Salı 08.11.2011 12:16
Son Güncelleme: Salı 08.11.2011 12:16

Kadınların kabusu: Sistit

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Üroloji Ana Bilim Dalı ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Yücel, sistitlerin düzgün şekilde tedavi edilmemesi halinde hastalığın böbreğe doğru ilerleyip bir ateşli böbrek ve ateşli idrar yolu iltihabı oluşturabileceğini kaydetti.

Kadınlarda sistit, idrar yolu enfeksiyonları ya da mesane hastalığının oldukça sık rastlanan problemlerden birisi olduğunu belirten Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Üroloji Ana Bilim Dalı ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Yücel, kadınların hayatları boyunca en az bir kez Sistit hastalığı yaşadıklarını söyledi. Özellikle idrar yolu iltihaplarında en sık görünen sistit tarzının 'bal ayı sistit'i denilen ve evliliğin ilk üç ayındaki görülen hastalık olduğuna da değinen Yücel, "Bunlar cinsel olarak aktif olmaya başlamayla beraber bazı mikropların idrar yoluna itilmesiyle meydana gelir. Evlilik ilerledikçe şikayetlerin ortadan kalktığını görüyoruz, çok fazla endişe duymuyoruz" dedi. Altında başka bir hastalık yoksa bal ayı sistit'lerinin ilerleme meyilli olmadığını, kendiliğinden ortadan kalktığını ifade eden Yücel, "Sistit rahatsızlığının kadınlarda kendini idrar yaparken yanma, gündüz sık idrara gitme, tuvalete yetişememe, hatta idrar kaçırma, gece sık idrara kalkma, kasık ağrıları, makat bölgesi ağrıları ile kendini göster" dedi. Bu semptomların ateş ile beraber görülmesi halinde ise sistitten ziyade hastanın bir böbrek iltihabı yakınması hastalığı ile karşı karşıya olduğunu belirten Prof. Dr. Selçuk Yücel, "Kadınlarda çocukluk çağında olan sistit'ler daha farklıdır. Ama ırsi olarak bazı kadınlar sistitlere daha yakındır, özellikle havaların soğumasıyla beraber bu yakınmalar daha da artacaktır" diye konuştu.
"SİSTİTİ ÇOK OLAN KADINLARIN KIZLARINDA DA SİSTİT ATAKLARI ÇOK GÖRÜLEBİLİR"

Sistiti çok olan kadınların kız evlatlarında da ileriki yaşlarında sistit ataklarının daha çok görülebileceğini ifade eden Yücel, "Böyle bir genetiksel yatkınlık vardır, bu kişilerin idrar yolların içerisinde mikroplara karşı savaşan bazı hücreler genetik olarak eksiktir. Bazı aşı çalışmaları yapılıyor. Bu kişilere bu mikroplara koruyucu olmak amaçlı bazı aşılar geliştiriliyor. Ancak henüz bizim kullanmış olduğumuz aşı yok. Sadece enfeksiyon olduğunda bir antibiyotik tedavisi uygulayarak tedavi etmeye çalışıyoruz" dedi. Bu hastalıkta en büyük problemin bir yıl içerisinde 3 defadan fazla sistit atağı geçiren hastalarda yaşandığını söyleyen Yücel, "Bazen kadınlar gelir der ki ben artık antibiyotik kullanmaktan bıktım. Her ay hiç değilse bir tertip antibiyotik kullanmak zorunda kalıyorlar. Bizim en çok problemle karşılaştığımız hasta grubu bunlar. Bunları da iki bölüme ayırıyoruz. Menopoz öncesindeki ve menopoz sonrasında olan kadınlar" diye konuştu.
Menopoz öncesindeki kadınların sık sistik atakları geçirmesi halinde bu atakların mutlaka cinsel ilişki ile olan ilintisine dikkat ettiklerini belirten Yücel, bazı hastaların bunu devamlı geçirmesi halinde, onlara bir ve ya iki yıllık süreyle düşük dozda antibiyotik tedavisi önerdiklerini ifade etti. Menopoz sonrasında olan sık sistit ataklarında ise yine antibiyotik tedavisinin uygulandığını söyleyen Yücel, "Ama hastalarda kadınlık hormonlarının eksikliğine bağlı olarak haznede salgılanması gereken bazı mikrop türleri değişir. Menopoz sonrasında sistit atakları çok olmaya başladıysa bu zaman bu kişilere kısa süreli sadece hazneye uygulanacak bazı kadınlık hormonu kremleri önerile bilir ve ya kadın doğum uzmanları tarafından menopoz sonrası bazı hormon tedavileri uygulanıyor" şeklinde konuştu.
"ÇOCUK YAŞLARINDA GÖRÜLEN SİSTİTLERİ BİR ŞİKAYET YOKSA TEDAVİ ETMİYORUZ"

Sistitin kız çocuklarında küçük yaşlarda kendini gösterebildiğini kaydeden Prof. Dr. Yücel, "Öyle ki çocuğun bazen hiçbir yakınması olmasa da yapılan rutin muayenesi esnasında idrar tahlilinde devamlı bir mikrop üremesinin olduğu gözlene biliyor. Biz bu tip çocuklarda eğer şikayet yapmıyorsa her hangi bir tedavi uygulamıyoruz, çünkü bu sefer dirençli mikroplar gelişmeye başlıyor. Ve çocuk ilerde ateşli bir idrar yolu iltihabı geçirirse ve daha önce hiç şikayet yapmayan bu mikroplara devamlı antibiyotik verilmiş ve dirençli mikroorganizma oluşmuşsa o zaman artık çok daha ağır ilaçlar vermek, hatta bazen verile bilecek ilaç kalmadığı durumları bile oluyor" dedi. Şikayeti olmayan çocuklarda asemptomatik bakteriüri ismi verilen bu hastalığı tedavi etmediklerini ve ancak çocuklarda şikayet varsa bunların tedavisinin yapıldığını söyleyen Yücel, sık yapılan hatalardan bir tanesinin bunlara tedavi vermek olduğunu bildirdi. Ancak, şikayeti olan çocuklarda sık sistit atağı görülüyorsa bunların mutlaka araştırılması gerektiğini bildiren Yücel, "Çünkü biz bu yaşlarda idrar bozukluğunu çok sık görüyoruz. Yani idrar torbasını çocuk yeterince dolduramıyor, idrar torbası diyelim ki normalde 3 bardak su ve ya idrar ala bilecek durumdaysa sadece bir bardak ala biliyor. İdrar kesesinin kapasitesi ufalmış. Ya da çocuk idrarını tam boşaltamıyor, yarısı içerde kalıyor. Eğer sistit ile beraber bir idrar bozukluğu hastalığı varsa tek başına antibiyotik tedavisi yetmeyecektir. Bunlara ayrıca bir tedavi yapmak lazım, o zaman belki hiç antibiyotiğe gerek kalmadan çocuğun sistit atakları kendiliğinden kaybolacaktır" dedi.
"ERKEKLERDE SİSTİT GÖRMEYİZ"

Sistit hastalığının tipik olarak kadınlarda görüldüğünü belirten Prof Dr. Selçuk Yücel, "Bu bir hanım hastalığıdır, çünkü hanımlarda idrar yolu oldukça kısadır, erkelerde koruyucu olarak idrar yolu oldukça uzundur ve erkeklerde aynı zamanda prostat sıvısı vardır ve o da mikroplara karşı koruyucu bazı maddeler içerir. Dolayısıyla erkeklerde biz sistit görmeyiz, eğer bir erkekte sistit, yani idrar yolu iltihabı oluyor ise muhakkak altında başka bir hastalık aramamız gerekiyor" dedi. Belli bir yaşın üzerindeki erkeklerde prostat büyümesinin sistitin en sık nedenlerinden biri olduğunu ifade eden Yücel genç yaşlardaki erkeklerde görülen sistitlerin en sık sebeplerinin ise cinsel yolla bulaşan bazı hastalıklar olduğunu bildirdi.
"YABAN MERSİNİ SİSTİK ATAKLARINDA ANTİBİYOTİK KADAR ETKİLİ"

Çok değişik bitkilerle tedavi yöntemlerinin olduğuna da değinen Prof. Dr. Selçuk Yücel, "Mesela ardıç, ıhlamur ve adaçayını fazla içmek gibi değişik tedavi yöntemleri var. Şu an bilimsel olarak gösterilmiş olan bitkisel tedavi aslında yaban mersini. Çok sistit atağı geçirmiş olan kişilerde yaban mersininin yemişinin kaynatılıp içilmesi atakları antibiyotik kadar azalttığı gösterildi. Yaklaşık son 5-10 yıldır bildiğimiz, ama bilimsel verilerin yeni-yeni geldiği bir bilgi" dedi. Yurt dışında bunların tablet halinde ilaçları olduğunu ve ayrıca insanların bunu meyve suyu şeklinde alıp tükete bildiğini de ifade eden Yücel "Yani yaban mersinin suyu hazırlanmış normal bir vişne suyu gibi satılıyor. Bizim ülkemizde yaban mersini aktarlardan alınıp kaynatıla bilir" şeklinde konuştu.
"ZAMANINDA TEDAVİ OLUNMAZSA SİSTİTLER BÖBREK YETMEZLİĞİ RİSKİ OLUŞTURABİLİR"
Sistitlerin düzgün şekilde tedavi olunmazsa böbreğe doğru ilerleyip bir ateşli böbrek ve ateşli idrar yolu iltihabı oluştura bileceğine değinen Prof. Dr. Yücel, "Böbrek içerisinde olan ateşli idrar yolu iltihabı böbrekte çalışmayan alanlar bırakır, yani böbrekte yara oluşturuyor. Yaranın o bölgesi çalışmaz, o zaman hastalarda ileriki yıllarda çalışmayan alanlara bağlı böbrek yetmezliği riski oluşa bilir, ikincisi böbrek yetmezliği olmasa bile bunlarda tansiyon yüksekliği, hipertansiyon hastalığı olabilir" dedi. Sistitleri çok ciddi hastalık olarak gördüklerini ifade eden Yücel, tedavisinin de çok kolay olduğunu sözlerine ekledi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.