Baltık’ın kızı Helsinki

Helsinki'deki ilk günümüzde sabah erken saatlerde rehber eşliğinde otobüsle şehri keşfe koyuluyoruz. Limandan geçerek şehir etrafında kısa bir tur attıktan sonra ünlü Alman mimar Engel tarafından tasarlanan Helsinki Meydanı'nda mola veriyoruz. Bu meydan şehrin ilk uğrak yerlerinden biri... Finlilerin, döneminde sorun yaşamadıkları için sempatiyle baktıkları Rus Çarı II. Aleksander'in heykeli meydanın ortasında yer alıyor. Finliler, ilk kez para basma ve dil özgürlüğü veren çarı saygıyla anıyor. Helsinki'de görülmesi gereken bir başka yerse Temppliauleio Kilisesi yani Kaya Kilisesi. Kilise, büyük bir kayanın içi oyularak yapılmış. 1969'da inşa edilen, 30 metre çapında ve 13 metre yüksekliğindeki Kaya Kilisesi, her yıl yarım milyon kişi tarafından geziliyor. 180 pencereyle çevrili kilisenin tavanı, 22 kilometre uzunluğunda bakır tel kullanılarak kubbe haline getirilmiş.
İSTANBUL'UN SEMTİ KADAR
İstanbul'un sadece bir semti kadar büyüklüğe sahip Helsinki'de 600 bin kişi yaşıyor. Ancak çevre şehirlerle birlikte Başkent Bölgesi'nde bu rakam bir milyona çıkıyor. Taksi ücretlerinin pahalı olduğu Helsinki'de ulaşım için tramvay iyi bir tercih olabilir. Helsinki'nin en güzel yerleri şehrin kalbi olarak tanıtılan parkları, meydanları ve limanı. Soğuk bir iklime sahip kentin yeraltından kömür kullanılarak merkezi sistemle ısınması ise Helsinki ziyaretçilerine anlatılan bir başka detay. Bu sistem sayesinde konutlara 24 saat sıcak su veriliyor. Finlandiya'da insanların yüzde 67'si şehirlerde yaşıyor. Boşanma oranının yüksekliği nedeniyle evlilik ve çocuk sahibi olma yasalarla teşvik ediliyor. İlginçtir Helsinki'de nüfusun yüzde 48'i yalnız yaşıyor.
KOMŞU ŞEHİRLERE DENİZDEN SEFER
Helsinki'yi diğer Baltık şehirlerine bağlayan binlerce yolcu ve araba taşıyan cruise gemilerinin adalar ülkesinde yaşayan Finliler için çok şey ifade ettiğini söylemek gerekir. Helsinki Limanı'ndan çok sayıda gemi her gün komşu şehirlere sefer düzenliyor. Ancak kışın Helsinki'de deniz donuyor ve devreye ünlü buzkıran gemileri giriyor. Cruise ve feribotlar ancak bu gemilerin açtığı yolu takip ederek ilerleyebiliyorlar. Helsinki'yi kuşbakışı görmek için 1952 Olimpiyatları'nın da yapıldığı stadyumun yanındaki kuleye çıkıyoruz. Ancak yağmurlu hava detaylı görüntü almamızı engelliyor. Biz de kendimizi kapalı bir mekana, Deniz Yaşamı Müzesi'ne atıyoruz. 200 farklı balık var Linnanmaki Parkı'nın hemen yanında yer alan müzede sadece balık türleri sergilenmiyor; denizdeki kirlilikle nasıl mücadele edileceği, deniz canlılarının nasıl korunacağı da anlatılıyor. Müzedeki akvaryumlarda köpek balığından denizanasına, piranalardan vatoza kadar 200 farklı balık türü sergileniyor. Müzenin en çok ilgi çeken bölümü içinden mutlaka geçmek zorunda olduğunuz cam tünel. Tünelden geçerken başınızın üstündeki balıklar, size seyrine doyum olmayan bir görüntü sunuyor. Helsinki'de liman odaklı yaptığımız gezide en fazla dikkat çeken yapılar Helsinki Üniversitesi, kütüphane, belediye binası ve Bakanlar Kurulu binası. Helsinki'nin çeşitli noktalarında yer alan her bir heykelin ayrı bir hikayesi var. Helsinki'de yaşamın, martıların eşlik ettiği liman çevresi ve şehir içindeki kafe, restoran ve çok sayıdaki otelde geçtiğini söylemek mümkün. Finlandiya denince düz sarı saçlı kızlar, kendi halinde dolaşan gençler ve pazar yerlerinde hediyelik ahşap ürünleri satan dükkanlar akla gelir. Adalara motorlarla yapılan seferler, yine adalarda yer alan restoranlarda gün batımı manzarası eşliğinde yenilen yemeklerde elbette unutulacak gibi değil. Hatta Helsinki'de bazı adalar sadece halkın eğlenmesi ve dinlenmesi için düzenlenmiş diyebiliriz. Aynı zamanda piknik alanı olan bu adalara martıların eşlik ettiği motorlarla hoş bir atmosferde gidilip geliniyor. Adalar halkın ve ziyaretçilerin motivasyon merkezi gibi kullanılıyor. Aşıklar, ağaçlara tırmanan çocuklar, denize girenler, ailece piknik yapanlar, kıyılarında motor, yelkenli ve yatlarla tur yapanlar bu adaların değişmez görüntüsünü oluşturuyor.
ŞEHİRDEKİ TÜRK NÜFUSU 5 BİN
Finlandiya'nın geçiş yolu üzerinde kurulu olan Helsinki, çok fazla yabancı nüfus barındırıyor. Burada 30'dan fazla ülkeden insan yaşıyor. Şehirdeki Türk nüfusu ise 5 bin. Tıpkı Almanya'da olduğu gibi Türklerin çoğu restoran işiyle uğraşıyor. Döneri çok seven Finlandiyalılar bu restoranlara büyük rağbet gösteriyor. Finladiya'da iki resmi dil var. Fince ve İsveççe. Orman, göl ve karlar ülkesi Finlandiya'nın bir özelliği de refah seviyesinin yüksek olması. Yüzölçümünün yüzde 69'unu kaplayan ormanları dışında çok fazla bir doğal kaynağı bulunmuyor. Yılın büyük bölümü karlar ve buzlar altında geçiren Finlandiya, bilgi ve teknolojiye yatırım yapan ülkelerin başında geliyor.
?KUTUP BÖLGESİ LAPLAND'İN SİMGESİ GEYİKLER
Kutup bölgesindeki Lapland'de ilk durağımız Kittila. Hava sıcaklığı eksi 10 derece. Kittila, bölgenin kış sporları merkezi. Şehirdeki ilk durağımız buz tutmuş büyük bir göl oluyor. Kızılderililerinkine benzer bir çadırın etrafında buzun üstüne serilmiş geyik postlarının üzerine oturup, rehberlerin Lapland kültürü ile ilgili anlattıklarını can kulağıyla dinliyoruz. Geleneksel kıyafetler giymiş genç bir kız, bölgenin simgesi ren geyikleriyle objektifimize gülümsüyor. Geyikleri yakından görüntüleyip, sevimli kar köpeklerinin taşıdığı kızakla göl etrafında kısa bir tura çıkıyoruz. Göl üstünde belirli aralıkla oturmuş insanlar dikkatimizi çekiyor. Bunların buzda balık avladıklarını öğreniyoruz. Ancak buz üstünde balık avlamak sanıldığı kadar kolay değil. Bir buçuk metre kalınlığa sahip buzu kırmak için demir çubukla delik açmak gerekiyor. İki üç kişi denediğimiz halde beceremeyince tecrübeli balıkçı imdadımıza yetişiyor ve birkaç dakika içinde buzu kırmayı başarıyor. Buz üstünde delik açmakla iş bitmiyor. Bu kez de sabırla, balığın oltaya takılmasını beklemek gerekiyor.