NOBELLİ yazarımız Orhan Pamuk, Torino'da, 14-18 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen 22. Uluslararası Kitap Fuarı'nın sürpriz misafiri oldu. Floransa Üniversitesi Dil Ve Edebiyat Fakültesi'nde Fahri Doktora'sını aldıktan sonra Torino Kitap Fuarı'na, yazar arkadaşı Kiran Desai ile birlikte gelen yazar, fuarda İtalyan okuyucuların yoğun ilgisine maruz kaldı. Türk basınında çıkan Orhan Pamuk'a karşı yeniden davanın açılması ihtimali haberini, İtalyan basını genişleterek verdi. Son derece sakin ve neseli görünen Orhan Pamuk, bu konuya çok az değinirken "Endişelenmiyorum, yeni bir dava açılacak mı emin değilim, önemli bir şey olduğunu düşünmüyorum," dedi.
İTALYANLARDAN YOĞUN İLGİ
Fuarın Beşyüzler Salonu'nda tıklım tıklım bir mekânda konuşan Pamuk, nihayet edebiyattan, kitaplarından, okumalarından ve İstanbul'dan konuşmaktan mutlu görünüyordu. Torino'da kalabalık dinleyici kitlesi karşısında gazeteci Marco Ansaldo'nun sorularını yanıtlayan yazarın cevaplarından satırbaşları:
*
İfade özgürlüğü çok önemli:
Türkiye'de global olarak basın adaletin fazlasıyla politize olduğunu yazmakta. Ben bu fikre katılıyorum. Türkiye'de bir deyiş vardır: Adalet mülkün temelidir. Adalet olmayınca bir ülkenin temeli yok demektir. İfade özgürlüğü olmadan da adalet olmaz. Adalet, ifade özgürlüğüne saygı göstermeli. Bu nedenle ifade özgürlüğünün çok önemli olduğuna inanıyorum.
* Kelimelerinin gücüne inanın:
Ben kelimelerin güçlü olduğuna inanıyorum. Ben kendimi ifade etmek ve dünyamı kurmak istiyorum. Okuyucularım bunu biliyor. Doğal olarak yazdıklarımı dikkatle izliyorlar. Bu, masaya etrafa mesajlar göndermek için oturup yazdığım anlamına gelmiyor. Yazmak için oturduğumda sabırla yeni bir dünya yaratmaya çalışıyorum. Elbette biz yazarlar kelimelere inanmak zorundayız. Diğerlerinin tabancaları, topları var. Bizim kelimelerin gücüne inanmamamız mı gerekiyor?
* 4-5 kitap daha yazacağım:
Okuyucularıma vermek istediğim daha 4 - 5 kitabım var. Bir kadının gözünden yeni bir roman yazmak istiyorum. Kendimi bir kadının yerine koymak istiyorum. Bu benim için yepyeni bir şey olacak.
* Calvino, hafif olmayı öğretti:
En çok sevdiğim dört yazar var: Fyodor Dostoyevski, Lev Tolstoy, Marcel Proust ve Thomass Mann. Buna ayrıca Jorge Luis Borges ve Italo Calvino'yu ekliyorum; gücü romanlarından gelmiyor. Onun mizah anlayışı ve hafifliğini seviyorum. Calvino hafif olmama yardım etti.
* Babamın mirası:
Babam zengin bir adamın oğlu idi, şair olmak istiyordu, tüm varlığını buna yatırdı ve kaybetti. Ben zengin bir adamın oğlu değildim ama zengin bir kitaplığım vardı. Babamın kitaplığından bir kitap aldığımda bana çalıyormuşum gibi geliyordu.
* 12 Eylül olmasa daha önce politik roman yazacaktım:
Kar'dan önce politik bir roman yazmak istiyordum. Arkadaşlarımın arasında pek çoğu solcu idi, aralarında Mao'cular da vardı. Aileleri tatile gittiklerinde toplanırlardı, bunlar gayet radikal toplantılardı. Bu dönemde politik bir roman yazmak istiyordum. Ancak 1980'de Türkiye'de askeri darbe olunca bu kitabı bir çekmecede bıraktım.
