Giriş Tarihi: 26.04.2024 11:13

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun Ayeti - İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun Duası Okunuşu, Türkçe Anlamı ve Meali d1

“İnna lillahi ve inne ileyhi raciun” Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi’nin 156. ayetinde geçer. İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun duası, İslam dini ve Müslümanlar arasında önemli bir yer tutan Arapça bir dua ve tazim ifadesidir. Bu ifade, özellikle acı verici olaylarla karşılaşıldığında veya sevdiklerini kaybedenlerin sabır ve teselli bulması için sıkça kullanılır. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun ayeti okunuşu, Türkçe anlamı ve meali son derece önemlidir.

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun Ayeti - İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun Duası Okunuşu, Türkçe Anlamı ve Meali d1

Rivayete göre, bu ayet Hz. Muhammed'in (SAV) torunu Hz. İbrahim'in vefatı üzerine inmiştir. Hz. İbrahim vefat ettiğinde Hz. Muhammed (SAV) büyük bir üzüntüye kapılmış ve "Ya Rabbi! Bu musibette bana sen yardım et!" diye dua etmiştir. Bunun üzerine bu ayet nazil olmuştur. Bu yüzden İnna lillahi ve inna ileyhi raciun ayeti çok kıymetlidir. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun duası okunuşu, Türkçe anlamı ve meali çok fazla kişi tarafından değer görür ve insanlar bu duayı hayatlarında sık sık kullanır.

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun Ayeti Arapça Yazılışı

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun Duası Okunuşu ve Türkçe Anlamı

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun duası okunuşu, Türkçe anlamı ve meali şu şekildedir:

"Doğrusu biz Allah'a aidiz ve kuşkusuz O'na döneceğiz"

İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun Ayeti Tefsiri

Bakara suresi 155. ayete göre Allah'ın insanları sıkıntılarla imtihan etmesi söz konusudur ve Allah insanları dilediği her zaman imtihan edebilir. 156. ayette ise bu sabrın imanla ve teslimiyetle bütünleşmiş bir sabır olduğu özellikle belirtilmiştir. İşte sabrederek ve Allah'a sığındığımızı göstererek mala veya cana gelen herhangi bir musibet karşısında " İnna lillahi ve inna aleyhi raciun " okunmalıdır.

Müslümanlar Mekke'den Medine'ye göç ederek müşriklerin saldırılarından kısmen kurtulmuşlardı. Bununla birlikte hicretin ilk yıllarında hâlâ kaygı ve korkuları vardı; yeni vatanları olan Medine de putperestlerin tehdidi altındaydı. Nitekim kısa zaman sonra çatışmalar başladı. Bu arada müslümanlar ağır maddî sıkıntı çekiyorlardı; hicret edenler mallarını geride bırakmışlardı; çatışmalarda da mal ve can kaybına uğruyorlardı. İmkânlarını kardeşçe paylaşmalarına rağmen –Peygamber ailesi de dahil olmak üzere– çok zaman günlerce karınlarını doyuramıyorlardı. Âyette özellikle Medine döneminin ilk yıllarındaki bu sıkıntılara işaret edilmekle beraber, genel anlamda Allah'ın insanları bu tür sıkıntılarla imtihan etmesi her zaman mümkün olduğundan, âyetin anlamı ve amacı da mutlak ve geneldir. Buna göre Allah müslümanları o zaman denemiştir, dilediği her zaman da dener. Allah'a dayanıp sıkıntıları altında ezilmeyenler hem dinî hem de dünyevî bakımdan hep kazanmışlardır; bu Allah'ın yasasıdır. Onun için 155. âyetin sonunda "Sabredenleri müjdele" buyurularak yeniden sabra vurgu yapılmış; 156. âyette bu sabrın imanla ve teslimiyetle bütünleşmiş bir sabır olduğu özellikle belirtilmiştir. Bu âyetler bir yandan Hz. Peygamber'le ona inanan ilk müslümanların sahip oldukları kesin imanla yüksek ahlâkı ve üstün moral gücünü yansıtmakta; bir yandan da örnek müslümanın karakteristik yapısını tanımlamaktadır. Bu yapının temel taşı Allah'a sarsılmaz iman, güven ve teslimiyettir; sadece Allah'a ait olduğumuzun ve en sonunda O'na döneceğimizin bilinci içinde, başarı ve kurtuluşu da yalnız Allah'tan beklemek, bu imanın bir ürünü olarak Allah karşısında her zaman ümitli ve iyimser olmak, düşmanlar karşısında da onurlu ve kişilikli olmaktır.

Meâlinde "lutuflar" şeklinde çevirdiğimiz 157. âyetteki salavât kelimesi salâtın çoğuludur. Tefsirlerde salât çoğunlukla "mağfiret" (bağış) kelimesiyle açıklanmıştır. Fahreddin er-Râzî ise bu âyetteki salât ve rahmet kelimelerini şöyle açıklar: "Salât Allah'tan olunca senâ, medih (övgü) ve yüceltme anlamına gelir; rahmet ise Allah'ın verdiği ve vereceği nimetlerdir" (IV, 155). Buna göre âyet, Hz. Peygamber ve müslümanların yaptığı gibi hayatın türlü zorluklarına karşı koyan; özellikle inançlarını, vatanlarını ve diğer yüksek değerlerini koruma uğruna karşılaştıkları sıkıntılara sabır ve metanetle direnen; Allah'a olan inançlarını, güven ve teslimiyetlerini, iyimserliklerini, sabır ve metanetlerini her zaman koruyan yüksek karakterli müminler için, daha yücesi düşünülemeyecek güzellikte bir iltifattır. Çünkü burada müminlere övgülerde bulunup onların hidayette olduklarını bildiren bizzat Allah'tır. Bir mümin için bundan daha büyük bir lutuf ve şeref düşünülemez.