Pazar 18.08.2019
Son Güncelleme: Pazar 18.08.2019

Deprem yaklaşıyor tedbirleri alın

Deprem uzmanları 17 Ağustos’tan önemli dersler alındığını ve çok yol kat edildiğinin altını çizdi. Ancak uzmanlar deprem kuşağında olan Türkiye’de özellikle kentsel dönüşümün ve riskli binaların yenilenmesinin çok önemli olduğunu söyledi

17 Ağustos 1999'da gerçekleşen 7.4 büyüklüğündeki deprem Türkiye'nin görüp göreceği sonuncu deprem olmayacak. Deprem uzmanları olası büyük Marmara depremine Türkiye'nin hazır olup olmadığını değerlendirdi.

Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Ana Bilim dalı Başkanı Prof. Dr. Eser Çaktı:
1939'dan başlayan depremler, batıya doğru birbirini tetikleyerek İstanbul'a doğru yaklaşıyor. 2000'lerde yapılan çalışmalar, 30 yıl içinde Marmara Denizi'nde 7'den büyük bir deprem olma olasılığının yüzde 40 ila 60 arasında olduğunu gösteriyor. Tarih belirtmek veya Marmara Denizi içindeki hangi fay segmentleri üzerinde meydana geleceğini ön görmek mümkün değil.

Marmara Depremi’nin 20. yıl dönümünde hayatını kaybedenler Yalova’da anıldı


Olası bir depremdeki can kaybının asgari düzeye indirilmesi en önemli mesele. Ancak İstanbul'u etkileyecek bir depremin, yalnızca can kaybı ve binalarda hasarın ötesinde, şehir, bölge ve ülke ekonomisine, ticaret hayatına ve sanayiye yönelik olası etkilerini de anlamaya yönelik çalışmaların yapılması gerekir.

Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen:
Türkiye'de son 120 yılda hasara neden olan 285 deprem yaşandı ve bunların 24'ü 7'nin üzerinde büyüklükte. Kuzey Anadolu fay zonu, aşağı yukarı bin 600 km uzunluğunda. Hem Türkiye'nin hem dünyanın en aktif faylarından biri. Erzincan depremiyle beraber fay zonu üzerinde bir seri başlıyor. Bunların en sonuncusu da 17 Ağustos ve 13 Kasım Düzce depremi. Kuzey Anadolu fay zonunda meydana gelebilecek olan depremin çok büyük bir ihtimalle Marmara Denizi'nde olacağı yönünde değerlendirmelere katılıyoruz.

İzmir’de yaşanan deprem paniği kamerada


Kuzey Anadolu'dan sonra en önemli fayımız da Doğu Anadolu fay zonu. Antakya'dan başlayıp Bingöl Karlıova'ya kadar uzanan, yaklaşık 600 km uzunluğunda. Burası, son 120 yılda önemli bir deprem üretmemiş. Sadece 1971'de Bingöl'de bir deprem meydana geliyor. Hatay civarının da deprem açısından tehlikesinin oldukça yüksek olduğunu ifade edebiliriz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de 6.5-7 milyona yakın konut deprem açısından risk
teşkil ediyor. Hem Türkiye hem de İstanbul'da binaların yaklaşık yüzde 35'e yakını deprem açısından riskli. Depremle mücadele planla başlar. Türkiye'de çok fazla sayıda yerleşim yeri diri fayların üzerinde. Diri fayın üzerindeki binaların depreme dayanma şansı olmaz.

9 Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Sarı:

Depremsiz bir ülkede yaşamayı herkes ister ama ülkemizin yapısı bu. Biz hazırlıklı olmalıyız. Bina yapımı konusunda, depremden korunmak anlamında, çocuklarımızın eğitimi anlamında çalışmalarımızı eksiksiz sürdürmeliyiz. İstatistiksel olarak bazı depremlerin büyüklüklerine göre belirli tekrarlama periyotları var. Ama bu her zaman aynı periyotta olacağı anlamına gelmez. Sadece deprem sigortası yapmak yetmez. Bir binayı satın almaya kalktığımızda fayansın kalitesini boyasını soruyoruz ama depreme karşı güvenli bir bina olup olmadığını sorgulamıyoruz.

HATIRALAR SİLİNDİKÇE UNUTMAYA BAŞLADIK

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Gürkan Erdoğan:
Depremin ardından ilk dönemde gerek bürokrasinin gerekse vatandaşların deprem güvenliği konusunda birçok adım attığını görüyoruz. Basit bir örnek vermek gerekirse, bir yapı denetim sistemi kuruldu. Geçmişle kıyaslandığında bu ileriye doğru atılmış bir adımdı. Bir dizi eksiklikleri vardı, zamanla tamamlanmaya çalışıldı. Ancak zaman geçtikçe, hatıralar silik hale geldikçe unutmaya başladık. Bir an evvel 2012 yılında Ulusal Deprem Strateji Eylem Planına giren ve 2017 yılına kadar tamamlanması gereken yapı stoku envanterinin çıkarılması gerekiyor.

ARAMA KURTARMA 50 KAT BÜYÜDÜ

Arama ve Kurtarma Derneği'nin (AKUT) kurucu başkanlarından olan Ali Nasuh Mahruki:
17 Ağustos'ta arama ve kurtarmaya odaklanmış sadece iki tane örgütlü yapı vardı. Bunların biri, İstanbul Ankara ve Erzurum'da konuşlanan 110 personele sahip Sivil Savunma Teşkilatı'ydı. Bir de İstanbul ve Antalya'da 100-120 civarında gönüllüsü olan AKUT. Toplam personel sayısı 220 kişiydi. Türkiye ve devlet, Gölcük depremine son derece hazırlıksız yakalandı. Türkiye bir deprem ülkesi olduğunu 1999 depremini yaşadığında anladı ve ardından çok yol katedildi. Şu anda arama kurtarma konusunda tecrübesi, eğitimi, donanımı, malzemesi olan kişi sayısı 10 binin üzerinde. Ama esas olarak risk yönetimi safhasına yatırım yapmak lazım.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.