Giriş Tarihi: 16.11.2011 12:07 Son Güncelleme: 16.11.2011 12:09

Van'da da hep onlar yıkıldı

Van depreminin ardından bölgeye gittiğini ve incelemelerde bulunduğunu söyleyen İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, burada arama kurtarma ekipleri ile görüştüğünü, ekiplerin kendisine en fazla yıkımın altında fırın olan binalarda yaşandığını söylediklerini belirtti.

Van'da meydana gelen 7.2'lik depremin ardından, altında fırın olan binaların yıkıldığına dikkat çekerek, buralardan uzak durulmasını isteyen İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, önemli açıklamalarda bulundu. Bina altlarındaki fırınların kapatılmasının yeterli olmayacağını belirten Prof. Dr. Ercan, "Çünkü o binalar yıpranmıştır, bitmiştir. Mikrop bir kere vücuda girmiştir. Altında fırın olan bütün binaların yıkılması gerekir" dedi. Bu, 100 bin binanın yıkılması gerektiği anlamına geliyor.

Van depreminin ardından bölgeye gittiğini ve incelemelerde bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Ercan, burada arama kurtarma ekipleri ile görüştüğünü, ekiplerin kendisine en fazla yıkımın altında fırın olan binalarda yaşandığını söylediklerini belirtti.
"Fırın sayısında patlama yaşandı"
Bir yerde nüfus yoğunluğu arttıkça fırın sayısının da arttığına dikkat çeken Prof. Dr Ahmet Ercan, Türkiye'nin yemek kültürünün değişmesi ile birlikte, kebap, pide, lahmacun gibi yiyeceklere olan ilginin de arttığını, bunun fırın sayısında patlamaya yol açtığına dikkat çekti. Bu tür işyerlerine yönelik denetimlerin yetersiz olduğunu ifade eden Prof. Ercan; "Mahalle arasına kebapçılar, pideciler dolmaya başladı. Her yerde fırın kurulabiliyor. Normalde bu fırınların yaymış olduğu bir ısı var. Bu ısının derecesi oldukça yüksek. Genellikle fırınların yalıtımlı olması lazım. Fırınların ısısının dışarı salınmaması gerekir. Hem fırınların verimli çalışması hem de yapının yıpratılmaması açısından bu böyle olmalı" diye konuştu.
"Isı betonu dayanıksız hale getirir"
Betonarme tabir edilen yapıların betondan ve arme denilen çelik donatılardan oluştuğunu hatırlatan Prof. Dr Ahmet Ercan, betonarmenin fırından gelen ısıyla ısıtılması halinde, betonun genişlediğine dikkat çekti. Ercan sözlerini şöyle sürdürdü: "Fırını kapattığınız zaman bu kez eski durumuna büzülür. Tekrar ısıtırsanız tekrar genleşir, tekrar büzülür. Beton çatlayarak genleşir. Fırını her yakıp söndürdüğünüzde çatlak oranı artar. Belli bir süre sonra o betondaki çatlaklar öyle artar ve genişler ki, beton niteliğini kaybeder.

Beton niteliği BS30 olması gerekirken, BS 7'ye, BS 8'e kadar geriler. Bunun belli bir süresi yoktur. Betonun büzülmesi ve genleşmesi sırasında, beton donatıyı yani demir yapışkanlığını bırakır. Bu kez içindeki çelik donatı kendi halinde, ayrı hareket etmeye başlar. Isı çelik donatıya gelir ve çelik de genleşir, büzüşür. Eğer bu sürekli hale gelirse, demir veya çelik paslanır ve dayanımını yitirir. Donatı, deprem dalgaları yandan geldiği zaman, yapının esnemesini sağlar. Oysa ki fırınların ısısı yüzünden, deprem dalgası geldiği zaman yapı esneyemez ve kolaylıkla kırılır. Dolayısıyla içinde ısı olan (bunlar haddehane de olabilir, seramik fırını da olabilir, kebapçı da olabilir) her yer bu sorunları doğurur."
"Binanın en riskli yeri fırıncılara tahsis edilmiş"
Fırınların genellikle binaların ilk katı ya da bodrumlarına kurulduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Ercan, bir yapıda depreme dayanıklılık konusunda en önemli olan yerlerin de bodrum kat ya da birinci kat olduğunu söyledi. Buraların çok sağlam olması gerektiğine vurgu yapan Ercan; "Eğer orası sağlam değilse, yapı mutlaka yıkılır. En önemli katı fırıncılara veriyorsun, orası da binanın en çok yıpratılan yeri oluyor. Belki bir çok fırıncı bu bilinçte olmayabilir. Yani yapıyı yıprattığının farkında olmayabilir. Çünkü onlar mühendis değil, mimar değil. Bu konuda belediyeden fen işleri ekiplerinin gelip, fırınların yalıtımını kontrol etmesi gerekir. Dışarıya ısı veriyor mu vermiyor mu, bunu tespit etmesi gerekir. Biz burada fırıncı esnafını suçlamıyoruz. Çünkü depremin ne zaman olacağı belli değil.

Depremde fırıncı esnafı da ölüyor. Adamlar belki orada yanarak ölecekler, ateşin içinde, korların içinde kalacaklar. Fırıncılar bunu istemezler. Fırıncılar bizim temel besin kaynağımızı üretiyorlar. Kara fırınlar ve özellikle doğalgazla üretim yapan fırınlarda riskler daha büyük. Onlarda ısı kaçakları oluyormuş. Bunlar da etki yapıyor. Fırınlar kurulduğu zaman-ki bu makine ile üretim yapanlar için de geçerli- etrafına ne kadar ısı yayıyor bunun ölçülmesi lazım. Bu çok zor değil. Termometre ile bile yapılabilir. Bazı fırıncılar diyor ki; kışın insanlar ısınmak için bizim fırınımıza geliyor. Acaba fırının ısısı ne kadar. Buna bakmak lazım. Ateş ya da ısının betona teması önemli" şeklinde konuştu.
"Altında fırın olan bütün binalar yıkılmalı"
Prof. Dr. Ahmet Ercan, binaların altındaki fırınları kapatmanın, o binayı depremden koruma adına yeterli olmayacağını söyledi. Ercan bu iddiasını şöyle açıkladı:

"Çünkü orası yıpranmıştır, bitmiştir. Mikrop bir kere vücuda girmiştir. Altında fırın olan bütün binaların yıkılması gerekir. Altında fırın olan bir yer sorunludur. Oradaki yapıların yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Güçlendirme yapılır mı yapılamaz mı bu tartışılır. Benim 81 yaşındaki annemi vitaminlerle güçlendirerek 18 yaşındaki bir kız yapamayacağınız gibi, bu binaları da güçlendirerek depreme dayanıklı hale getiremezsiniz. Bundan sonra fırınların ya tekil yani tek katlı, boş bir alanda bir yapı olması gerekiyor ya da yalıtılmış olması. Bu şartlar sağlanamıyorsa, ekmekler şehir dışındaki sanayi alanlarında pişirilip şehir dışına dağıtılmalı."
Belediye başkanlarına suç duyurusu
Yaptığı açıklamaların ardından medyadan ve fırıncılardan olumlu tepkiler aldığını ancak hiçbir yetkilinin kendisini aramadığını söyleyen Prof. Dr. Ercan; "Ama ben belediye başkanları hakkında suç duyurusunda bulundum. 'Neden buralara izin verdiniz, neden denetlemediniz, sizin Fen İşleri daireleriniz ne işe yarıyor' diye sorguladım. Sanırım benden başka sorgulayan yok" dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, belediyelerin unlu mamul üreten işyerlerini daha titizlikle kontrol edip, hepsine birer sertifika vermeleri gerektiğinin altını çizdi.
Yüz bin binanın yıkılması gerekiyor
Türkiye'deki unlu mamul üretim tesisleri, yani fırın, pastane, simitçi, pizzacı, pideci ve börekçilerin neredeyse yüzde 80'i çok katlı binaların altında faaliyet gösteriyor. Son araştırmalara göre, sadece ruhsatlı ekmek fırınlarının sayısı İstanbul'da 5 bin, ülke genelinde ise 50 bin civarında. Bunlara diğer unlu mamul üreticilerini de eklediğinizde bu sayı 125 bini buluyor. Prof. Dr Ahmet Ercan'ın söylediği gerçekleşirse, Türkiye genelinde 100 bin binanın acilen yıkılması gerekiyor.
KAYNAK: Yeşil Dünya Gazetesi

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.