Pazar 28.05.2017

İçinden Porsuk geçen bir Avrupa şehri Eskişehir

“Eskişehir deyince aklınıza ne geliyor?” diye sorulursa büyük ihtimalle: “Balmumu Müzesi ve Porsuk Çayı” diye bir yanıt gelir. Oysa ki hızlı trenle de gidebileceğiniz bu İç Anadolu şehri, aklınıza gelenlerden çok daha fazlasını vaat ediyor. Bir Avrupa şehri kıvamındaki Eskişehir şaşırtıyor, mutlu ediyor

09.00'da İstanbul'da Kanyon alışveriş merkezinin önünde buluştuk, günlerden cumartesi. Özel araçla yola çıktık, istikamet Pendik Hızlı Tren İstasyonu. Yaklaşık 45 dakika sürdü yolcuğumuz. Hepimizde bir tatlı heyecan, tren yolculuğu yapacağız diye. Nostaljik geliyor hepimize. Oysa ki yüksek teknolojiyle donatılmış bir trene bineceğiz. Bu durum duygu halimizi değiştirmiyor... Trenle Eskişehir'e gidiyoruz biz... Yaşasın! Trene binmeden önce istasyonun karşısındaki Merkez Börekçisi'ne oturuyoruz. Hiçbir çeşidi atlamadan kıymalı, patatesli, peynirli börekleri iyi demlenmiş çay eşliğinde kahvaltı niyetine tüketiyoruz. Bizden söylemesi İstanbul'un en iyi demleme çayıymış içtiğimiz, evet gerçekten güzel çaydı içtiğimiz ama neticede biz garsonun yalancısıyız...
Trene giderken, aynı uçağa biner gibi güvenlik noktalarından geçiyoruz, valizlerimiz xray cihazından geçiyor. Kolaylıkla koltuklarımızı bulup yerleşiyoruz. Ve yolculuk başlıyor...
Tren demek konfor demek. Bu çok net. Sadece benim fikrim değil, gruptaki herkes böyle düşünüyor. O yolculuklara özgü gerilimden eser yok. Yemek yiyerek, okuyarak geçiyor zaman. Hızlı tren ama yolcu hissettimiyor o hızı. Ancak yolcuları bilgilendirmek için kullanılan ekrana baktığınızda anlıyorsunuz kaç km hızla gittiğiniz. İbre zaman zaman 250'ye vuruyor. Ve yaklaşık 2 saatte Eskişehir'e varıyorsunuz. Tren yolculuğunun verdiği keyif terk etmiyor zihninizi... İstanbul gibi bir keşmekeşten Eskişehir gibi bir vahaya düşüyorsunuz. Şahane bir şehir, Avrupa standartlarında. Öyle ki gözlerinizi kapatsalar ve sizi Eskişehir'in modern bakımlı caddelerinden birine bıraksalar, kolaylıkla bir Avrupa kentinde olduğunuzu düşünürsünüz. Bakımlı bir şehir, modern bir anlayışla tanzim edilmiş. Belediye kadar yerel halk da sahip çıkıyor kentine. Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in katkısı tartışılmaz elbette. Kentin sanayici ailelerinden Kılıçoğlu'nun misafiriyiz. Ülkenin en büyük kiremit üreticisi Kılıçoğlu. Her hangi bir yatırım yaparken öncelikleri kendi şehirleri. Sadece iş yapmıyorlar şehrin tarih ve kültür yapısına da katkıda bulunuyorlar. Yani bu yaşanası şehrin sadece Porsuk Çayı ve Balmumu Müzesi'yle anılması gerçekten haksızlık. Çünkü Eskişehir çok daha fazlası. Elbette Porsuk Çayı da Balmumu Müzesi de şehre çok şey katıyor. Balmumu Müzesi'nin önündeki hiç azalmayan kuyruk bu önemin bir göstergesi. Öyle ki ilk olarak sabah saatlerinde geçtik müzenin önünde ucu bucağı görünmeyen bir kuyruk vardı, akşam saatlerinde de vaziyet aynıydı. Eskişehir bir müzeler şehri olmuş, onlarca müzeye ev sahipliği yapıyor Kurtuluş Savaşı Müzesi, Sanayi Odası'nın açtığı tematik müze... Hepsi görülesi. Bu müzelerin girişi 2 TL, Balmumu Müzesi için 10 TL ödemek gerekiyor. Elde edilen gelir, yardıma ihtiyaç duyan kız çocuklarına aktarılıyor. Yemyeşil bir yer Eskişehir. Yollar geniş, kaldırımlar Avrupa standartlarında her yer pırıl pırıl. Yere çöp atmak diye bir şey söz konusu değil. Zaten atan olursa hemen uyarılırmış. Böyle de bir bilinç var. Huzur hakim ortalığa. İn cin top oynuyor sanmayın, turistik bir şehir olmuş Eskişehir. Özellikle hafta sonları dolup dolup taşıyor. Oteller her zaman dolu. Üstelik gelenler de uyuyormuş bu şehrin kurallarına. Şehirde Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversiteleri var. Öğrenci şehri aynı zamanda, dinamik. Yapacak çok şey var, iki gün kesinlikle yetmiyor Eskişehir'i gezmek için. Ama geriye döndüğünüzde bir haftalık dinlenmiş oluyorsunuz. Bizden söylemesi yolunuzu düşürün, tadını çıkarın...
Porsuk çayı çibörek ve müzeler
Başta Balmumu Müzesi olmak üzere, gezebildiğiniz kadar müze gezin. Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Kurtuluş Müzesi, Arkeoloji Müzesi...
Odun Pazarı'na gitmeden olmaz. Restore edilen bölge gerçekten güzel. Etrafta sayısız küçük atölye var. Eskişehirli kadınlar el emeği göz nuru ürünlerini satıyorlar. Üstelik fiyatlar çok makul.
Atlıhan Çarşısı'na gidin, ne alacağınızı şaşıracaksınız. Eskişehir'le özdeşleşen Lüle Taşı ürünlerin en klaslarını burada bulabilirsiniz. Takılar, aksesuvarlar, manyetler... Ne ararsanız var.
Şehirde ulaşım sorunsuz, trafik sıkışıklığı yok, tramvay var.
Arkeolojik olarak zengin bir bölge. Özellikle Seyit Battalgazi Türbesi ve Midas Anıtı ilgi çekiyor.
Çok sayıda restoran ve kafe var. Genç nüfus yoğun olduğu için gece hayatı da hareketli. Biz akşam yemeği için Mezze Teras'a gittik, çok memnun kaldık. Ayrıca Eskişehir'e gidip de çibörek yemeden dönen yoktur her halde, si de ihmal etmeyin.
Porsuk Çayı kıyılarında dolaşın, akarsuyun keyfini çıkarın, gondola binin.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.