Kongrede günümüz yargı sistemi hakkında konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bugünkü yargı sistemimiz hep milli iradenin yanında durdu. Bugün yargıdan rahatsız olanlar, iki de bir yargıya laf atanlar, hakaret edenler, yargı mensuplarımızı, hakimlerimizi ve savcılarımızı yakışıksız ifadelerle karalamaya, onlara hakaret etmeye çalışanların ardında aslında özledikleri o vesayetçi yargı anlayışı vardır. Eğer bugünkü yargı sistemi 27 Mayıs'ta iş başında olsaydı, Adnan Menderes ve arkadaşları idam edilmezdi. Eğer bugün karaladıkları, hakaret ettikleri yargı sistemi 12 Eylül'de iş başında olsaydı, Kenan Evren 'bir sağdan bir soldan' diye gençlerin yaşını büyüterek idam sehpalarına göndermeye cesaret edemezdi diyen Bakan Tunç, "Eğer bugünkü yargı sistemi 28 Şubat'ta iş başında olsaydı, o üniversite birincisi başörtülü kızlarımızı diplomasını almak için kürsülere geldiğinde ağızlarını kapatarak polis zoruyla yaka paça kürsülerden indirmeye hiç kimse cesaret edemezdi." ifadelerini kullandı.
İYİ Kİ BU YAPISAL REFORMLAR GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ
İyi ki yargımız demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirilmiş ve bu yapısal reformlar gerçekleştirilmiş. "Elbette ki Anayasamızı da daha demokratik hale getirmemiz lazım. İnşallah mecliste bir uzlaşma sağlanır ve Türkiye Yüzyılı'na başladığımız şu anlamlı dönemde darbe Anayasası ile değil, demokratik, sivil, katılımcı ve tüm toplum kesimlerinin içinde kendini bulduğu bir toplum sözleşmesini yaparak yolumuza devam ederiz" şeklinde konuştu.
NASIL TÜRKİYE'Yİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE İSRAİL'İN GERİSİNDE GÖSTEREBİLİRSİNİZ?
Basın özgürlüğü konusuna da değinen Bakan Tunç, "Türkiye'nin basın özgürlüğünde dünyanın geri sıralarında olduğu söyleniyor. İsrail'in ise Türkiye'den önde olduğu söyleniyor. İsrail son 1 yıl içerisinde 200'den fazla gazeteciyi, basın mensubunu katleden bir terör devleti. Nasıl Türkiye'yi basın özgürlüğünde İsrail'in gerisinde gösterebilirsiniz?" dedi
İŞTE BU ÇİFTE STANDARDI MİLLETİMİZ GÖRÜYOR
Bunlar hepsi kara propaganda, masa başında yazılan çizilen ve Türkiye'yi karalamak isteyenlerin oluşturduğu listeleri ellerine alıp televizyon ekranlarında bunları ifade edebiliyorlar diyen Bakan Tunç, "Kendilerine gelince sosyal medya üzerinden vatandaşlarımızın yorumlarına karşı, eleştirilerine karşı o gazeteciler, o siyasetçiler binlerce dosyalık hakaret davası açıyor. Kendine geldiğinde özgürlük, bir başkasına geldiğinde değil. İşte bu çifte standardı milletimiz görüyor ve görmeye de devam edecek" ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DE BASIN HÜRDÜR
Bu ülkede fikir ve düşünce ifade hürriyeti noktasında engelleri ortadan kaldırdıklarını söyleyen Bakan Tunç, "Basın araçlarının haczedilemeyeceğine yönelik düzenlemelerden tutun da eleştiri amacı ile yapılan düşünce açıklamalarının suç olmayacağına yönelik düzenlemeler yaptık. Bugün televizyon ekranlarına çıkıp sosyal medyada klavye kahramanlığı yaparak ülkemizi basın özgürlüğü noktasında eleştirenlere şunu ifade ediyoruz: Türkiye'de basın hürdür, düşünce ve ifade hürriyeti alabildiğine serbesttir" şeklinde konuştu.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HAKARET OLARAK KULLANMAYA HUKUK MÜSAADE ETMEZ
"Evrensel hukukta olduğu gibi Anayasa'mızın 26. Maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. Maddesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19. Maddesi basın hürriyeti, düşünce ve ifade hürriyetinin hükümlerine amirdir. Ancak basın hürriyetinin, bir başkasının özgürlüğüne müdahale etmesini engeller" diyerek sözlerine devam eden Bakan Tunç, Kişilik haklarına saldırı teşkil eden ifadeler, kanunlarımıza göre de evrensel sözleşmelere göre de suç teşkil eder. Eğer siz bu özgürlüğü bir başkasına hakaret ederek, yargı kurumlarımızı karalayarak, Cumhurbaşkanımıza, bakanlarımıza, siyasetçilere hakaret ederek kullanmak istiyorsanız ona hukuk müsaade etmez. Hukuk müsaade etmediğinde de 'Türkiye'de düşünce özgürlüğü yok, basın özgürlüğü yok' şeklindeki ifadelerin hukukta bir yeri yok" ifadelerini kullandı.