Pazar 21.11.2010
Son Güncelleme: Pazar 21.11.2010

Cennet bahçesinde namaz

Ne mutlu bana ki yüce peygamberin istirahatgâhı Ravza-i Mutahhara'dayım. Burada namaz kılan Cennet Bahçesi'nde kılmış sayılıyor. Ne mutlu bana ki bu kutsal mekânda ben de namaz kıldım

Üstat Sezai Karakoç'un dizelerinden alıntı bu yazdıklarım. Hz. Peygamber'e olan sevgisini, tutkusunu, saygı, hürmet, muhabbet ve özlemini işte böyle dile getiriyor Karakoç usta o dizelerde. Ne mutlu bana ki yıllar önce yapılan bir toplu şiir okuma kasetinde işte bu şiiri okumak düşmüştü benim payıma. Şimdi daha bir içten daha bir coşkuyla 'Ne mutlu bana ki' diye başlayan cümleler kuruyorum. Ne mutlu, çünkü buradayım. Burada, Medine'de yüce peygamberin istirahatgahı Ravza-i Mutahhara'dayım. Bu kutsal makam dev bir külliyenin, Mescid-i Nebevi'nin içinde. 2 milyon kişinin aynı anda toplu namaza durabileceği kadar kallavi bir mekan burası.
DEVE YERİNİ BULDU

Diğer muhteşem özelliklerini din bilimcilerle sohbet sırasında öğreniyorum.
Nasıl da huşu içinde şu insanlar hocam?
Kâbe'den sonra en yüce mekan burasıdır. Her hac dönemi milyonlarca hacı burayı da ziyaret eder, Resullullah'ı selamlar, yakınlarından, dostlarından getirdiği selamları iletir ona.
İçeride yeşil kubbenin altında kalan yeşil halıda namaz kılmanın özelliğinden söz ediyorlar.
Oranın adı Cennet Bahçesi'dir. Peygamberimiz buyurmuştu; her kim ki bu minber ile mihrap arasında kalan yerde namaz kılar, Cennet-i Alâ'da namaz kıldım derse yalan söylemiş olmaz.
Nasıl yapıldı burası?
Peygamber Efendimiz, Medine'ye girerken devesini serbest bırakmış. Kendisini misafir etmek için yarışa giren Medinelilere "Devenin yolunu açın, o emir almıştır" yani "gideceği yeri bilir" diyor. Deve, Neccar oğullarından, Sehl ve Süheyl adında iki yetim kardeşe ait olan arsaya çöktü; Resulullah Efendimiz deveden inmeden, deve tekrar kalktı. Etrafa bakınarak kısa bir süre dolaştıktan sonra geldi aynı yere oturdu. Efendimiz de "Mescidim ve evim buraya inşaa edilsin" emrini verdi. Sahipleri arsayı hediye etmek için ısrar ettilerse de kabul etmedi. Hz. Ebu Bekir'den on dinar alarak yetimlere verdi ve arsayı satın aldı.
İnşasından sonra namazları burada kıldı kıldırdı diye okudum.
Doğrudur. İnşaat hemen başlatıldı. Bir buçuk metre derinliğindeki temeller taşlarla örüldü; duvarları kerpiç kullanılarak bina edildi; mescidin bir kısmı, hurma dalları ve yapraklarıyla örtüldü, üzerine de bir miktar toprak atıldı. Mescide üç kapı açıldı; biri güney tarafında, ikincisi -rahmet kapısı- adıyla bilinen batı tarafında, üçüncüsü de doğu tarafında açılan cibril kapısıdır. Mescidin güney batısındaki duvara bitişik Hz. Peygamber'in hanımları Hz. Ayşe ve Hz. Sevde annelerimiz için iki oda yapıldı. Bu odaların kapıları Mescidi Şerif'e açıldı.
KÖLELERE DAVRANIŞ

Başka kimler kalıyordu burada?
Güneydeki odada Hz. Ömerin kızı Hafsa annemiz, kuzeydeki odada Huyey'in kızı Safiye annemiz ikamet ederdi. Arada yol olduğu için bu iki oda, mescide bitişik değildi. Mescid bu şekliyle Hz. Ömer'in hilafetine kadar kaldı.
Burada rahmete yürüdü değil mi?
Evet. Efendimizin hastalığı tam 13 gün sürdü. Vefat ettiğinde yaşı 63'tü. Bizzat Ayşe anamızın doğruladığı durumdur bu. Hz. Ayşe der ki; "Son anlarında mübarek dudaklarından, 'Aman! Aman! Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız! Onların üzerlerine elbise giydiriniz, karınlarını doyurunuz, onlara yumuşak konuşunuz, namaza, namaza devam ediniz. Kadınlarınız ve köleleriniz hakkında Allahü teâlâdan korkunuz! Ey Allah'ım! Beni yargıla! Bana rahmetini ihsan eyle! Beni Refik- i ala zümresine kavuştur!' cümleleri döküldü. Cebrail aleyhisselama da; 'Allahü teâlâ katından üç muradım vardır: Biri; ümmetimin günahkarlarına beni şefaatçi etmesi, ikincisi; dünyada yaptıkları günahlardan dolayı onlara azap etmemesi, üçüncüsü; perşembe ve pazartesi günleri ümmetimin amellerinin bana arz edilmesidir. Cebrail aleyhisselam, Allahü teâlâdan, bu üç arzusunun da kabul edildiği haberini verdi Hazreti Ayşe, şifa bulması için dua edince Peygamberimiz 'Hayır! Ben, Allah'dan, Refik-ı ala zümresine katılmayı Cebrail, Mikail ve İsrafil ile birlikte olmayı dilerim' diye dua etti. Sonra da gözlerini kapadı."
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim, affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.