Pazar 13.09.2009 13:46

Bir annenin yardım çığlığı

Diyarbakır'da geçirdiği rahatsızlık sonucu yatağa bağımlı olan oğlunu iyileştirmek için 20 yıldır mücadele eden anne Sultan Akarca, hayırseverlerin desteğiyle oğlunun iyileşeceği günü bekliyor.

Diyarbakır'da yaklaşık 20 yıl önce ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi oğlu Özkan Akarca'nın (30), evde oyun oynarken düşmesi ve bu sırada yerde bulunan örgü şişinin kafasına batmasıyla gelişen ev kazası anne Akarca için adeta çile dolu günlerin başlangıcı oldu. Beyin kanaması tanısıyla ameliyat edilen Özkan Akarca için ise yaşam, artık hastane, ameliyat, ilaç ve tedavi için başka kentlere yolculuk haline geldi.
Bir dönem varlıklı olan Akarca ailesi çocuklarının tedavisi için bu sürede 2 ev olmak üzere tüm mal varlığını sarf ederek, kirada oturur duruma geldi.
Ömrünü oğlunun biraz olsun daha iyi olabilmesine adayan anne, yıllarca tedavi sürecinde öğrendiği fizik hareketlerini evinde uygulamasıyla oğlunun 2 parmağı fonksiyonlarını yerine getirir hale geldi.
Maddi imkansızlık nedeniyle artık oğlunun tedavisini sürdüremediği bir dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'a gelişinde evladının durumunu anlattığı mektubu ulaştırmayı başaran anne Akarca, oğlunun biraz daha iyi olabilmesi için ameliyat olmasını sağladı.
Ancak daha sonra maddi sıkıntı nedeniyle düzenli olarak oğlunu kontrole götüremeyen anne Akarca'nın tek dileği, hayırseverlere yardım çığlığını duyurmak.
''HER ŞEY OĞLUM İÇİN''
AA muhabirine yaşadığı sıkıntı dolu yılları anlatan Sultan Akarca, oğlu için 20 yıldır çalmadık kapı bırakmadığını ifade etti.
Oğlunun evde oyun oynadığı sırada dengesini kaybederek yere düştüğünü, bu sırada kafasının sağ tarafına örgü şişi battığını belirten anne Akarca, şöyle konuştu:
''Onu hemen doktora götürdük. Bir şey yok deyip bizi eve gönderdiler. 5 gün sonra ders çalıştığı sırada, evde tekrar fenalaştı. Hemen Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesine gittik yapılan tahlillerin ardından beyin kanaması tanısıyla ameliyata aldılar. Tam 12.5 saat ameliyatta kaldı. 40 gün yoğun bakımda, 2 yıl da bitkisel hayatta kaldı. Sonra onu Ankara'ya sevk ettiler. Sonra zaten zorlu süreç başladı. Burada oğluma 'Post travmatik genel distoni' teşhisi konuldu. (kasların istem dışı hareket etmesi) 11 yıl boyunca Ankara Numune Hastanesine gittik. Her gidişimizde 4-5 ay kalıyorduk. Rehabilitasyonlar sonucu biraz normale döndü. Bükülü dizleri ve dirsekleri biraz açılır gibi oldu. Ama yemesi, içmesi, tüm bakımını ben yapıyorum. ''
''DİLENMEYE RAZIYIM''
Sultan anne, bu sürede eşinin malulen emekli olduğunu, önceleri ne devletten ne de herhangi bir yerden hiç yardım talep etmediklerini ifade ederek, gözyaşları içinde duygularını şöyle dile getirdi:
''Sigortalıydık, 2 evim vardı, maddi gücümde yerindeydi. Daha sonra evlerimi de sattım. Ev eşyasına varıncaya kadar. Yıllar içinde ne varsa sattık. Ama artık maddi ve manevi olarak tükendim. Şimdi 350 lira ile kirada oturuyorum. 2006'da Başbakanımızın Diyarbakır'a gelişinde çocuğumun durumunu anlatan mektup verdim. Pil istedim. Özkan'ın kafasına İbni Sina Hastanesinde nörostimülasyon ameliyatı ile (istem dışı kasılan kasların kontrol altına alınması amacıyla beyine takılan cihaz) pil taktırdım. Konuşmasını yürümesini düzenleyecekti. İlk önce iyi oldu ama sonra kötüleşti. 3 ayda bir çocuğumu Ankara'ya kontrole götürmem gerekiyordu. Ama maddi gücüm olmadığı için götüremedim. Allah Başbakanımızdan razı olsun. Bize emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Ben artık yaşlandım, oğlumun bakımını yapamıyorum. 6 çocuğum var ama diğerleri kendi evlerinde eşim de yaşlı. Ben olmazsan oğlum tek başına hiç bir şey yapamaz. Elimle besliyorum, tuvalet ihtiyacı gibi her şeyi ben yapıyorum. Bir an evvel onun iyileşmesini istiyorum. 2 yıldır evden çıkmadım. Devletin verdiği bakım parasını alıyoruz. Allah devletimizden razı olsun. Oğlumun giderleri için harcıyorum. Oğlumun tedavi olmasını istiyorum. Bize bir yardım eli uzatsınlar istiyorum.''
''KAFASINA CİHAZ TAKILINCA KONUŞTU''
Ağabey Numal Akarca ise yıllardır tedavi için Diyarbakır-Ankara arasında mekik dokuduklarını söyledi.
Maddi olarak tükendiklerini bu hastalığa nerede çare bulacaklarını bilemediklerini, bu konuda yardım istediklerini belirten Akarca, şunları söyledi.
''Kardeşimin iyi olacağına inanıyorum. Tedavisine devam etseydik, daha iyi olabilirdi. Başbakanımızın yardımıyla yapılan ameliyatla kafasına cihaz takılınca konuştu, sevince boğulduk. Hastaneden telefonla babama 'alo' dedi. Sevinçten babam kurban kesti. Artık iyi olacak gözüyle baktık. Ama kontrole gidemediğimiz için sonra tekrar kötüleşti. Burada defalarca hastaneye götürdük, ama bu tür hastaların ileri merkezlerde tedavi edilmeleri gerektiğini söylediler.''

HAYALİ DOKTOR OLMAKTI

Gözleriyle konuşulanları onaylayan zaman zaman da sesler çıkararak kendini ifade etmeye çalışan Özkan Akarca, sadece sağ elinin bir parmağını kullanarak cep telefonu ekranına isteklerini aktarmaya çalışıyor.
Söylenen her sözü anlayan Akarca, telefon ekranına ''Hayalim doktor olmaktı. Şimdi tek isteğim, kimseye muhtaç olmadan tek başıma hareket etmek. Tedavi olmak'' şeklinde yazdı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.