Şaka bir yana Yozgat gerçeği bir başka

Ahmet Kutsi Tecer'in o ünlü Orada Bir Köy Var Uzakta şiirinden referansla, Anadolu'nun orta yerindeki Yozgat, "Gitmesek de görmesek de o şehir bizim şehrimiz" misali adı bilinen ama gerçekliği tam olarak anlaşılamayan şehirlerimizden. Bundan dolayı galiba popüler kültürde ve özellikle de sosyal medyada son yıllarda türlü türlü şakalara kurban gidiyor. Hoş Yozgatlıların bu şakalara pek içerledikleri söylenemez. Onlar da gülüp geçiyor. Bunun sebebi de şakaların odak noktasında Yozgat'ın o kendine has naifliğinin olması. Yozgat orta ölçekli bir şehir. Başkentin gölgesinde kalması, Sivas ve Kayseri gibi büyük şehirlerin rol çalması nedeniyle Yozgat'ın yeterince kendini gösteremediği hep söylenegelir. Bütün bunlar bir zamanlar belki dezavantajıydı. Ama son yıllarda avantaja dönüşmüş durumda. Çünkü büyüdükçe cazibesini yitiren şehirlerin aksine butik kalarak, kültürel ve mimari dokusunu koruyarak, büyükşehir keşmekeşini yaşamayarak özgün kalmayı başarmış görünüyor Yozgat. Ama bu durum Yozgat'ın hiç gelişmediği anlamına gelmesin. 2002 yılında, doğup çocukken bir dönem yaşadığım şehirde çekilen ilk film Martılar Açken'in çekimlerini haberleştirmek için gittiğim Yozgat, tanıdığım bildiğim şehirdi. O bildiğim şehrin planlı bir şekilde çehresinin değiştiğini ve geliştiğini gördüm. Çapanoğlu (Büyük) Camii'nin çevresindeki yıkık dökük Yozgat konaklarının birçoğu restore edilmişti. Tarihi saat kulesinin solunda kalan çarşı trafiğe kapatılmış özgün dokusu ortaya çıkarılmıştı. Türkiye'nin ilk milli parkı olan Çamlık Milli Parkı düzenlenmişti. Lise Caddesi'nin başındaki Büyük Sinema şık bir restorasyonla çok amaçlı bir kültür merkezi haline getirilmişti. Yakın zamanda açılan Şehir Hastanesi, tedavi için büyükşehirlere gitmek zorunda kalan Yozgatlılar'a ilaç gibi gelmişti. Havaalanı yapılacak olması, Ankara'dan gelen hızlı trenin inşasının başlamasıyla Yozgatlılar'ı özgüvenli hale getirmişti. Tüm bunlar Yozgat şehir yaşamını canlandırmış. Ama daha önemlisi Yozgatlılar da o kendine has naifliklerini koruyarak bu canlı yaşama dahil olmayı başarmış. Yani herkesin yüzü gülüyordu şehirde. Genel algının aksine farklı bir fotoğraf veriyordu artık şehir. Tüm bu olumlu gelişmelere, yaklaşık iki yıl önce göreve başlayan Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç'ın enerjisi, vizyonu, insanlara hizmet esaslı yaklaşımı eklenince Yozgat kendine yeni hedefler koyan bir şehir haline geldi. Mesela Yozgat yakın vadede termal turizmin yeni adresi olmayı hedefliyor. Yüzyıllar önce Romalıların keşfettiği şifalı su zenginliğini Yozgat yeniden gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor. Sarıkaya'da bulunan tarihi Roma Hamamı'nın tamamının ortaya çıkarılması için büyük uğraş veriliyor. Bu hamam sadece Yozgat'ın ve Türkiye'nin değil dünya kültür mirasının bir parçası. Vali Yurtnaç bu hamamın UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası'na alınması için uğraşıyor. İşte Romalıların hayran kaldığı o şifalı suları değerlendirecek bir vizyon çizilmiş durumda. Ki termal oteller yapılmaya başlanmış bile. Şimdilerde bu otellerin sayısı artırılmak isteniyor. Yozgatlıların medarı iftarı Çamlık Milli Parkı, içinde 500-600 yıllık ağaçların bulunduğu bir orman aslında. Bu orman içindeki Karaçam ağacı Türkiye'de sadece Yozgat'ta bulunuyor. Bu ağaçlar sayesinde oksijenin en bol olduğu şehirlerden biri Yozgat. Yani gün gelip Yozgat'a termal otellerinde şifa bulmaya, kamp yapan bir takımı izlemeye, Roma Hamamı'nı görmeye gitmeye gidenlere rastlarsanız şaşırmayın.
YOZGAT'A GİTMEK İÇİN 10 NEDEN
Çamlık Milli Parkı içerisinde bol oksijenli çam havası ortamında konaklamak için.
Yozgat'ın simgelerinden Çapanoğlu (Büyük) Camii'nin ihtişamı görmek ve hikayesini öğremek için...
Yozgat konağı mimarisinin en önemlisi olan Hayri İnal Konağı'nda dolaşıp Yozgat gerçeğiyle tanışmak için.
Çandır ve Çayıralan Kümbetleri'ndeki Selçuklu mimarisinin zarafetini görmek için...
Kara Bıyık Köprüsü'nde Osmanlı mimarisinin kültürünü görmek için,
Sorgun, Sarıkaya, Boğazlıyan ve Yerköy kaplıcalarında sağlık ve termal turizm keyfine varmak için.
Dünya mirası Kazankaya Kanyonu'nda trekking ve rafting yaparak maceranın keyfini yaşamak için.
Sarıkaya Roma Hamamı'nda geçmiş dönemlerin mitolojik termal öykülerini öğrenmek için.
Kerkenes, Büyüknefes (Tavium) Yenifakılı Damlalı Yeraltı Kompleksleri, Antik kentlerinde yaşayan uygarlıkların izlerini sürmek için.
Efsanevi Arabaşı'nı yerinde içmek için.
ARABAŞI İÇMEDEN, OMAÇ YEMEDEN OLMAZ
TANDIR KEBABI: Özel olarak hazırlanan tandır ocağında iki taraflı yanan ateşin ortasına şişlere takılarak pişirilir. Yozgat'a gelip tandır kebabı yememek olmaz. Şehrin spesiyallerinden biridir. Çarşıdaki Mehmet Usta'nın dükkanı ise naçizane en leziz tandır kebabını yiyeceğiniz bir adrestir. ARABAŞI: Yozgat'a has, soğuk kış gecelerinin vazgeçilmez en önemli yemeği. Muhteşem çorbasının tadına diyecek yok. Ama bu çorba puding kıvamında özel bir hamurla içiliyor. Tabii koyu sohbet eşliğinde...
TESTİ KEBABI: Sağlam bir su testisi içinde pişen et yemeği... Tandır ekmeği ile yenir. Sokum ya da dürüm de yapılır.
MADIMAK: Madımaktan ıspanakvarı yapılan bir ot yemeği. Yoğurtla yenildiği gibi pastırmalı da yapılabiliyor.
OMAÇ: Ufalanmış yufka ekmek bol tereyağında kavrulur ve üzerine yumurta kırılır. Kahvaltıların vazgeçilmezidir.
GELECEK EMİN ELLERE TESLİM
Çamlık Milli Parkı içerisinde bol oksijenli çam havası ortamında konaklamak için.
Yozgat'ın simgelerinden Çapanoğlu (Büyük) Camii'nin ihtişamı görmek ve hikayesini öğremek için...
Yozgat konağı mimarisinin en önemlisi olan Hayri İnal Konağı'nda dolaşıp Yozgat gerçeğiyle tanışmak için.
Çandır ve Çayıralan Kümbetleri'ndeki Selçuklu mimarisinin zarafetini görmek için...
Kara Bıyık Köprüsü'nde Osmanlı mimarisinin kültürünü görmek için,
Sorgun, Sarıkaya, Boğazlıyan ve Yerköy kaplıcalarında sağlık ve termal turizm keyfine varmak için.
Dünya mirası Kazankaya Kanyonu'nda trekking ve rafting yaparak maceranın keyfini yaşamak için.
Sarıkaya Roma Hamamı'nda geçmiş dönemlerin mitolojik termal öykülerini öğrenmek için.
Kerkenes, Büyüknefes (Tavium) Yenifakılı Damlalı Yeraltı Kompleksleri, Antik kentlerinde yaşayan uygarlıkların izlerini sürmek için.
Efsanevi Arabaşı'nı yerinde içmek için. Tandır kebabı
15. Çocuk Filmleri Festivali'nin bu yılki rotalarından biri de Yozgat'tı. Kentte çocuklara filmler gösterildi. Ve onlara yönelik pek çok etkinlik yapıldı. İlkokul öğrencileri ile yazarlık atölyesi yapmak da bana kısmet oldu. Yozgat'ın periferisinde bulunan bir okulda okuyan çocuklarla yaptığımız atölyenin sonunda hepsi birer masal yazdılar. Öğrencilerin masallarda birbiriyle anlaşamayan hayvanları dost olarak kurgulamaları ezber bozucuydu. Hayal güçleri ise muhteşemdi. Bir öğrencinin "Yozgat'a sirk gelmiş ve aslan kaçmış, şehirde dolaşmaya başlamış" diye başlayan masalı ise benim için unutulmazdı. Bu öğrenciler arasında Iraklı mülteciler de vardı. Yozgatlıların Iraklı arkadaşlarına yaklaşımı karşısında gururlanmadım desem yalan olur. Iraklı öğrenciler belki masal yazamadı ama onlar da resim çizdiler. Şundan emin oldum: Yozgat'ın geleceği emin ellere teslim...