Pazar 16.01.2011
Son Güncelleme: Pazar 16.01.2011

Şef çok ama Kızılderili yok

'Hayalet Sürücü 2' filminin Kapadokya'daki setindeyiz... Ama Nicolas Cage'den eser yok. Tüm imkânlar ekip için seferber edilmiş. Ama Cage 'kurallar gereği' tek kare fotoğraf vermiyor

Ecnebilerin sevdiğim bir lafıdır. "Too many cheef, no İndians" derler. Yani "Şef çok, Kızılderili yok!" "Hayalet Sürücü 2" filminin Kapadokya havalisinde kurulan setlerinde bu söz aynıyla vaki oldu. Günlerdir set çevresinde dönüp durmamıza, bazen efendi barklı muhabbetler kurup bazen tatlı sert dalaşmamıza rağmen bol miktarda şef görüp Kızılderililere rastlayamadık. Daha da Türkçesi kamera arkası görevlilerinin tekmili göz önünde, lakin başta filmin 'santroforu' Nicolas Cage ve diğer oyunculardan eser yok.

YASSAH HEMŞERİM
Ötemiz berimiz başyapımcı, yardımcı yapımcı, rejisör asistanı, sanat direktörü, yemek sorumlusu, arabaları hareket ettirme yetkilisi, dublör ve figüran yetkilisi, otel, mekân koordinatörü, ses mühendisi, muhasebe uzmanı kaynıyor, iş Nicolas Cage'ye gelince "yassah hemşerimin" Amerikancası başlıyor. Sızlanma, şikâyet, huysuzluk olsun için değil, kendi insanımıza, basınımıza, hatta yöneticilerimize yapılmış bir saygısızlık, adam yerine koymama kıvamı sezdiğimden paylaşmak için söylüyorum bunları. Bakanlıklar, valilikler, yerel yönetimler, emniyet birimleri, jandarma ve çeşitli özel-resmi kuruluşlar seferber olmuş, tüm lojistik olanakları sağlamış. Oto yolları günlerdir tek şeride düşürüp (ne kadar tehlike yarattığını gözlerimle gördüm), otel kapılarından, setin çevresindeki geniş arazilere jandarma timleri ve özel korumalar yerleştirilmiş. Bütün bunlara karşın başrol oyuncusu Nicolas Cage 'prensipler- kurallar' gereği tek kare fotoğraf vermiyor. Memleketimizi ve yetkililerin yardımcı tavrını çok beğendiklerini söylüyorlar da ahalimizi pek beğenmediklerinden midir ne; yüz görümlüğü almamış gelin kız tarafı gibi naz niyaz yapıp saklıyorlar müstesna şöhretlerini. Son 'şık olmayan' tavırlarını önceki gece verilen kokteylde gösterdi bu sevgili misafirler. Nevşehir Valisi, çevre ilçe kaymakamları, belediye başkanları, emniyet, kültür müdürlerini davet ettikleri halde, "Bay Nicolas'ın yüzü makyajdan tahriş oldu, gelemedi ama selamlarını iletti" deyip şaşırttılar oradaki zevatı.
'HAYRAN KALDIK'
Şimdi çok içimden gelmese de, tüm meslektaşlarım nezdinde halkımıza saygısızlık yapıldığı fikrimi saklı tutarak, sırf "haber değeri" taşıdığı için başyapımcıyla yaptığım MOLA söyleşisini sunuyorum size: Başyapımcı E. Bennett Walsh. Yani on milyonlarca doları filme yatıran adam. Yani setin tek hâkimi yönetmene de hâkim olabilecek tek adam o. Parayı veriyor, düdüğün nasıl çalınacağı stratejisini de elbette o sağlıyor.
- Öncelikle hoş geldiniz. Kill Bill gibi dev bir başka yapımın da yapımcısıymışsınız. Çok paranız mı var yoksa sponsorlar filan çok mu katkı koyuyor?
Siz de setimize hoş geldiniz. Hemen söylemeliyim ki müthiş bir konukseverliğin yanı sıra müthiş bir doğal plato ile karşılaştık. Hepimiz büyülenmiş gibiyiz. Sorunuzun yanıtı Los Angeles sistemiyle alakalı. Hollywood'dan biraz farklı bir sistem bu. Büyük film stüdyoları verir parayı ve filmi yapın der. Yapımcılar bu parayı en uygun şekilde filme yatırırız.
- 12 gün planlamıştınız ama sadece Kapadokya çekimi 3 haftaya uzamış?
Öyle oldu. Hava durumu etkiliyor, ışık etkiliyor. Dünyada bu kadar güzel güneş batan bir manzara daha var mı bilmem. Olsa da hem yetkililerin hem halkın yaklaşımı bu kadar dostça olmayabilir oralarda. 300 kişilik bir ekibimiz 50 kadar TIR kamyonumuzla hareket eden küçük bir kasabayız görüyorsunuz.
- Nicolas Cage'i neden görüp konuşamıyoruz. Biz onu çok severiz o bunu bilmiyor mu?
Bu çok zor. Anlaşmalarımız var. Sette fotoğraf çekimi yapılmaması konusunda çok güçlü kurallar var. Yine de bu talebinizi Amerika'daki stüdyolara ileteceğim.
- Çevrede kuş uçurtmuyorsunuz. Bu kadarı biraz fazla değil mi?
Buna mecburuz. Çünkü her çalışan sigortalı. Sete yabancıların girmesi, herhangi bir kaza olması durumunda sonuçları hoş olmaz... Sizi ve gazetenizi anlattı arkadaşlarımız. Bir minik jest yapıp karavanımda görüşmeyi ve sizi kimseyi sokmadığımız sete götürmeyi severek kabul ettim. Mutlu oldunuz mu?
- Yarım bir mutluluk diyelim. Nicolas'la yan yana durup fotoğraf çektirmeyi ve "Ne var ne yok Nick?" demeyi pek isterdim doğrusu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.