Son Güncelleme: Salı 17.09.2013
'ABD randevusunu Çiller bana sordu'
Hayat öyküsünü yazan işadamı Jak Kamhi, Türk Lirası'nın istikrarsızlığının arttığı dönemde Özer Çiller'in aradığını söyledi ve ekledi: "Clinton'ın Tansu hanıma neden randevu vermediğini sordu. Başvuruların Beyaz Saray'da bekletildiğini öğrendim."
DIŞİŞLERİ CEVAP ALAMAMIŞ
Kamhi, kitapta Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde Beyaz Saray'dan randevu alamadığını şöyle aktarıyor: "(...) Türk Lirası'nın istikrarsızlığının giderek arttığı süreçte, Özer Çiller beni telefonla aradı ve Başbakan Çiller'in ABD Başkanı Clinton ile görüşmek için Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan başvurulara bir türlü cevap alınamadığını belirterek, bunun nedenini araştırıp araştıramayacağımı sordu. Ben de konuyla ilgili muhtelif başvurularıma bir cevap alamayınca New York'a bir seyahat planladım ve New York'a varınca da ilgili kişilerle ayrı ayrı görüşerek başvuruların Beyaz Saray'da bekletildiğini öğrendim."
"O BAKIŞLARI UNUTAMADIM"
Kitapta, Atatürk'le tanışmasını da şöyle anlattı Kamhi: "(...)Galiba on yaşındaydım. Yani 10. yıl kutlamalarının üzerinden çok değil iki sene geçmişti. Bizimkiler kaplıcalara girmek için belirli dönemlerde Yalova'ya giderler ve giderken bizi de götürürlerdi. (...) Bağırıp çağırıyor, ortalıkta koşup duruyorduk. Tam o sırada üstü açık güzel bir araba yaklaşmaya başladı kaplıcalara doğru. Birden herkes "Atatürk! Atatürk!" diye birbirinin kulağına bir şeyler fısıldadı. Atatürk bize doğru yaklaştı ve 'Nasılsınız çocuklar' dedikten sonra teker teker isimlerimizi sormaya başladı. Sıra bana geldiğinde, ismimi söyledim. Elini başıma koydu ve 'Sen zeki birisine benziyorsun. Hayatta çok güzel şeyler yapacaksın' diye konuştu. Sonra gözlerini gözlerime dikerek öyle bir baktı ki bana, bu yaşıma geldim hâlâ o bakışı unutamadım. Ben Atatürk'ü ilk kez orada bu kadar yakından görüp konuşma imkânına sahip olabildim. Maalesef bir daha bu kadar yakından görüşüp konuşmak kısmet olmadı."
TEYZESİNİN KOCASI NAZİ KURBANI
Kamhi, teyzesinin kocasının Naziler tarafından öldürüldüğünden de bahsediyor: "(...) Rachel teyzeme Fransa'dan davet gelmiş ve o da 1930'da Limoges kentine gelin gitmişti. Teyzemin orada iki erkek çocuğu olmuştu. Hem kendisinin hem de çocukların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını muhafaza etmek, Rachel teyzemin yaptığı en akıllıca işlerden birisiydi. 1942'de Fransa Alman orduları tarafından işgal edildiğinde kocası evinden alınıp kamplara götürülmüş ve bir daha da haber alınamamıştı kendisinden."
EN SON HABERLER
- 1 ÖĞRETMEN ATAMALARI SON DAKİKA: Bakan Tekin'den flaş açıklama! Ne kadar öğretmen atanacak?
- 2 1 Mayıs'ta polislere saldırmışlardı: 65 kişi adliyeye sevk edildi
- 3 Adana'da şok olay: Pişkin hırsız ortalığı birbirine kattı! Polislere zor anlar yaşattı
- 4 Dolandırıcıların yeni oyunu pes dedirtti! Milli emlak arazi vaadiyle 25 milyonluk vurgun
- 5 Restoran cinayetinde savcı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı
- 6 Sivas'ta bir garip olay: 58 yıldır gerçek kimliği yok!
- 7 Araç içinde kafasından silahla vurulmuş halde bulundu
- 8 40 yıl sonra Avrupa’dan gelip, anne ve babalarının göç ettikleri Şırnak’taki köyleri gezdiler
- 9 Bursa’da 2 ayrı kazada 3 kişi öldü 2’si çocuk 3 kişi ağır yaralandı
- 10 Rusya'dan şaşkına çeviren kareler: Her yaptıkları olay oldu!