Asrın casusu Philby ile tanıştı Saddam'a 50 kilo bal yolladı

Türkiye'nin ilk savaş muhabirlerinden 83 yaşındaki Lütfü Akdoğan, yarım asırlık meslek hayatının gizli kalmış bölümlerini "Krallar ve Başkanlarla 50 Yıl" adlı üç ciltlik kitaba sığdırdı. Akdoğan, İsmet İnönü'den Kral Faysal'a ve Demirel'e kadar, liderlerle olan anılarını, yaptığı arabuluculukları anlattı. 1965'te milletvekili seçilip 4 yıl Meclis'te kalan usta gazeteci, "10 savaş, 20 ihtilal yaşadım. 8 kez ölümle burun buruna geldim. Yazdıklarım, yaşadıklarımın yanında hiç kalır" diyor. Kitaptaki en çarpıcı anılardan biri, 'asrın casusu' olarak bilinen Kim Philby ile gerçek kimliğini bilmeden kurduğu arkadaşlıktan bahsettiği bölüm. İşte kitaptan satır başları:

BALIK TUTKUNU CASUS...
1961'de Beyrut'taki Yabancı Gazeteciler Kulübü'nde tavla oynarken kulübün başkanı George, yanıma gelerek omzuma dokunmuş ve 'Mr. Lütfü seni kimle tanıştıracağım' demişti. Yanında uzun boylu, kumral, zayıf, son derece kibar bir İngiliz elini uzatmış 'Ben Kim Philby, Times'tan' diyerek kendini tanıtmıştı. 60 yaşlarındaydı ama bir hayli yaşlı görünüyordu. Elinde daima kitap olurdu. Ya güneşlenir ya da kahve içerdi. Bu İngiliz gazeteci, sabahları Beyrut'ta sık sık balık tutmaya çıktığını ve Beylerbeyi'nde balık tutmanın keyfinin farklı olduğunu anlatırdı. Daha sonra kim olduğunu öğrendim. Türkiye'de de görev yapmış. İngiltere adına çalışıyor görünüp Moskova'ya da hizmet eden asrın casusu Kim Philby idi.
ŞAH, İHTİLALi BİLİYORDU
Hindistan Başbakanı Nehru ile 1963'te Bağdat'taki büyükelçiliklerinde bir araya geldik. Hint lider görüşmemizde sözü 27 Mayıs İhtilali'ne getirerek "Menderes'in bir ihtilalle öldürüleceğini biliyordum. İran Şahı'ndan duymuştum. Nitekim Şah da Menderes'i ikaz etmiş olmasına rağmen, Menderes onun bu ikazını dikkate almamış" dedi.
1992'de eski Irak lideri Saddam Hüseyin benimle görüşmek istedi. Saddam'dan 7-8 yaş büyüktüm. "Gençliğinizi neye borçlusunuz" diye sordu. "Türkiye'nin güzel ballarına borçluyum. İsterseniz size de 50 kilo yollayım" dedim. Güldü. "50 kilo çok" dedi. Sonra çevresindeki paşalara baktı ve gülerek, "Peki 50 kilo olsun bu arkadaşlara da dağıtırız" dedi