Bask yolculuğuna ne dersiniz?
En güzel iki Akdeniz ülkesinden birini seçmem gerekse, “İtalya mı yoksa İspanya mı?” dense kesinlikle İspanya derim. Sebebini Madrid’den çıkıp Bilbao ve San Sebastian’a uzanan bu seyahatimde bir kez daha anladım
BURASI BASK BAŞKA YERE BENZEMEZ
Madrid'in ardından karayoluyla Bask Bölgesi'nin en zengin şehri olduğu söylenen Bilbao'ya geçiyorum. Madrid'den çıkıp da Bask Bölgesi'ne yaklaştıkça manzaramıza ormanlar ve dağlar eşlik ediyor. Bilbao, diğer Avrupa şehirlerinden farklı olarak yokuşlu sokaklara sahip. Şehirden önce çok kısa Bask Bölgesi'nden bahsetmekte fayda var. Bask, coğrafi yapı itibariyle İspanya'nın diğer yerlerinden oldukça farklı bir bölge. Genelde kurak ve çorak bir coğrafyaya sahip olan ülkenin belki de en yeşil bölgesi burası. Halk kendini İspanyol olarak değil, Basklı olarak görüyor. Zaten tabelalarda, menülerde İspanyolcadan çok Bask dili hakim. Bilbao da, Nervion Nehri'nin etrafına, kocaman dağların arasına kurulmuş küçük ama sanayisi güçlü bir şehir. Şehrin alamet-i farikası bir modern sanat müzesi olan Guggenheim. Nehrin kenarındaki modern tasarıma sahip binası hemen dikkat çekiyor. Kentin kalbi ise eski şehir bölgesi olan Casco Viejo'da atıyor. Küçük dükkanları ve kafeleriyle her daim hareketli bir bölge. Bilbao'da benim kalbimi çalan ise Pintxos barlar oluyor. İspanyolların özel mutfağı tapas, Bask bölgesinde Pintxos olarak anılıyor. Bilbao'da yapılabilecek en keyifli şeylerden biri de şehrin en meşhur köprülerinden biri olan Zubi Zurri'in hemen oradan kalkan fünikülerle şehrin tepesine çıkmak. Buradan şehri kuşbakışı izleyebilir, ormanda yürüyüş yapabilirsiniz.
SIRT ÇANTALI TURİSTLER İÇİN İDEAL
En çok merak ettiğim şehir olan San Sebastian, Bilbao'dan karayoluyla 1 saat 15 dakika uzaklıkta. Daha şehir merkezine girer girmez elinde sörf tahtası, üzerinde sörf kıyafetiyle bisikletle sahile doğru giden genci görmemle bu şehrin tam da beklediğim, tahmin ettiğim gibi olduğunu anlıyorum. San Sebastian, iki dağıyla (Monte Igaldo ve Monte Urgull) ve iki plajıyla (Playa de la Concha ve Playa Zurriola) ortasından bir de nehir geçen dünyanın en güzel şehirlerinden biri. İlk önce fünikülerle tepesine tırmanmak üzere La Concha Plajı boyunca yürüyorum. Sahil boyunca yoluma okyanusa bakan müthiş mimariye sahip saray görünümlü evler eşlik ediyor. İhtişamlı evlerin burada bulunmasının sebebi ise II. Dünya Savaşı'ndan kaçan zengin Fransızların bir süreliğine yaşamak için, savaşa dahil olmayan İspanya'nın bu güzel şehrini seçmesi. Fünikülerle, eteklerindeki ormanın içinde yer alan okyanus manzaralı müthiş evlerin arasından tırmanarak ulaştığım Igaldo Dağı'nın zirvesi muhteşem. Yürüyerek çıkılan ve zirvesinde bir kalenin (Castillo de la Mota) de bulunduğu Monte Urgull da büyüleyiciydi. San Sebastian artık gastronominin ve kültürün merkezi. Pintxos barlar ve Michelin yıldızlı restoranlarıyla gurmelerin uğrak noktalarından biri olan şehir bugün bir gastronomi festivalinin yanı sıra film ve caz festivaline de ev sahipliği yapıyor. Bir sayfiye şehri olması sebebiyle yazın özellikle sörfçü turistlerle dolup taşıyor. Birbirinden şık hostelleriyle 'sırt çantalı' turistlerin de önemli bir uğrak noktası.
SOKAK LEZZETLERİNİ TADIN
Değer mi? Kesinlikle!
EN SON HABERLER
- 1 Dünya turizminin kalbi İzmir’de atacak... Turizm kongresi İzmir’i bereketlendirecek
- 2 Türkiye’ye 4 milyon turist gelecek
- 3 Hristiyan ve Müslüman İzleri: Bingöl'deki Gizemli Zağ Mağaraları
- 4 Yayman: Hedefimiz Türk turizmini kalkındırmak
- 5 Bayramda Kapadokya’ya akın ettiler
- 6 Göbeklitepe'yi 3 günde 33 bin kişi ziyaret etti
- 7 Şanlıurfa’da 11 bin yıllık duvar kabartmaları ilgi çekmeye devam ediyor
- 8 Tarihi konaklar turizme kazandırılıyor
- 9 Bodrum’da Eylül bereketi: 2 gemi ile 2600 turist geldi
- 10 Turizmde tüm zamanların turist rekoru kırıldı