'Düştükten sonra ayağa kalkmayı bilmek önemli'

Türk sinemasında 80'li yılların ortasında yeni isimler yer almaya başlamıştı. "Baby face" erkekler, dönemin kadın oyuncularıyla çıkıyordu karşımıza. Hülya Avşar, Tarık Tarcan, Tolga Savacı, Neslihan Acar, Yaşar Alptekin, Derya Arbaş gibi Reha Yeprem de dönemin aranan oyuncularındandı. Efendi duruşlu, kuzu bakışlı bir gençti Reha Yeprem. 1986'da Vakkorama'nın bir dans şovunda 3 bin kişi arasından 10 kişilik dans kadrosuna seçildi. Zaten bu yarışmadan önce de adını reklam filmlerinde ve mankenlikte duyurmuştu. 87'de sinema kralı seçilen Reha Yeprem, 44 filmde rol aldı ve podyumların yakışıklı mankeni olarak tanındı. Fırtınalı bir gençlik dönemi yaşadı. O yıllar geride kaldı, şimdi ağzına içki koymuyor, gece hayatıyla ilgisi yok. Yeprem, son yıllarda "Sır Kapısı" adlı bir programla ilişiyor gözümüze. İnsanların başına gelen ilginç öykülere yer veriyorlar, canlandırma yapıyorlar. 96'da evlenip iki çocuk sahibi olan Yeprem'le, sade ve iman dolu hayatı ile yeni projelerini konuştuk...
Manken olup şöhrete kavuşunca yaşamınız nasıl değişti? Yani şöhret olmadan önce yaşantınızla sonrasını karşılaştırabilir misiniz?
Şöhret olduktan sonra yolda dolaşamaz, herkesin rahat rahat gittiği yerlere gidemez olmuştum. Çoğu zaman kendinizi eve hapsetmek, sokakta dolaşmaktan daha keyifli hale gelir. Artık sizin hiç özeliniz yoktur. Ama kimseyi kıramazsınız, kırmamalısınız. Bu ıstırabı yıllar sonra yazdığım "Zehirli Bal" isimli bir kitabımda gençlere anlatmaya çalıştım.
Şöhreti kaldıramadığınızı, gençlik hatalarına düştüğünüzü düşünüyor musunuz?
Kesinlikle düşünüyorum... Uçmayı bilmeyen bir kuşu yükseğe çıkarıp bırakırsanız yere çakılır. Kılavuzsuz kaptan gibi nice tuzaklara düşebilir ben de düşmedim değil. Ama düşmek değildir, önemli olan düştükten sonra kalkmayı bilmektir.