Salı 18.12.2012

Kadırga'dan kasırgaya Seda Sayan

Bugün MOLA yazımın kahramanı, çocukken gecekonduda çıkan yangında ölümden dönen; Kadırga'da tek göz odadan, Maksim'de assolistliğe geçen Seda Sayan. Ya da gerçek adıyla Aysel Gürsaçer

Duvarlarda olmazsa olmaz Saatli Maarif Takvimi. Mutfakta fitilli, pompalı gaz ocağı. Tencereler bakır, yemekler tel dolapta. Çoraplarda kumaş kırpığı yamalar, ayakkabılarda 3 kez yenilenen gizli pençeler. Sene 1968 diyelim. İstanbul'un kadim semti Eyüp sırtlarında, 11 ailenin, avluyu ve avlu ortasına derme çatma kurulmuş helayı ortak kullandığı bir gecekondu mahallesindeyiz. Fukaralığı kader gibi soluyan insancıklar yaşıyor orada. İliklere işleyen soğuk bir şubat gecesi bir anda heybetlenen alevler arasına alıp yutuyor gecekondu evlerden üçünü. Şükür ki can kaybı yok. Yüzlerce kişi uykularından uyanıp, yangının dışına çıkabilmeyi başarmış. Son anda kurtarılan 2 minik kız çocuğu, şimdi kömürleşmiş gecekondu cesetlerinin yanında yalın ayak titreyerek ağlıyor. Düşsel bir kamera zum yapıyor o kız çocuklardan birine. Kumral, hareli çakır gözleri kocaman, kırmızı küçücük burnunu çekerek ağlayan kız sureti büyüyor kadrajda. İşte o gece orada, kendilerini ailece sokakta bırakacak yangının kurbanlarından olan küçük kız, bugün MOLA yazımın kahramanı olan Seda Sayan'dır desem zor inanırsınız belki. İçini çeke çeke anlatıyor, diyor ki; "Amcamla yengem bizdeydi. Giderken kapıyı hızlı çarpmışlar. Arkasında asılı elbiseler elektrikli sobanın üstüne düşmüş, alev almış, yayılmış. Biz ağır uykudan uyanamayıp yanacakmışız. Komşular taş atarak camları kırınca annem fırlamış yataktan. Bizi kaptığı gibi atıverdi dışarı kurtulduk."

ROMAN KAHRAMANI GİBİ

Seda Sayan... Ya da söz konusu devirlerdeki gerçek adıyla Aysel Gürsaçer... Felaket bolluğuyla kaleme aldığı çocuk öykülerinin ustası Kemalettin Tuğcu'nun kahramanlarıyla, şehrengiz romanların erbabı Orhan Kemal tiplerinin ortak ürünü gibi bir karaktere, yaşam gelgitlerine, mucizelere özne oluvermiş bir kız-kadın o. Beter fakirliğin, yoksunluğun, aile içi hiddet ve şiddetin, alkol-dayak cenderesinin içinden aydınlığa, varsıllığa, şana şöhrete kavuşmuş bir efsane sanki. Meslek hayatım boyunca 40 kez filan söyleşip, dertleşip bazen darılıp bazen kanka olduğum ama hep abi-kardeş kaldığım bir muhteşem insan o benim için. Özel lugatımdaki adı da 'kuzucuk'.
Oğlun babası Sinan Engin gibi fırtına gibi bir futbolcuydu da niye memleketi bıraktırtıp yaban ellere yolladınız Oğulcan'ı.
Kalsın fırtınalık falan. Gözle yerler, sözle yerler insanı bu âlemde. Gitsin hem üst düzey eğitim alsın hem ister amatör zevkle ister premier ligde oynayıp yapsın topçuluğu İngiltere'de.
Sen okuyamadın, içinde ukdedir...
Aynen öyle. İlkokul çağımda rimeller sürer, saç yaptırırdım. Büyük görüneyim de düğün salonlarında program yapıp, evin nafakasını çıkarayım diye. Babam alkolik, işsiz, kavgacı, dayakçı. 4 kardeşiz ve perişanız. Güzel para kazanıyordum düğünlerden ama okuldan atıverdiler beni.
Hayatınla ilgili mini belgesel yapmıştım hatırla. Kadırga'da çalıştığın triko atölyesindeki kazak örme makineni bulup koymuştum önüne.
Ne ağlatmıştın beni... İşte o günlerde, gece gündüz çalışmaya, eve dönünce de içkili babadan yediğimiz sıra dayaklarına daha fazla dayanamayıp kaçmıştım evden. Apartman boşluğunda geçirdim geceyi. Korkup polise sığındım, gazetelerde resmim çıktı 'aktris olma heveslisi kız kaçtı ama bulundu' diye.
BÜYÜK MAKSİM'E ARANAN KAN
Adını ilk Stardust Gazinosu neonlarında gördüm ben senin. Beyaz Kelebekler grubundan Turgut Abi (Akyüz) açmıştı o gazinoyu.
İşi öğrenmeye başladığımda sesimle, repertuvarımla az çok bilinen olmuştum. Aksaray Sahili'nde epey mekânda çıkıyordum. Turgut Bey duymuş, gelip dinledi ve oraya aldı beni. Ama bir cinayete kurban gitti gazinonun içinde. Günlerce ağladım ardından.
Eyüp'te gecekondudan, Kadırga'da tek göz odadan Maksim'de as solistliğe... Rüya gibi valla.
Sen o rüyayı bana sor. Düşün şimdi. Büyük Maksim. Ortalık bomboş. Koca salonda tek bir adam oturuyor, izliyor. Kim o? Kral Fahrettin Aslan. Sazlar Ercüment Batanay, Selahattin Erköse, Kandıralı Mustafa gibi devler. Bırak şarkı söylemeyi, yürümeyi unutmuşum korkudan. O halimle nasıl ne okuduysam okudum. Fahri Bey ayakta alkışladı. Sonra külkedisi hikâyesine döndü hayatım. Assolistlik yanı sıra en büyük jönlerle Yeşilçam filmlerinde başrol, art arda satış rekoru kıran kasetler ve ilk aşkım, en 'budur' dediğim adamla, futbolcu Rıdvan Kılıç'la yaptığım ilk evlilik.
YARIN: EKRANIN KRALİÇESİ... 6 EVLİLİK... GÖZYAŞI, TER, İNANÇ, AZİM, MERTLİK, VERGİ REKORTMENLİĞİ VE 'EN GÜVENİLİR İSİM' OLMAK...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.