Pazar 18.06.2017
Son Güncelleme: Cumartesi 17.06.2017

Tarih, doğa ve gastronomi karşınızda Büyükada

İstanbul’da yaşamanın en keyifli tarafı şüphesiz yakın yerlere günübirlik kaçma fırsatı. Pek çok seçenek var elbette. Ağva’sı ayrı, Lüleburgaz tarafları apayrı. Hepsi birer doğa harikası. Ama benim en sevdiğim, fırsat buldukça atlayıp gittiğim yer Prens Adaları’nın en büyüğü Büyükada...

Yazının başında belirtelim, Büyükada'ya ulaşım zor değil. Üstelik çok da eğlenceli. Kabataş, Bostancı ya da Kartal'dan atlıyorsunuz deniz otobüsü ya da vapura, doğru adaya...
En hızlısı deniz otobüsü ama şahsen ben manzara eşliğinde, martıları süzerek, iyot kokusunu içime çekerek, bir de ne yalan söyleyeyim tavşan kanı demlenmiş bir bardak çayı yudumlayarak gitmeyi seviyorum.
Bu yüzden de çok acelem yoksa deniz otobüsü değil de motorları tercih ediyorum. Hem bol bol fotoğraf çekme ve etrafı seyretme şansınız da oluyor.
Benim gibi kimler ada meraklısı diye etrafı süzüyorum. Vapurda yıllardır adada evleri bulunanlar kadar turistlerin de çoğunlukta olduğunu fark edince seviniyorum. Bana sorarsanız İstanbul'da gezilmesi, görülmesi gereken yerler listesinde Adalar mutlaka olmalı...
ADIM BAŞI BALIKÇI
Adaya ayak bastık... Peki ama ilk olarak ne yapmalı? Hemen iskelenin yanında konumlanan tezgahlardan çiçek taçları alıp kafaya takmalı... Elbette plastik çiçeklerden yapılıyor bu taçlar. Ama ada ve tatil ruhuna girmek için ideal.
Zaman içinde insanların seyahat öncelikleri değişiyor... Benim gibi eski bir milli yüzücü için hâlâ deniz büyük önem taşıyor. Ama uzun bir süredir gastronominin de peşinden gitmeye başladım. İşte bu yüzden Büyükada'yı ideal tatil destinasyonlarım arasına soktum.
Tarihi müzesi, Aya Yorgi Kilisesi ve koyları kadar gastronomik açıdan zenginlikleri de adayı ideal bir tatil beldesine dönüştürüyor.
İLK DURAK PRİNKİPO
Büyükada'da adım başı balıkçı var. Nitekim iskeleden iner inmez hemen sahilde pek çok balıkçı karşınıza çıkıyor.
By Şükrü, Kapri, Balıkçı Aydın, Milto... Hepsinde yemekler lezzetli, fiyatlar aşağı yukarı aynı... Ama denediklerimi ve sevdiklerimi elbette paylaşacağım.
Kime sorarsanız sorun, uğramanız gereken ilk durak Ahmet Tanrıverdi'nin yani namıdiğer Fıstık Ahmet'in restoranı Prinkipo'dur.
Doğma büyüme adalı olan Fıstık Ahmet, Nişantaşı'ndaki Barba'nın da kurucusu. "Ne yemeliyim?" diye sorarsanız kendinizi işletmenin tavsiyelerine bırakın. Zaten meze menüsü 15 günde bir değişiyor.

KALAMARI OLAY
Gelelim en ünlü ve en trendy balıkçısına... Yani Milto'ya... Buranın en önemli olayı kalamarı... İster ızgara ve soya sosuyla, isterseniz de tavada... İkisi de enfes. Hem donmuş ürün kullanmıyorlar hem de gece 01.00'e kadar servis yapıyorlar.
Ne meze söylerseniz söyleyin çikolatalı sufle tatmayı ihmal etmeyin.
FIRIN SOKAĞI
Sahilin arka paralelindeki Recep Koç Caddesi sanırsınız fırıncılar sokağı. Ne kadar yerseniz yiyin ve ne kadar tok olursanız olun bu sokağa girince tekrar acıkabilirsiniz.
O yüzden diyettekilere önermiyoruz. Elbette ki ilk durak Büyükada Pastanesi... Hemen söyleyin bir kurukalli, yani kuru pasta.
Güven Pastanesi ise milföyleri ile meşhur. Sadece çilekli değil, krokanlı ve çikolatalı milföyleri de enfes ve mutlaka tadılmalı... Ama lokumlu kurabiyeyi de es geçmeyin. Ufacıklar ve çok lezzetliler...
Adayi turlamak için üç şansınız var. Ya faytona bineceksiniz ki bence çok sevimsiz... Ya tabana kuvvet diyeceksiniz... Ya da bisiklet kiralayacaksınız...
Üçüncü seçenek kulağa keyifli gelse de oldukça zor. En önemlisi ada epey dik olduğu için ciddi kondisyon gerektiriyor. Şahsen zamanında Aya Yorgi'ye bisikletle çıkarım deyip geri dönenlere çok şahit oldum.
AYA YORGİ VE KIR GAZİNOSU
Tepeye neden mi çıkmalı? Öncelikle 963'te Bizans İmparatoru Nikiforos Fokos zamanında inşa edilen kilise görülmeye değer. Üstelik 203 metre yükseklikteki manzara da bir harika. Kilisenin hemen yanındaki Kır Gazinosu da martılarla sofrayı paylaştığınız eşsiz bir mekan. Parmak patates kızarması ve köftesi leziz. Ama manzara doyumsuz...
NEREDE KALMALI?
Adanın doğu cephesinde yer alan Aya Nikola Pansiyon'da ayrı renklerde dekore edilmiş 11 oda var. Uyurken karada değil de teknede hissediyorsunuz kendinizi. Üstelik konumu harika. Sedef Adası manzarasına karşı iddialı yemekler tadabileceğiniz bir yer. 1908 yılında açılan Splendid Otel, Art Nouveau stilinde inşa edilmiş. Büyükada tarihine tanıklık eden otelin 70 standart, dört suit odası var.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.