Salı 26.08.2009

Nobel'e kafayı çok takmamak lazım

Erdal İnönü'nün "Türkiye'de fizik alanında Nobel'i alacak kişi" dediği Prof. Dr. Nihat Berker, "Türkiye, fizikte Nobel alır mı?" sorusuna, "Ödüle fazla takmamak lazım" cevabını veriyor

Sabancı Üniversitesi'nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, rektörlük görevini 30 Temmuz'daki törenle Prof. Dr. Nihat Berker'e teslim etti. Erdal İnönü'nün "Türkiye'de fizik alanında Nobel'i alacak kişi" dediği Nihat Berker, karşılaştırılmalı Türk, Rum ve Ermeni edebiyat dersleri verecek kadar sıradışı bir kişiliğe sahip. "Türkiye, fizikte Nobel alır mı?" sorusuna, "Ödüle kafayı fazla takmamak lazım" cevabını veriyor. ABD'de 32 yıl yaşayan ve MIT'de hala bir bürosu bulunan Berker'le Türkiye'deki akademik hayatı ve güncel gelişmeleri konuştuk.

Bir gazetecilik geçmişiniz var, yanılıyor muyum?
Robert Koleji'nde çok iyi bir gazetemiz vardı. İsmi "Bosphorus"tu. Ben hem kültür ve sanat sayfasından sorumluydum ve hem de yazı yazıyordum.İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nün sınavını birincilikle kazandım. Aynı zamanda MIT'ye müracaat etmiştim ancak sonunda MIT'ye gittim.

Amerika'da 32 yıl kaldınız ancak ABD vatandaşı olmadınız. Türkiye'ye nasıl dönmeye karar verdiniz?
1988'den itibaren Türkiye'ye yılda dört beş defa gelmeye başladım. 1999'da kesin dönüş yaptım. Hayatta bazı şeyler var; pratik sebeplerden değil, romantik sebeplerden yapmak gerekiyor. Birincisi eşin, severek seçeceksin. İkincisi ise vatandaşlık; Vatandaşlığı da kalbinle seçeceksin. Ben Amerika'da çalışmak için Green Kart aldım ama vatandaşlık almadım.

Türkiye'ye döndükten sonra İTÜ'ye gittiniz, bunun özel bir sebebi var mıydı?
Birincisi babam Ratip Berker, İTÜ Makine Fakültesinin kurucu dekanı. İçimizde bir İTÜ havası vardı. Her sene üç bin mühendis adayı alan bir üniversitede çok yaygın bir etkim olabilir diye düşündüm.
Sabancı Üniversitesi'nin rektörü olmadan önce yedi ay eski rektörün yanında gözlem yaptınız...
Çok iyi düşünülmüş, dünyada eşi olmayan bir geçiş süreciydi. Okulun işleyişini anladım. Akademik kadroyla ve öğrencilerle tanıştım. Nanoteknoloji merkezinin kuruluş çalışmalarını yürüttüm, ders verdim. Kendimi hazır hissederek görevi teslim aldım.
BABASI 147'LER ARASINDAYDI


Babanız 27 Mayıs'tan sonra üniversiteden atılan 147'ler içindeydi. O dönemi biraz anlatır mısınız?
1960 Devrimi'nde babam asılsızca ihbar edildi, Demokrat Parti ile alakası var diye. Yargısızca üniversiteden atıldı. Dünya çapında bir bilim insanını, ordinaryüs profesör olmuş bir insanı üniversiteden uzaklaştırdılar. Şartlar da çok ağırdı. Geçinmek imkânsızdı. İki yıl sonra emekli olabiliyordun ama devlet dairesinde görev alamıyordun. Babam Fransa'ya gitti. Ama buradaki gibi geniş çevresi olmadı. Sonuçta iki taraf da kaybetti. Sonra ODTÜ kurulurken çağrıldı ancak dönmedi.

Pek bilinmeyen bir gönüllü çalışmanız var. Lise öğrencilerine sürekli ders veriyorsunuz...
Dört kuralım var; çok çalıştıracaksınız, kendiniz onlardan çok çalışacaksınız, güler yüzlü olacaksınız ve asla kin tutmayacaksınız. 16 ildeki 65 liseden 300 öğrenci, Arttırılmış Mekanik üniversite dersini almak için müracaat etti. Biz de 120 öğrenciyi seçtik. Onlara 12 arkadaşla gün yoğun bir ders veriyoruz. İstanbul çevresindeki rektörler de gelip öğrencilere kendi üniversitelerini ve eğitimlerini anlatıyorlar. Bu yaz, MIT'ye gitmedim ama liselilere ders verdim. Bu derslerden o kadar keyif alıyorum ki...
SIÇRAMADAN ÖNCE KOŞMAK LAZIM


Erdal İnönü sizin için 'Nobel alabilecek kişi' demişti. Nasıl tanışmıştınız?
Erdal Bey'i 1975'te ABD'de tanıdım. Erdal Bey'i çağırmışlar, demişler ki "Türkiye'nin fizikte büyük bir sıçrama yapması lazım. Bize yardım edin de yapalım." Erdal Bey düşünmüş ve "Sıçramadan önce uzun süre koşmak lazım" demiş. Erdal Bey böyle bir insandı.

Türkiye fizik alanında Nobel alabilir mi?
Türkiye bunu alabilir ama buna kafayı fazla takmamak lazım. Alacak tabii ki ama bu önemli bir kriter değil. Çok genç bir nüfusumuz var, onları iyi yetiştirmek lazım. Bugün dünya fizik literatürünü açın; gerek Türkiye'de, gerek Türkiye dışında olan bura kökenli insanların yapıtlarına bakın.

Katsayı ve Kürt Açılımı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Birincisine çok fazla girmeyeceğim. Biraz daha takip edip biraz daha fikir oluşturmam lazım. Kürt açılımına gelince, herkesin kendi kültürünü, kendi fikirlerini koruma devam ettirme özgürlüğü vardır. Üniversitenin de özel bir görevi var. Biz nasıl yeni bir nano teknoloji kurduktan sonra topluma vermek istiyoruz, Sosyal Bilimler'de yaptıklarımızı da toplumun sorunlarına aktarmalıyız. Bunu Sabancı Üniversitesi, İstanbul Politikalar Merkezi aracılığıyla yapıyor.

Nihat Berker kimdir?

PROF. Dr. A. Nihat Berker, 1967'de Robert Kolej'den mezun oldu. ABD'nin en saygın üniversitelerinden MIT'den fizik ve kimya diploması aldı. 1979'dan 1999 yılına kadar MIT'de fizik alanında öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1988'de MIT'de profesör unvanını alan Berker, 2004 yılında MIT'den "Emeritus" profesör unvanını aldı. 1999'da Türkiye'ye kesin dönüş yapan Prof. Dr. Berker, 2007 yılında Almanya'nın en prestijli ödüllerinden biri olan Humboldt Ödülü'nü kazandı. Araştırmaları Humboldt Vakfı tarafından destekleniyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.