Pazar 09.06.2019
Son Güncelleme: Pazar 09.06.2019

Leyleği havada gördük

Leyleği havada gören çok gezermiş. Biz de Sarıgerme’deki ilk günümüzde uçan leyleklerle karşılaşınca seyahatimiz boyunca yerimizde duramadık. İşte doğanın kalbinden izlenimler...

Türkiye'nin üçüncü büyük havalimanı olan Dalaman Havalimanı'na yanaşan uçağımızdan inip farklı ülkelerden gelen turistlerle birlikte çıkışa doğru ilerliyoruz. Büyük olduğu kadar işlek de bir havalimanı burası. Huzurlu, sakin bir tatil hayaliyle geldiğimiz için kalabalık biraz gözümüzü korkutsa da ilerleyen günlerde bu korkudan eser kalmıyor. Kalacağımız otel Sarıgerme'de. Sarıgerme Ortaca'ya, Ortaca da Muğla'ya bağlı. Otelimiz çok güzel, hiç çıkmadan günlerce kalabiliriz ama bulunduğumuz yer de öyle etkileyici bir doğaya sahip ki çevreyi de ister istemez merak ediyoruz. Otelden çıkıp yolda ilerlerken Sarıgerme Köyü'ndeki evlerin çoğunun yamaçlara kurulmuş olması dikkatimizi çekiyor. Sarıgerme adı iki kelimenin birleşiminden oluşmuş. Sarı, yakınlardaki Sarı Çay'dan geliyor. Germe kelimesine gelince açıklaması biraz uzun. Yıllar önce traktörler yokken yöre halkı ağaçları kesip kütükleri de ağır olduğu için yuvarlayarak Sarı Çay'a getiriyor, çayın Akdeniz'le buluştuğu noktada da denize kaçmasın diye iplerle gerip nehrin içinde tutmaya çalışıyorlarmış. Bu işleme de 'germe' deniyormuş.


KIRMIZI NAR ÇİÇEKLERİ

1990'da turizme açılan köy kısa sürede popüler hale gelmiş. Bunda Dalaman Havalimanı'na 17, Ortaca'ya da 21 km uzaklıkta olmasının payı büyük. Eski ismi Osmaniye olan köyün halkı tarım ve turizmle ilgileniyor. Zaten yolda ilerlerken sağlı sollu ekilmiş alanları görmeye başlıyorsunuz. Ağırlıklı olarak nar ağaçları var. Kırmızı çiçekleriyle gerçekten de çok hoş görünüyorlar. Nar buranın simgelerinden biri. Ilıman iklim sevdiği için de bol bol yetişiyor. Kuşların göç yolu üzerinde bulunan Sarıgerme'nin bu mevsimde özel konukları var. Şanslıyız. Yol boyunca karşımıza çıkan elektrik direklerine yuva yapan leylekler de bölgenin simgeleri arasında sayılıyor.Yaz portakalından bahsetmeden geçmeyelim. Burada yetişiyor ve tadı çok lezzetli. Antalya Kemer'den başlayıp Dalaman Çayı'na kadar olan bölge Likya olarak adlandırılıyor. Anlamı Işık Ülkesi. Sebebi senenin 280-300 günü güneşli olması. Biz de bu güneşten yararlanmak için bölge gezimize ara verip otelimize dönüyoruz. Akdeniz ve Ege'yi birbirinden ayıran Dalaman çayının kenarında bulunan Hilton Dalaman Sarıgerme Resort&Spa, doğayla iç içe bir tatil köyü. 176 dönümlük otelin 130 dönümü aromatik, tropikal ve endemik bitkilere ev sahipliği yapıyor. Uzun sahili aynı zamanda caretta caretta'ların da yuvası. Mutfağıyla da gelenlerin beslenme alışkanlıklarına yönelik olarak alkali, vejetaryen ve vegan büfe seçenekleri ile hizmet veriyor. Bir de spesiyali var. Bölgeye özgü mavi yengeci özel bir pişirme yöntemi ile hazırlıyorlar. Tesis büyük bir alana yayıldığı için sessiz ve huzurlu bir tatil için ideal. Ama çocuklu aileler de gün boyu devam eden aktiviteler ve eğlenceli etkinliklerle keyifli vakit geçirebiliyor.

İSTİKAMET DALYAN

Ertesi günkü çevre gezimiz bir keşifle başlıyor. Yol kenarında gördüğümüz sığla ağaçlarından elde edilen yağın çok güzel koktuğunu öğreniyoruz. Tabii bu da zamanında kozmetik sektörünün iştahını kabartmış. Bu yüzden de yakınlara fabrika kurulması ve doğal habitatın zarar görmesi tehlikesine karşı ağaçlar koruma altına alınmış. Yağın üretimi yasak ama el altından satanlar oluyormuş. Nisan ve mayıs aylarında ağaçlara uzun çizikler atılıyor. Yazın ortasına gelindiğinden sıcaklığın da etkisiyle bu çiziklerden reçine tarzı bir sıvı akıyor. Bu sıvı kaşıklarla toplanıp kaynatılıyor. Altta oluşan çökelti kurutularak camilerde ve özel günlerde hoş koku vermesi için tütsü olarak kullanılıyor. Yağından da kozmetik endüstrisinde yararlanılıyor. Sığla yağının mide ağrısına da iyi geldiği söyleniyor. Dalyan'a geldiğimizde bizi bekleyen tekneye biniyoruz. Harika bir yolculuğun ardından kuş sesleri eşliğinde Köyceğiz Gölü'ne varıyoruz. Bölgede 100'ün üzerinde kuş türü bulunmakta. Su çok derin değil. Burası tektonik bir göl. Arkadaki Batı Toroslar'dan gelen nehir sularıyla besleniyor. Akdeniz'le arasındaki tek bağlantı Dalyan Boğazı. Yaklaşık 10 km uzunluğundaki boğazın menderes şekli halı ve kilimlerde motif olarak da karşımıza çıkıyor. Bölgedeki çamur banyolarına turistlerin ilgisi büyük. Sazlıkların arasından ilerlerken aklımıza kısa bir süre önce televizyonda tesadüfen karşımıza çıkan Afrika Kraliçesi filmi geliyor. Humphrey Bogart ve Katharine Hepburn'ün başrolleri paylaştığı, 1951 yapımı film Afrika'da geçiyor gibi görünse de aslında Dalyan'da çekilmiş. Dönüş yolunda ise bu kez Kral Mezarları'nın etkileyici görüntüsü bize eşlik ediyor. Çok hassas bir madde olan kireç taşından yapılan mezarların uzaktan fotoğrafını çekmekle yetiniyoruz. Gölün kenarında ise taze ve lezzetli balık ve deniz mahsulleri sunan birçok restoran var. Öğle saatlerinde keyif yapmak için ideal. Bu bölgede tekne turları gibi cip safari yapmak da çok popüler. Tekneleri ortalama 350 TL'ye kiralayabiliyorsunuz.
ATIKLAR GÜBREYE DÖNÜŞÜYOR

Hilton Dalaman Sarıgerme Resort&Spa önemli bir projeyi de hayata geçirmiş, organik atıkları 48 saat içerisinde gübreye çeviren bir tesis kurmuş. Sıfır Atık Projesi sayesinde otelde üretilen tüm atıklar, kullanılan enzim sayesinde 24 saat içerisinde organik gübreye dönüştürülmeye başlanmış. Otelin Genel Müdürü Tunç Batum, tesisi "İster mutfak atıkları, ister çim, ister ağaç dalı, isterse yemek atıkları olsun, her türlü organik atık bu tesis sayesinde organik gübre olarak tekrar otelimize kazandırılıyor" diyerek anlatıyor. Peki bu organik gübre ne işe yarayacak? İlk aşamada otel ve golf sahasının yeşillendirilmesinde kullanılacak. Otele ait narenciye bahçelerinde de bu gübreden faydalanmayı planlıyorlar.



KAPLUMBAĞA ATAY KAZA GEÇİRİNCE...

Dünyada soyu tükenmekte olan canlılar listesinde yer alan deniz kaplumbağaları 25-30 yıl sonra erginleşince üremek için doğdukları kumsala geri dönüyorlar. İztuzu Plajı da caretta caretta'ların yumurtalama alanları arasında yer alıyor. Kaplumbağalar nisan ayında buraya eş bulmaya geliyor. Çiftleşme sonrası da yumurtalarını kumsala bırakıyor. 90 gün sonra yuvalardan çıkan kaplumbağalar gece ayın ışığını takip ederek denize ulaşıyorlar. Bu arada kumun manyetik dalgasını da beyinlerine kaydediyorlar. Ve bu sayede 30 yıl sonra geri dönebiliyorlar. Plajın hemen yakınında Caretta Caretta Araştırma ve Rehabilitasyon Merkezi bulunuyor. Merkezin görevlerinden biri caretta caretta yuvalarını tespit edip zarar görmesini engellemek. Tilki, porsuk ve kum yengeçleri en büyük tehlikeler. Merkezde yaptığımız kısa gezi sırasında kabuğunda pervane kesiği bulunan Atay'la tanışıyoruz. Su dolu dev bir konteynerin içinde nazlı nazlı yüzerek iyileşip denize döneceği günü bekliyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.