Şanlıurfa'da bugünlerde herkes, şehir hipodromunda bulunan "şifacı midilli" Küheylan'ı konuşuyor. Küheylan ve ekürisi, başta otistik çocuklar olmak üzere bedensel engelli miniklerin tedavisinde kullanılıyor. Son olarak da dünyalar tatlısı "spina bfidaanene" hastası Ceren Demir, Küheylan'ın sırtındaki terapi sonrası adım atmaya başladı. İsmini zor telaffuz edebildiğimiz hastalıkta bebekler daha rahimde gelişirken, annenin omurgasında bir kese oluşuyor. Bebeğin sinirleri bu keseye doluşuyor. Doğum sonrası ameliyatla bu kese alınıyor. Ama bebeğin bacakları ve belden aşağısında felç oluşuyor. Uzun bir fizik tedaviden sonra bu rahatsızlık kısmen düzeliyor ama yürüme güçlüğü devam ediyor. Küçük Cerense, midilli ile terapiden beri adım atmaya başladı. Minik midilli atları sadece tedavi için değil, at binme zevkini tatmak isteyen her türlü küçük çocuğa bedelsiz olarak sunuluyor.
AT TERAPİSİ 2 BİN 500 YILLIK
Tarihi kayıtları M.Ö. 460'a uzanan engellilerin atla terapisine 'hipoterapi' adı veriliyor. Atların, omurilik yaralanmaları, down sendromu, otizm, spastizm gibi hastalıkların tedavisinde önemli yarar sağladığı biliniyor. Özellikle kas ve gelişme hastalıkları, omurilik yaralanmaları, down sendromu, otizm, spastizm hastalıklarının tedavisinde tıbba yardımcı olan atların, iyileştirme sürecini hızlandıran denge ve kas kontrolünü geliştirmesi önemli. İnsana olan yakınlığı ve sadakatleriyle bilinen atların gövdelerinin yavaş ve ritmik hareketinin, omurga çevresindeki kasların gelişimini sağladığı, çok boyutlu salınma ritminin leğen kemiklerine normal insan yürüyüşünün iki katı kadar etki ettiği kaydedildi.