklik korkunuz yoksa, bu güzel manzaranın bir de yukarıdan tadına varabilirsiniz. Heyecan konusunda tatmin olduysanız, Central Square Marktplatz da bir kahve keyfini hak ettiniz. Yaz döneminde bu küçük köye geldiyseniz, civarındaki plajlardan birine uğramayı ihmal etmeyin. "Gölde yüzmek gibisi yok diyorlar" aklınızda olsun...
EN SON HABERLER
- 1 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 2 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 3 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 4 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 5 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 6 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 7 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 8 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı
- 9 Kapadokya'yı Ağustos ayında 697 bin kişi ziyaret etti
- 10 Türkiye’de 7 ayda turizimde rekor kırdı