Pazar 27.05.2018

Adımbaşı tarih, köşebaşı sanat

Ortaçağ izleri taşıyan meydanlar, ihtişamlı yapılar, Arnavut kaldırımlı caddelerinde park halindeki renkli motosikletler, kahve kokan sokaklar... 8. yüzyıldan itibaren birçok medeniyete ev sahipliği yapan Roma’nın modası hiç geçmiyor

Her köşesi ayrı bir güzellikle dolu Roma'nın. Sokakları tarih kokuyor, her köşeden bir heykel çıkıveriyor karşınıza. Ortaçağ'dan kalma yapılara rastlamaya alışıyorsunuz bir süre sonra. Üç günlük Roma seyahatim için oldukça heyecanlıydım. Fiumicino Havaalanı'na indiğimde beni karşılayan yaz havasıyla heyecanım katlandı. Kalacağımız ev şehrin Vatikan bölgesine yakın olduğu için uçaktan iner inmez ilk iş 40 euro ödeyerek Roma Pass almak oldu. Bu kartla üç gün boyunca otobüs, tramvay ve metro gibi ulaşım araçlarını kullanabiliyorsunuz. Aynı zamanda iki müzeye sıra beklemeden ve bilet almadan giriş hakkı tanınıyor. Kartın ne kadar kullanışlı olduğunu müze girişlerindeki kuyrukları kolayca atlatınca anladık. Tabii kartın Vatikan Müzesi'nde geçerli olmadığını hatırlatmakta fayda var.
TARİHİ ESERLER VE ÇEŞMELER
Roma'da gezip görebileceğiniz birçok turistik nokta var. İspanyol Merdivenleri, Pantheon, Colosseum, Piazza Navona Meydanı, Campo de Fiori en bilinenleri. Her köşeyi döndüğünüzde ihtişamlı bir yapıyla ve bir tarihi eserle karşılaşma ihtimaliniz çok yüksek. Neredeyse tüm yapıların yanı başında bir çeşme bulunuyor. Romalılar ve turistler ellerinde şişelerle, içme suyu ihtiyaçlarını bu çeşmelerden karşılıyor. Şehri keşfetmeye başlamadan önce ilk önerim bir harita edinmeniz olacak. Şehri gezmek içinse ideal mevsim bahar. Bugüne kadar gezdiğim şehirler arasında en keyifli ve görkemli meydanlara ev sahipliği yapanın Roma olduğunu söyleyebilirim. Piazza Navona, Piazza Spagna ve 'Halkın Meydanı' anlamına gelen Piazza del Popolo'da güneşi batırıp etrafındaki kafelerde şehirdeki akışa tanıklık edebilirsiniz. Neredeyse 2 bin yaşındaki Kolezyum sizi tüm görkemiyle karşılıyor ve tarihte bir yolculuğa çıkarıyor. Dünyanın en çok turist çeken yapılarından biri olmakla birlikte zaman içerisinde deforme olmuş ve bazı bölümleri yıkılmış ancak bu sizi zamanında yaşanan gladyatör dövüşlerini hayal etmekten alıkoyamıyor. Colosseum'u görmek için de planlı davranmak gerekiyor, yoksa bilet kuyruklarında saatlerinizi harcayabilirsiniz. Biz Roma Pass'le sıra beklemeden girebildiğimiz için şanslıydık, neredeyse bir saat sürecek kuyruğu atlattık. Roma'daki en uzun bilet kuyruklarından biri ise Vatikan'da. Katolikler tarafından kutsal sayılan bu bölge dünyanın her yerinden milyonlarca turisti ağırlıyor. Dünyanın önemli sanat koleksiyonlarından birine sahip olan müzenin önünde yaklaşık üç saatlik bir kuyruğu göze almanız gerekiyor. Bilet fiyatı ise 17 Euro. Görülmesi gereken önemli yerlerden bir diğeri de San Pietro Meydanı. Meydanın tam ortasında İskenderiye'den getirilen yaklaşık 4 bin yaşındaki dikilitaş bulunuyor. San Pietro Bazilikası ise tüm ihtişamıyla bu meydanda konumlanmış.
BOZUK PARANIZI HAZIRLAYIN
Aşk Çeşmesi dendiğinde ilk akla gelen bozuk paralar oluyor elbette. Efsaneye göre çeşmeye sol omzunuz üstünden para atarsanız Roma'ya tekrar geliyorsunuz. Çeşmeye yaklaşmak mümkün değil, herkes dileği için sırada. Aşk Çeşmesi'nin heybetiyle büyülendiğimi düşünürken, akşam olup ışıkları yandığında erken karar verdiğimi anladım. Aşk Çeşmesi'ni mutlaka gece de görmek gerek. Sonraki durak ise meşhur İspanyol Merdivenleri. İtalya'ya gelen her turistin uğramadan ayrılmadığı bir yer burası. Piazza di Spagna'da(meydan) bulunan merdivenler tüm güzelliğiyle sizi karşılıyor.
RENKLİ SOKAK PAZARLARI
Kenti gezerken renkli sokak pazarları ile karşılaşıyorsunuz. Kente ruhunu katan bu pazarlarda çiçekten meyve ve sebzeye, baharattan antikaya kadar her şey var. Haftanın belli günlerinde kurulan pazarlardan birine biz de denk geldik. Campo de Fiori'deki pazarın girişinde taze meyve satan tezgahlar ve çiçekçiler bulunuyor. Daha pazara girmeden içiniz açılıyor ve keyifle alışverişe başlıyorsunuz. Pazarı gezmek istemezseniz çevresindeki restoranlarda oturup kahvenizi de yudumlayabilirsiniz.
MAKARNA VE PİZZANIN BAŞKENTİ
Roma kelimenin tam anlamıyla bir lezzet şöleni. Buraya gelip makarna yemeden, çeşit çeşit pizzalarını tatmadan, tiramisu denemeden dönmek olmaz. Şehir aynı zamanda kahveleri ve dondurmaları ile ünlü. Her köşe başında bir dondurmacı görmeniz mümkün.
Pastificio Guerra: İspanyol Merdivenleri civarındaki ara sokaklarda gezerken uğrayabileceğiniz, her gün saat 13:00 ve 18:00'de olmak üzere günde sadece iki defa ev yapımı makarnalarını, ev yapımı soslarıyla satan bir restoran. Kapısında uzun kuyruklar oluşuyor.
Mami: Pantheon ve Aşk Çeşmesi dolaylarında yorulup acıktıktan sonra ayaküstü atıştırayım diyenlerin mekanı. Leziz ve uygun fiyatlı dilim pizzanızı alıp yola devam edebilirsiniz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.