Pazar 04.09.2016
Son Güncelleme: Pazar 04.09.2016

Dünyanın en stil sahibi adası: Capri

Ingrid Bergman’dan Rita Hayworth’a kadar stil sahibi kadınların uğrak yeri olan İtalya’nın Capri adası; limon ağacı kokusunun hakim olduğu sokaklarıyla, sandalet ve mücevher mağazalarıyla tam bir tatil cenneti

Capri, sadece İtalya'nın değil, kuşkusuz dünyanın en stil sahibi adası. Harper's Bazaar dergisinin sayfalarına taşıdığı ada; 19'uncu yüzyılda çok değişik kültürlerden entelektüellerin, sanatçıların, meşhur bankerlerin, endüstri tiranlarının ve sıra dışı profillerin aynı yerde buluşmasıyla adeta kültür ve dillerin Babil'i haline geldi. Adaya gelenler kendi kültürünü, giyim tarzını, eşsiz davranış modelini de beraberinde taşırken, bu toprakların çok kültürlü yapısına bir taş daha eklemiş oldu. Farklı kültürlerden gelenler kendi dönüşümlerini adanın ruhuna kattı. 2. Dünya Savaşı sonrasında gerçek yöre halkıyla dışarıdan gelenler arasında sıkı bir bağ kuruldu.

MİDİ PANTOLON MODASI
Piazetta'da takılan herkesin stili, bir moda çekiminden fırlamışçasına özgün... O dönemlerde İtalyan modasına yön veren Pucci, bu stili oluşturmadaki temel tasarımlar arasında yer alıyordu. Burada yaşayanlar moda dünyasıyla çok alakalıydı. Capri'deki dokuma tekniklerini, giysi dikişlerini dikkate alıyorlardı. Eski Yunanlı balıkçıların giydiği ayakkabılardan ilham alınarak üretilen sandaletler, Audrey Hepburn gibi adanın imzası haline gelmiş kişilikler tarafından midi pantolonlarla giyilerek Capri'den dünya modasına bir armağan olarak sunuldular. Tabii bu stil başta özenle sarılmış eşarplarla tamamlanıyordu. Bugün Capri'ye giden kadınların büyük bir çoğunluğu, şahane alışveriş seçenekleri olan bu adada her şeyden önce bu sandaletlere koşuyor. Mücevherlerin yine ada ruhunu yansıtan Chantecler olması gerekiyordu. Bu mücevherlerin sadece eşsiz güzellikleri için değil, adadaki manifesto niteliği taşıyan belli bir yaşam tarzını sembolize ettikleri için de takılması çok önemliydi. Capri'ye adım atar atmaz uğramanız gereken noktalardan birisi; Via Vittoria Emanuele 49/51'de yer alan Chantecler butiği. Burada değerli mücevherlerin yanı sıra gümüş aksesuvarlar da var; göz zevkinizin farklı bir boyuta taşınacağından emin olabilirsiniz. Capri'de ilk yapmanız gereken şey; sırtınızdaki tüm yükleri geldiğiniz yere geri yollayıp İtalyanların keyif ve gustoyu buluşturan yaşam anlayışına dahil olmanız. Adada birçok farklı otel seçeneği bulunuyor. Hepsinin dekorasyonu çok güzel ve özellikle yerlerin kaplandığı rengarenk Capri seramikleri, size bir tablonun içindeymişsiniz hissi veriyor.
VALİZİNİZE TOPUKLU AYAKKABI KOYMAYIN!
Stil ile bu kadar özdeşleşmiş, Ingrid Bergman'dan Rita Hayworth'a kadar çok özel kadınların uğrak noktası haline gelmiş bu tatil cennetinde; topuklu ayakkabılara kesinlikle yer yok! Onlar sizin için artık başka bir çağda kalacak. Ancak valizinize bol bol şık sandalet ekleyin. Rahatlıkla yürüyebileceğiniz düz sandaletlerin en şıklarını Capri'de bulacağınızı da unutmayın. Louis Vuitton'dan İtalyan yaşam tarzını modaya en iyi yansıtan Dolce&Gabanna'ya kadar dünya markalarının tasarımlarını minicik, tatlı resort mağazalarında bulabilirsiniz. Ancak otantik bir şeyler arıyorsanız ara sokaklara dalıp yerel mağazalara bakmalısınız. Marina Grande'de yer alan turistik görünümlü butikler dahi bakmaya değer.
MUTLAKA UĞRAYIN!
Cabana: Kaftanlardan ev aksesuvarlarına pek çok farklı seçeneği buluşturuyor.
Sea Gull: 1950 yılında kurulan bu seramik mağazasında birçok İtalyan sanatçının eserlerini bulabilirsiniz.
Canfora: Jackie O'nun sandalet alışverişi yaptığı yeri tercih etmek isterseniz doğru adrestesiniz. Yüzlerce renk ve model seçeneği var.
Da Costanzo: Eğer oyunuzu gerçek Caprililer gibi sandalet alışverişi yapıp onlarla hoş beş etme şansından yana kullanırsanız, Via Roma 49'a uğramanız gerekecek.
Il Laboratorio: Gerçekten mükemmel kesimli bir pantolonun peşindeyseniz ve onu hâlâ bulamamışsanız, doğru yerdesiniz.
Li breria La Conchig lia: Bu şahane kitapçıda Capri'yle ilgili aradığınız tüm kitapları bulabilir, kütüphanenize Akdeniz havasını getirebilirsiniz.
LİMONLU MAKARNA YİYİN
Caprı demek biraz da limon ağaçları demek. Etrafınızı saran limon ağaçlarının mis gibi kokusunu içinize çekmeyi unutmayın. Mutlaka Da Paolino'da yemek yiyin. Limonlu makarnası şahane ama asıl güzel olan limon bahçesi içindeki bu restoranın ambiyansı. Da Paolina'da her zaman meşhur simalarla da karşılaşabilirsiniz. Piazetta'da ve özellikle de yer bulabilirseniz Bar Tiberio'da oturup mutlaka yemek öncesi aperol için.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.