Kimi finduk diyor, kimi de fındık. Finduğun merkezi Karadeniz. O finduğu alanlar da, finduğa fındık diyor. Diğer bir anlatımla, fındık diyenler, "finduk" diyenlerin derdini bilmiyor. Fark sadece bu mu? Üreticiye bakış bu kadar mı? Elbette değil... Dildeki uyuşmazlık fiyatta da pazarlamada da var. Bunun en büyük sebebi, kurumlararası uzlaşının bir türlü sağlanamaması. Hal böyle olunca, fındık üreticisinin derdi bir türlü çözülemiyor. Fındık üreteni, patronu, karışanı çok ürün olarak sosyal meseleye dönüşüyor. Öyle ya, 10 yıl önce kim derdi ki, bir gün fındık ve fındık işçileri, Türkiye'nin en hassas konusu olacak. Yıllardır Karadeniz'de fındık bahçelerinde büyük bir dayanışma sağlanıyor. Bir aylık o dayanışma, Güneydoğulu işçilerin 9 aylık azığı oluyor. Türkiye, kötü niyetli insanların çabalarıyla öyle bir noktaya taşındı ki, ekmek peşinde olan insanlar hedef haline getirildi. Onlara iş veren Karadenizli üreticiler ise derdini anlatamaz oldu. İstanbul'un sırça köşklerinden yorum yapanlardan değiliz. Gideceksiniz, göreceksiniz, yazacaksınız... İşte bu duygularla İstanbul'dan Düzce'ye bağlı Akçakoca'ya yola çıktım. İlçe, geçimini fındıktan temin ediyor. Tıpkı Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon'a kadar uzanan hatta olduğu gibi. Mihmandarım ise Fındık Tanıtım Grubu'ndan fındık ihracatçısı Ali Haydar Gören.
HAYATIN TA KENDİSİ
Caferiye köyündeyiz. Yaşar Kemal'i hatırladık... Yer fındık, gök fındık!.. Burası bir Abhaz köyü... 700 kişi yaşıyor. Tam karşımızda, bize mihmandarlık yapan Gören'in köyü Melenağzı var. Orası da Gürcü köyü... Yıllar önce Kafkasya'dan göçüp gelenler buraya yerleşmiş, birbirleriyle kız alıp vermişler. Gelin görün ki, Kafkasya'daki küçük bir sıkıntı bile bu iki köy arasında gerilim yaratıyor. Gören anlatıyor: "İki yıl önce Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan çatışma, Abhazya ile Gürcistan'ın karşı karşıya gelmesi yetti. Akraba olmalarına rağmen köylüler birbirleriyle atıştı. Hatta Caferiye köyünün gençleri Abhazya'ya savaşa bile gitti." Türkiye'de 700 bin hektarlık dikim alanı var. Bunun 270 bin hektarı Batı Karadeniz'de... Sonuçta fındık sosyal bir ürün... Ne Doğu, ne Batı farketmiyor, Akçakoca, Giresun, Ordu ve Trabzon'un bir bölümünde hayatın ta kendisi... Düğünler, nişanlar fındığa bağlı yapılıyor. Kolay mı?..
AGANİGİ MESELESİ
Fındık, "Aganigi meselesi" oluyor... Giresun'un 3 ilçesi hariç, 19 ilçesi tamamen fındıkla yatıp fındıkla kalkıyor. Giresun ve Ordu'da üç aşağı beş yukarı, her yıl ortalama 100 bin ton fındık toplanıyor. Fındık 3 lira olursa piyasaya 300 milyon lira giriyor, 5 lira olursa 500 milyon lira. Esnafın, hesabı buna göre. Çünkü, fındık bahçeleri küçük, bahçelerden yapılan hasad aileleri geçindirmiyor! Ortalama aile başına 1-1.5 ton üretim düşüyor. 3 liraya fındığını satan bir küçük bahçe sahibinin eline ancak 4 bin 500 lira geçiyor. Bu para yapılan masrafları karşılıyor. Fiyat 5 lira olursa, bahçe sahibinin eline masrafları ödedikten sonra 3 bin lira kalıyor. Bu yüzden, fındıkta kavga bitmiyor.