Pazartesi 24.02.2020 09:54
Son Güncelleme: Pazartesi 24.02.2020 10:54

Son dakika: Kocasını öldüren Hülya'dan kan donduran ifadeler!

Ankara'da, berdel nikahı ile evlendiği 4 çocuğunun babası olan eşi Sedat Tuncer'i, tabancayla vurarak öldüren Hülya Tuncer'in davasında son dakika gelişmesi yaşandı. Hülya Tuncer'in duruşmada savunma yaptığı sırada salon adeta buz kesti... Anlattıkları korkunçtu! Kocasının kendisine yaşattığı kabusu ve şikayetçi olmak istediğinde ailesinin kendisini nasıl engellediğini tek tek anlattı. Sanık kadının avukatı Fatma Bodur Gönülal ise duruşmada yaptığı açıklamada müvekkilinin yaşadıkları karşısında çaresiz kalarak cinayeti işlediğini savunarak "Avrupa’da ceza hukukunda yer alan 'Örselenmiş Kadın Sendromu' (Battered Woman Syndome) bizim ceza hukukumuza da girmeli. Müvekkilimin içinde bulunduğu durum budur

Başkentte işlenen cinayet kan dondurmuştu! 17 yaşındayken berdel usulü nikah ile evlendirilen kadın, 4 çocuğunun babasını tabanca ile vurarak öldürmüştü. Son dakika haberine göre sanık kadın, yaptığı savunmada yıllardır yaşadığı kabusu duruşmada böyle anlattı.

Hülya Tüncer, 17 yaşındayken 'berdel' usulü ile yaşıtı olan Sedat Tüncer ile evlendirildi. Çiftin 2'si kız 4 çocuğu oldu. 21 Ağustos 2017 günü ise Hülya Tüncer, Altındağ'daki evlerinde tabancayla vurarak öldürdü. Cinayetin ardından polisi arayarak teslim olan Tüncer hakkında, 'eşi kasten öldürmek' suçundan dava açıldı.


"SİLAHLA AİLEMİ TEHDİT EDİP EVE DÖNMEMİ SAĞLADI"
Ankara 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuklu yargılanan Hülya Tüncer, 'berdel' usulü ile evlendirildiğini anlatarak, yıllardır şiddet gördüğünü söyledi. Tüncer ifadesinde şunları kaydetti:
"Birkaç kez kaçıp kadın sığınma evine gittim. Eşim silahla ailemi tehdit edip, eve dönmemi sağladı. Ailemin yanına gittiğimde de silahla tehdit etti. Polis merkezine gidip şikayet etmek istedim ama annem, 'bizi rezil etme' diyerek engel oldu. Eve döndüğümde 'bir daha gidersen seni öldürürüm' diyerek şiddet uyguladı. Olaydan üç gün önce kardeşim annemden miras kalan evi satmak istedi. Benim bunun için noterden imza vermem gerekiyordu. Bana 'imza karşılığında 50 bin lira alacaksın' dedi. Kabul etmedim. Çünkü evin 60 bin lira kredi borcu vardı. Para almadan gelince çok sinirlendi. Tartıştık. Benden para istedi. 'Para yok' deyince 'aileni ara al, yoksa seni öldüreceğim' dedi. Çıkış yolu bulamadım. Yatak odasında eşime ait ruhsatsız tabancayı alıp namluya mermi sürdüm. Balkonda sırtı dönükken ateş ettim. İçeri kaçtı. Holde bulunan tuvalet kapısına doğru yöneldi. Dört el daha ateş açtım. Sonra polisi arayım eve gelmelerini istedim" dedi.

KOCASININ YAKINLARINDAN ŞOK İDDİA
Tanık olarak dinlenen Sedat Tüncer'in yakınları ise, çift arasındaki kavganın sanığın sosyal medya hesabından başka erkeklerle görüşmesi nedeniyle çıktığını iddia ettiler.
MAHKEME, 20 YIL CEZA VERDİ
Ankara 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Aralık 2018'de görülen duruşmada, Hülya Tüncer'e 'eşi kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti cezayı, haksız tahrik indirimiyle 24 yıla, takdir indirimiyle de 20 yıla düşürdü.


KARARA İTİRAZ ETTİ
Hülya Tüncer'in avukatı Fatma Bodur Gönülal, karara Ankara Bölge Adliyesi'nde itiraz etti. Avukat Günülal, dilekçesinde müvekkilin hikayesini anlatarak, şu ifadelere yer verdi:
"Sanık Hülya Tüncer, 17 yaşında berdel usulüyle zorla evlendirilmiş,18 yıl sistematik şiddet ve tehdide maruz kalmış, yani lileratürde 'Örselenmiş Kadın Sendromu' (Battered Woman Syndrome) olarak nitelendirilen psikolojik bir durumda bulunan, hayati tehlike içinde eşini öldürmek zorunda kalan bir kadındır. Bu sendromu yaşayan kadınlar, çaresiz oldukları ve şiddetten partnerini öldürmek dışında kendilerini koruyamayacaklarını algısı taşımaktadır. Bu duruma rağmen Ankara Numune Hastanesi'nden alınan raporda, sanığın işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algıladığı, fille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmadığı kanaatine varılarak, cezai ehliyetinin tam bulunduğu belirtilmiş. Örselenmiş kadın sendromu algılama yeteneğini kaldırmaz ve dolayısıyla bir akıl hastalığı değildir. Olay tarihinden 10 ay sonra alınmış raporda cezai ehliyetinin tam olduğu çıkması normaldir. Ancak sanığın olay günü yaptıklarına ilişkin bir tespit yapılmamıştır. Standart bir değerlendirme ile matbu bir rapor hazırlanmıştır. Bu sebeple söz konusu rapor esas hüküm kurulamaz."
'SANIK HAKKINDA TCK 25'İNCİ MADDE UYGULANMALI'
Avukat Gönülal, dilekçesinde örselenmiş kadın sendromunun akıl hastalığı olmadığını ve cezai ehliyetinin araştırılması yoluna gidilmesinin hatalı olduğunu savunarak, "Burada tartışılması gereken, sanık Hülya'nın eşini öldürdüğü an, çaresiz olup olmadığı ve şiddetten eşini öldürmek dışında kendini koruyamayacağı algısı taşıyıp taşımadığıdır. İlk derece mahkemesi bunları göz önünde bulundurmamış ve haksız tahrik maddesini uygulayarak hüküm kurmuştur. Sanık hakkında meşru müdafaa uygulanarak, beraat kararı verilmelidir" dedi.
DAVA TEKRAR GÖRÜLMEYE BAŞLANDI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1'nci Ceza Dairesi ise kararı, sanığın akli durumu ve cezai ehliyeti konusunda kapsamlı rapor alınmadığı gerekçesiyle bozdu. Bozma sonrası davanın görülmesine yeniden başlandı. Geçen hafta görülen ilk duruşmada mahkeme, sanık için rapor alınmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
'SİSTEMATİK ŞİDDETE UĞRAMIŞ KADININ RUHSAL DURUMUNU İFADE EDİYOR'
Dava hakkında gazetecilere bilgi veren avukat Gönülal, "Burada tartışmamız gereken cezai ehliyet değil 'akli denge' dediğimiz, şu an mevzuatımızda olmasa bile doktrine yeni yeni giren 'Örselenmiş Kadın sendromu' denilen bir psikolojik rahatsızlıktan bahsetmek gerekiyor. Bu yıllarca sistematik şiddete maruz kalmış bir kadının ruhsal durumunu ifade ediyor. Bu durumdaki bir kadın, meşru müdafaa koşullarında olduğu gibi beklenen bir saldırıya karşı değil, yıllarca birikmiş ve ne zaman patlayacağı belli olamayan şiddetten nasıl kurtulacağının yolunu arar ve partnerini, eşini herhangi bir zamanda öldürerek bu saldırıyı defeder. Yani bu insan eşini öldürmek zorunda kalmasaydı, sonrasında biz Türkiye'de her zaman işlenen yeni bir kadın cinayetini tartışıyor olacaktık. Avrupa'da ceza hukukunda yer alan 'Örselenmiş Kadın Sendromu' bizim ceza hukukumuza da girmeli. Müvekkilimin içinde bulunduğu durum budur. Bu da meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmelidir. Dolayısıyla biz örselenmiş kadın sendromu şartlarının oluştuğunu ve kadının bu öldürme eylemini gerçekleştirmek zorunda kaldığını, başka türlü bu şiddetten kurtulma imkanının olmadığını belirterek, müvekkilimiz hakkında beraat hükmü kurulmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.