Cumartesi 26.10.2013 09:32

Hayat bizi tanıştırdı

Fecir Alptekin
Çok okuyan mı bilir çok gezen mi, demişler… İkisi de iyidir, faydalıdır, insana çok şey katar mutlaka... Seyahati ne çok sevdiğimden hep bahsederim ya, işte bu sevginin en önemli nedenlerinden biridir "öğrenmek"!
Yabancı ülkeleri, bilmediğin şehirleri dolaşmak, yeni kültürleri tanımak, farklı yemekler yemek büyük eğlence ve zevk kaynağı ama bunun ötesinde, aslında gezerken en keyifli şekilde "öğreniyor" insan. Büyük ölçüde de "rastlantısal" olarak…
***

Evet, özel olarak bir araştırma gezisine filan gitmiş değilseniz seyahat sırasında bilgiler rastlantısal, kendiliğinden akar önünüze. Evvelden planladığınız bir şey değildir bu. Tamamen hayatın size sunduğu, karşılaşmanızı istediği, önünüze çıkardığı bir güzellik, bilgi, yenilik… Bazen bir kafede otururken kulağınıza çalınan şarkıdaki yeni ses, bazen sokakta karşınıza çıkan sergi afişinin ardındaki genç sanatçı…
Sadede gelelim… Geçen Kurban Bayramı tatilinde Slovenya'nın rüya kenti Lubliyana'ya yolum düştü. Yıllar önce trenle içinden geçmiş, tabii daha çok dağını ormanını yeşilini görüp doğasına hayran kalmıştım. Bu kez kentin içini gezip, tarihi merkezin de tadını çıkarma fırsatım oldu.
İlk dakikadan tarihi bölgenin merkezindeki Preseren meydanı kalbimi çaldı… Ve tabii meydanın ortasındaki heykel dikkatimi çekti hemen: İleriye doğru bakan ve büyük keder taşıdığı yüzünden besbelli okunan heybetli bir adam. Yaklaştım, baktım altındaki isme. Meğer heykel aslında meydana da adını veren, Slovenya'nın en büyük şairi ve hatta milli marşlarının yazarı France Preseren anısına yapılmış (1800 – 1849).
***

Ben kendisiyle bu vesileyle tanıştım, yani yukarıda da söylediğim gibi seyahat karşılaştırdı bizi… Hayat Preseren'i karşıma çıkardı. Merak ettim araştırdım. Ne yazık ki Türkçeye çevrilmiş şiirini bulamadım, İngilizceleri var... Ve hepsinin ardında da, kırık bir aşk hikayesi.
Preseren kilisede gördüğü bir gençkıza kalbini kaptırır… Ancak kız üst sınıftan bir aileye mensup olduğu için başkasıyla evlendirilir ve Preseren, bir daha yanına yaklaşamasa da hayatı boyunca onu sevmekten vazgeçmez.
Meydandaki heykel ısrarla, dümdüz, ileride bir noktaya bakmaktadır. Bakışları izleyince, o yöndeki taş binanın duvarına işlenmiş bir kadın yüzü fark edersiniz… Preseren'in imkansız aşkı Julia'nın yüzü, Julia'nın zamanında yaşadığı evdir bu… Ve şair artık sonsuza dek ona bakmayı sürdürecektir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.