Giriş Tarihi: 11.12.2016

Bask yolculuğuna ne dersiniz?

En güzel iki Akdeniz ülkesinden birini seçmem gerekse, “İtalya mı yoksa İspanya mı?” dense kesinlikle İspanya derim. Sebebini Madrid’den çıkıp Bilbao ve San Sebastian’a uzanan bu seyahatimde bir kez daha anladım

Yazıma iki itirafla başlamak istiyorum. Birincisi turistik yer, müze gezmeyi sevenlerden değilim. Gittiğim yerlerde hep yerel yaşamı, yemekleri, sokakların tadını çıkarmayı tercih edenlerdenim. İkincisi ise Madrid'le ilgili. Biraz önyargıyla gittiğim şehirde doğrusu bu kadarını beklememiştim. Denize tutkun biri olarak bu şehrin sıkıcı olduğunu düşünerek yola çıktım. Aklım daha çok Atlantik Okyanusu kıyısındaki San Sebastian'daydı. Ancak öyle olmadı. Ben de zaten birçok okurun Avrupa'nın en önemli turistik noktalarından biri olan bu güzel şehri ziyaret ettiğini farz edip Puerto del Sol, Plaza Mayor, Kraliyet Sarayı, Prado Müzesi gibi turistlerin fazlasıyla haşır neşir olduğu merkezleri geçiyor, onların yerine kıyıda köşede kalmış ve mutlaka görülmesi gereken birkaç yerden bahsetmek istiyorum. Bunlardan biri Malasana Mahallesi. Ağırlıklı olarak Madridlilerin doldurduğu barları, kafeleri, tapasçıları ve rengârenk minik butikleriyle şehrin en güzel mahallelerinden biri. Madrid'de beni en çok etkileyen yerlerden biri de Museo Sorolla oldu. Malasana civarındaki bu küçük müze, İspanyolların meşhur ressamlarından Joaquin Sorolla'nın Endülüs tarzında inşa edilen evi aslında. Ressam, 1923'teki vefatına kadar bu evde yaşamış. Müzede sanatçının okyanusu, memleketi Valencia'nın uçsuz bucaksız plajlarını konu alan tablolarının yanı sıra günlük hayatının parçalarını da görebiliyorsunuz. Museo Sorolla, minik havuzları ve etkileyici heykellerin bulunduğu yemyeşil bahçesiyle, şehrin ortasında tatlı bir huzur sunuyor ziyaretçilerine.

BURASI BASK BAŞKA YERE BENZEMEZ

Madrid'in ardından karayoluyla Bask Bölgesi'nin en zengin şehri olduğu söylenen Bilbao'ya geçiyorum. Madrid'den çıkıp da Bask Bölgesi'ne yaklaştıkça manzaramıza ormanlar ve dağlar eşlik ediyor. Bilbao, diğer Avrupa şehirlerinden farklı olarak yokuşlu sokaklara sahip. Şehirden önce çok kısa Bask Bölgesi'nden bahsetmekte fayda var. Bask, coğrafi yapı itibariyle İspanya'nın diğer yerlerinden oldukça farklı bir bölge. Genelde kurak ve çorak bir coğrafyaya sahip olan ülkenin belki de en yeşil bölgesi burası. Halk kendini İspanyol olarak değil, Basklı olarak görüyor. Zaten tabelalarda, menülerde İspanyolcadan çok Bask dili hakim. Bilbao da, Nervion Nehri'nin etrafına, kocaman dağların arasına kurulmuş küçük ama sanayisi güçlü bir şehir. Şehrin alamet-i farikası bir modern sanat müzesi olan Guggenheim. Nehrin kenarındaki modern tasarıma sahip binası hemen dikkat çekiyor. Kentin kalbi ise eski şehir bölgesi olan Casco Viejo'da atıyor. Küçük dükkanları ve kafeleriyle her daim hareketli bir bölge. Bilbao'da benim kalbimi çalan ise Pintxos barlar oluyor. İspanyolların özel mutfağı tapas, Bask bölgesinde Pintxos olarak anılıyor. Bilbao'da yapılabilecek en keyifli şeylerden biri de şehrin en meşhur köprülerinden biri olan Zubi Zurri'in hemen oradan kalkan fünikülerle şehrin tepesine çıkmak. Buradan şehri kuşbakışı izleyebilir, ormanda yürüyüş yapabilirsiniz.
SIRT ÇANTALI TURİSTLER İÇİN İDEAL
En çok merak ettiğim şehir olan San Sebastian, Bilbao'dan karayoluyla 1 saat 15 dakika uzaklıkta. Daha şehir merkezine girer girmez elinde sörf tahtası, üzerinde sörf kıyafetiyle bisikletle sahile doğru giden genci görmemle bu şehrin tam da beklediğim, tahmin ettiğim gibi olduğunu anlıyorum. San Sebastian, iki dağıyla (Monte Igaldo ve Monte Urgull) ve iki plajıyla (Playa de la Concha ve Playa Zurriola) ortasından bir de nehir geçen dünyanın en güzel şehirlerinden biri. İlk önce fünikülerle tepesine tırmanmak üzere La Concha Plajı boyunca yürüyorum. Sahil boyunca yoluma okyanusa bakan müthiş mimariye sahip saray görünümlü evler eşlik ediyor. İhtişamlı evlerin burada bulunmasının sebebi ise II. Dünya Savaşı'ndan kaçan zengin Fransızların bir süreliğine yaşamak için, savaşa dahil olmayan İspanya'nın bu güzel şehrini seçmesi. Fünikülerle, eteklerindeki ormanın içinde yer alan okyanus manzaralı müthiş evlerin arasından tırmanarak ulaştığım Igaldo Dağı'nın zirvesi muhteşem. Yürüyerek çıkılan ve zirvesinde bir kalenin (Castillo de la Mota) de bulunduğu Monte Urgull da büyüleyiciydi. San Sebastian artık gastronominin ve kültürün merkezi. Pintxos barlar ve Michelin yıldızlı restoranlarıyla gurmelerin uğrak noktalarından biri olan şehir bugün bir gastronomi festivalinin yanı sıra film ve caz festivaline de ev sahipliği yapıyor. Bir sayfiye şehri olması sebebiyle yazın özellikle sörfçü turistlerle dolup taşıyor. Birbirinden şık hostelleriyle 'sırt çantalı' turistlerin de önemli bir uğrak noktası.

SOKAK LEZZETLERİNİ TADIN
Madrid'de, Sol Meydanı civarında bir karides restoranı var ki akıllara zarar. 1906'dan bu yana hizmet veren La Casa de la Abuelo'nun menüsü sadece karidesten oluşuyor. Acılı ve tereyağlı olan ise benim favorim. Fiyatları çok ucuz olmasa da tarihi mekânı, lezzetli tatları ve sevimli çalışanlarıyla ziyarete değer.
Eğer Nişantaşı gibi mekânlardan hoşlanıyorsanız Salamanca bölgesini ziyaret edebilirsiniz. Lüks markaların mağazalarıyla dolu bu mahalle, şehirde bahçeli evlerin bulunduğu tek yer. Eğer buraya giderseniz yemekleri lezzetli mi lezzetli Tenconten'e uğramanızı tavsiye ederim.
'Sokak lezzetlerinin peşindeyim' diyorsanız, San Miguel Meydanı'ndaki Mercado'ya gidiyorsunuz. Her türlü deniz mahsulünün, tapasın ve İspanyol yemeklerinin bulunduğu Mercado de San Miguel'in fiyatları sandığınız kadar uygun değil. Ama her şey mükemmel.
Bilbao'da her yer Pintxos'çu. Ancak Plaza Nueva'daki Gure-Toki'yi tek geçerim. Bulmakta zorlanmazsınız çünkü önündeki kalabalıktan rahatlıkla tanıyabilirsiniz. Çoğunlukla o kadar kalabalık ki yiyeceğiniz Pintxos'u seçmek ve servis yapan garsonlarla göz teması kurabilmek için küçük bir mücadele vermeniz gerekiyor.
Değer mi? Kesinlikle!
Yazıda da bahsettiğim gibi San Sebastian'ın her yeri lezzet. Ancak benim favorim Santa Maria Kilisesi'ne bakan Atari Gastroteka oldu. 'Burası Bask Bölgesi, başka bir yere benzemez" diyen sempatik garsonu, lezzetli Pintxos'ları ve uygun fiyatlarıyla şehirde en beğendiğim restoran oldu burası.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.